Usta bir ressam, genç öğrencisinin eğitimini tamamlaması için bir
öneride bulunmuş. Buna göre, yaptığı son resmi kentin en kalabalık
meydanına götürüp, birkaç gün herkesin göreceği şekilde sergilemesi
gerekiyormuş.
Genç adam tam kapıdan çıkmak üzereyken, ustası yanına birkaç kırmızı
kalem alması gerektiğini söylemiş. Ve eklemiş; 'Tabloyu bıraktığın
yere bir de not yazmalısın. Lütfen beğenmediğiniz yerleri bu kalemle
işaretleyiniz.'
Çırak, ustasının dediğini yapıp, doğru en kalabalık meydana koşmuş
yaptığı resimle.
Kalemleri tablonun yanına bırakıp, notu da en görünülür yere
iliştirmiş.
Aradan birkaç gün geçmiş, ustası bu kez, gidip resme bakmasını istemiş
genç öğrencisinden.
Merakla koşmuş meydana ki; ne görsün?
Yaptığı güzelim resmin, kırmızı kalemle işaretlenmiş çarpılardan
neredeyse görünmüyor.
Boynu bükük, hüsran içinde dönmüş ustasının yanına.
Ustası üzülmemesini, resme devam etmesini önermiş.
Biraz daha hırslı, biraz daha cesur davranmış bu kez. Resmi
tamamladığında, yine aynı meydana gitmek üzere hazırlanırken, ustası
bu kez, kırmızı kalemleri bırakıp, yerine bir palet dolusu çeşitli
renklerde boya ve birkaç fırça almasını salık vermiş. Tabii yine aynı
notla; 'Beğenmediğiniz yerleri lütfen düzeltir misiniz?'
Bir hafta sonra, genç adam sabırsızlıkla meydana koşmuş. Bir de bakmış
ki; resminde tek bir fırça darbesi, fazladan bir renk şekil yok.
Mutluluktan uça, uça ustasına koşmuş, 'Nihayet' demiş, 'Resmimi
beğendiler. Kimse elini sürmemiş boyalara. Kimse düzeltme yapmamış.'
Ustası durumu şöyle özetlemiş genç adama; 'İlkinde insanlara fırsat
verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile
karşılaşabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi,
gelip senin resmini karaladı. İkincisinde onlardan yapıcı olmalarını
istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir
konuyu düzeltmeye cesaret edemez.'
Dolayısıyla;
1)Emeğinin karşılığını ne yaptığını bilmeyen insanlardan alamazsın,