Bu dag Mengene dagidir Tanyeri atanda Van'da Bu dag Nemrut yavrusudur Tanyeri atanda Nemruda karsi Bir yanin çig tutar, Kafkas ufkudur Bir yanin seccade Acem mülküdür Doruklarda buzullarin salkimi Firari güvercinler su baslarinda Ve karaca sürüsü, Keklik takimi
Yigitlik inkar gelinmez Tek'e - tek dögüste yenilmediler Bin yillardan bu yan, bura usagi Gel haberi nerden verek Turna sürüsü degil bu Gökte yildiz burcu degil Otuzüç kursunlu yürek Otuzüç kan pinari Akmaz, Göl olmus bu dagda
Yokusun dibinden bir tavsan kalkti Sirti alacakir Karni sütbeyaz Garip, ikicanli, bir dag tavsani Yüregi agzinda öyle zavalli Tövbeye getirir insani Tenhaydi, tenhaydi vakitler Kusursuz, çirilçiplak bir safakti
Bakti otuzüçten biri Karninda açligin agir boslugu Saç, sakal bir karis Yakasinda bit, Bakti kollari vurulu, Cehennem yurekli bir yigit, Bir garip tavsana, Bir gerilere
Simdi, böyle çaresiz ve bagli, Böyle arkasinda bir soguk namlu Bulunmayaydi, Siginabilirdi yüceltilere Bu daglar, kardes daglar, kadrini bilir, Evvel Allah bu eller utandirmaz adami, Yanan cigaranin külünü, Güneslerde çatal kivilcimlanan Engeregin dilini, Ilk atimda uçuran Usta elleri
Bu gözler, bir kere bile faka basmadi Çig bekleyen bogazlarin kiyametini Karli, yumusacik hiyanetini Uçurumlarin, Önceden bilen gözleri Çaresiz Vurulacakti, Buyruk kesindi, Gayri gözlerini kör sürüngenler Yüregini les kuslari yesindi
Vurulmusum Daglarin kuytuluk bir bogazinda Vakitlerden bir sabah namazinda Yatarim Kanli, upuzun
Vurulmusum Düsüm, gecelerden kara Bir hayra yoranim çikmaz Canim alirlar ecelsiz Sigdiramam kitaplara Sifre buyurmus bir pasa Vurulmusum hiç sorgusuz, yargisiz
Kirvem, hallarimi ayni böyle yaz Rivayet sanilir belki Gül memeler degil Domdom kursunu Paramparça agzimdaki
Ölüm buyrugunu uyguladilar, Mavi dag dumanini ve uyur-uyanik seher yelini Kanlara buladilar Sonra oracikta tüfek çattilar Koynumuzu usul-usul yoklayip Aradilar Didik-didik ettiler Kirmansah dokumasi al kusagimi Tespihimi, tabakami alip gittiler Hepsi de armagandi Acemelinden
Kirvem hallarimi ayni böyle yaz Rivayet sanilir belki Gül memeler degil Domdom kursunu Paramparça agzimdaki
Vurun ulan, Vurun, Ben kolay ölmem Ocakta küllenmis közüm, Karnimda sözüm var Haldan bilene Babam gözlerini verdi Urfa önünde Üç de kardasini Üç nazli selvi, Ömrüne doymamis üç dag parçasi Burçlardan, tepelerden, minarelerden Kirve, hisim, daglarin çocuklari Fransiz Kusatmasina karsi koyanda
Biyiklari yeni terlemis daha Benim küçük dayim Nazif Yakisikli, Hafif, Iyi süvari Vurun kardas demis Namus günüdür Ve saha kaldirmis atini
Kirvem hallarimi ayni böyle yaz Rivayet sanilir belki Gül memeler degil Domdom kursunu Paramparça agzimdaki Ahmed Arif
sen yoksun ama ben yinede şiiri bırakayım umarım beğenirsinmalum lise 3 olduk giremiorum nette umatım 2 yıl sonra rahat rhat qircem tabi o zamana kadar bu forum kalırsa) kendine ii bak arkeoloq...
sen yoksun ama ben yinede şiiri bırakayım umarım beğenirsinmalum lise 3 olduk giremiorum nette umatım 2 yıl sonra rahat rhat qircem tabi o zamana kadar bu forum kalırsa) kendine ii bak arkeoloq...
Beğenmemek elde değil... Çok teşekkür ederim... Dersler nasıl gidiyor?Umarım herşey yolundadır. İki yıl sonra forum kalırsa ben burda olucam inan...
Düpedüz aramızdan çekip aldılar ve �kayıp� denildi onlar için; aldılar ve düpedüz öldürdüler de faili meçhul denildi onlar için. Ama kayıpların, cesedim olsun bulunsun çığlığımı duyanlar da oldu; yüreklerin kulakları sağır olmayanlar da oldu aramızda. Plaze De Mayo, Cumartesi Anneleri� denildi onlar için. Çılgın denildi... Ama susmadı onlar, uzlaşmadı hiç biri; gün gün çoğalarak adım adım düştüler kayıpların ardına. �Kayıp�ların ardına düşmeyen insanlık, �kayıp� bir insanlık haliydi çünkü.
Yoksul halk çocuklarıydık, büyüdük. Büyüdükçe farkettik yaşadığımız dünyada olup bitenleri. Farkettikçe sömürüye, zulme, yargılı-yargısız infazlara karşı sınırsız, sınıfsız bir güzel dünyanın düşü için saf tuttuk. Gazeteci oldu kimimiz; bütün bedelleri göze alarak gencecik ömrümüzü koyduk orta yere. Yine çekilip alındı birileri aramızdan ve öldürüldü düpedüz. Hunharca öldürülen gencecik gazeteci Metin Göktepe oldu kimimiz. �Uyy ben ölim lo� diyen ana ağıdıyla, katiller hesap verecek diyen öfke selimizle düştük katillerin ardına. Yapıştık yakalarına. Zulmün ve katlin yakasına yapışmayan insanlık �kayıp� bir insanlık haliydi çünkü..
Türkiye işçi sınıfına selâm!
Selâm yaratana!
Tohumların tohumuna, serpilip gelişene selâm!
Bütün yemişler dallarınızdadır.
Beklenen günler, güzel günlerimiz ellerinizdedir,
haklı günler, büyük günler,
gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan,
ekmek, gül ve hürriyet günleri.
Türkiye işçi sınıfına selâm!
Meydanlarda hasretimizi haykıranlara,
toprağa, kitaba, işe hasretimizi,
hasretimizi, ayyıldızı esir bayrağımıza.
Düşmanı yenecek işçi sınıfımıza selâm!
Paranın padişahlığını,
karanlığını yobazın
ve yabancının roketini yenecek işçi sınıfına selâm!
Gün açar, Karın verir yağmurlu toprak. İncesu Deresi, merhaba. Saçakta serçeler daha çılgındır, Bulutlarda kartal, Daha çalımlı. Koparır göğsünden bir düğme daha, Tezkere bekliyen biri. İncesu Deresi, merhaba.
Genç bayraklar vardır, Barış düşünür, Kuyularda işçi mavilikleri. Ben hepsini düşünürüm, Yirmidört saat Ve seni düşünürüm, Karanlık, hırslı... Seni, cihanların aziz meyvası İlan-ı aşk makamından bir mısra, Yeşerip, kımıldar içimde, Düşer aklıma gözlerin...
Oysa murad alamam. Oysa akdan-karadan Bilirim, payım bu kadar... Unutmuş gülmeyi gözbebeklerim. Unutmuş dudaklarım öpmeyi. İncesu Deresi, merhaba...
Haberin var mı taş duvar? Demir kapı, kör pencere, Yastığım, ranzam, zincirim, Uğrunda ölümlere gidip geldiğim Zulamdaki mahzun resim. Görüşmecim yeşil soğan göndermiş Karanfil kokuyor cigaram Dağlarına bahar gelmiş memleketimin..