Motoru çalışmayan arabanın; silecekleri çalışsa ne olur, kaportası cilalansa ne olur, dikiz aynasında çam kokulu karton olsa ne olur, tamponunda “atam sağ olsun, babam sağ olsun” yazsa ne oluur, yazmasa ne olur?
Türkiye’mizin “motorunu” çalıştırmama gayreti, işte buna benziyor!
Fakat şu var: Millet iradesinin tecelli yeri olan yüce makama kastedenlerin sıktığı kurşun, ancak kendi beyinlerini ve kalplerini ve vicdanlarını ve yani kendi istikballerini deldikten sonra isabet edebilir Meclis’imizin ayağına!
-Kemal Kılıçdaroğluuu...
-Yook!..
-Kemal’in ardından gidenleeer...
-Yook!..
-’Ada’nın adamlarııı?..
-Yook!
Ey yoklar! Sizler, olmamak için mi varsınız bu ülkede? Olmamak için mi vardınız oy pusulalarında? Olmamak için mi oy istediniz bizden ve bir daha nasıl çıkabileceksiniz milletin karşısına?
İsimleriniz “YOK” olarak geçti tarihe, farkında mısınız?
İlk mecliste yemin yokmuş, sonrakilerde “vallahi” deniyormuş. 61 cuntacıları kocaman bir yemin koymuş vekillerin önüne. Şimdi şu bakarak bile zor okunan metin Kenan Paşa zamanında yazılmış...
İyi de; dağdaki adam da, adadaki adam da, meclisteki adam da, meclisin kapısında oturup yemin etmeyen adam da kendi namusu ve şerefine aykırı bir iş yapmıyor ki? Herkese kendi yaptığı doğru, değil mi? Demokrasi de tam burada başlamıyor mu?
Öyleyse bu günlerce süren “diksiyon sınavına” ne ihtiyaç var, TRT’ye spiker seçer gibi!..
Bizler en küçük başarı haberine bile hasret büyüdük. On sene önce Yunanlılar gibi karamsardık... Bugün “Büyümede Dünya Rekoru” sahibiyiz ama basın bunu atlıyor, millet bunu bilmiyor. Bazılarıysa “başbakana söven ihtiyar meclisin başında” geyiğini güdüyor!
Hâlbuki bütün limonlardan limonata yapabilmek mümkündür demokrasi içinde.
Özet: Bu EKŞİ meclis de ÇİÇEK gibi olur yakında!