Hayata hiç isyan etmeyin.
Öncelikle şunu kabul edin, hayat adil değil.
Hiçbirimiz, hiçbir canlı eşit yaratılmadı.
Başımıza gelenler de eşit değil.
Önce hayatın adil olmadığını kabul etmelisiniz.
"Guguk Kuşu" filminde Jack Nicholson akıl hastanesinde çok ağır bir mermer havuzu kaldırabileceğine dair diğer hastalarla iddiaya girer.
Yüklenir ve havuzu kaldırmaya çalışır, kaldıramaz.
Diğer hastalar onunla alay ederken bir şey söyler:
"Ben en azından denedim".
Siz gerçekten denediniz mi?
Yoksa pencereden hayatı mı seyrediyorsunuz?
Hayata Windows 98'den, Sony 72 ekrandan mı bakıyorsunuz?
Oysa hayat hepimizin avuçlarının içinde,
Kiminin nasır tutmuş parmaklarında
Kiminin boyalanmış ellerinde,
Kiminin gömleğinde ki ter kokusunda ,
Ama hayat her zaman avuçlarımızın içinde.
Nasıl istersek, neye karar verirsek hayat orada var.
Güneş, her sabah yeniden doğuyor,
Gün, her şafakta nice umutlara gebe şekilde ağarıyor ve siz,
Eğer isterseniz hayatı bir ucundan yakalama şansına sahipsiniz.
Yeter ki gülümseyin
Yeter ki bu gün benim günüm diyerek kalkın yatağınızdan...
Bu yazıyı içinizdeki çocuktan uzak tutunuz.
Zira, siz bu yazıyı okuduktan sonra içinizdeki çocuk, özgürlügüne kavusmak isteyip basiniza dert açabilir.
Bu dünyadaki varliginizin, dostlarinizin var olmasina bagli oldugunu,
Bazen bir çiçek yada küçük bir tatli sözle bile kirik bir kalp tamirinin mümkün oldugunu,
Özür dilemenin, tesekkür etmenin ve sükretmenin "ERDEM" oldugunu,
Ve Her sabah uyandiginizda "BUGÜN YINE ÇOK GÜZELSIN HAYAT HER SEYE RAGMEN..." demeyi ihmal etmeyiniz...