Ey insân ! Kendine merhamet et ! Aklından gaflet perdesini kaldır ! Bâtılın bâtıl olduğunu görerek, ondan kurtulmağa çalış ! Hakkın hak olduğunu da görerek,ona tâbi’ ol, sarıl ! Vereceğin karâr, çok büyük, çok mühim- dir. Vakt ise, çok azdır. Muhakkak öleceksin ! Öldüğün vakti düşün! Başına geleceklere hâzırlan! Hakka tâbi’ ol- madıkca, ebedî azâbdan kurtulamazsın! Son pişmânlık fâide vermez. Son nefesde hakkı tasdîk etmek kabûl ol- maz. Fekat, müslimânın günâhlarına tevbe etmesi, ka- bûl olur. O gün, Allahü teâlâ; ( Kulum ! Sana akl nûrunu vermişdim. Bunun ile, beni anlamanı, bana ve Peygam- berim Muhammed aleyhisselâma ve Onun getirdiği is- lâm dînine îmân etmeni emr etmişdim. Bu Peygamberin geleceğini, Tevrâtda ve İncilde haber vermişdim. İsmini ve dînini her memlekete yaydım. İşitmedim diyemezsin ! Gece gündüz, dünyâ kazancı için, dünyâ zevkleri için çalışdın. Âhiretde başına gelecekleri hiç düşünmedin! Gaflet içinde iken, mevtin pençesine düşdün) derse, ne cevâb vereceksin?
Ey insan ! Başına gelecekleri düşün ! Ömrün tükenme- den, aklını başına topla ! Etrâfında gördüğün, konuşduğun, sevdiğin, korkduğun kimselerin hepsi, birer birer öldüler. Birer hayâl gibi, gelip gitdiler. İyi düşün! Ebedî ateşde yanmak, ne büyük azâbdır ! Sonsuz ni’metler içinde yaşamak ise, ne büyük ni’metdir ! Bunlardan bi- rini seçmek, şimdi senin elindedir. Herkesin sonu, bu iki- sinden biri olacakdır. Bundan kurtulmak, imkânsızdır. Bunu düşünmemek ve tedbîr almamak, büyük câhillik ve cinnetdir. Allahü teâlâ, hepimizi akla tâbi’ olanlar- dan eylesin ! Âmîn.