Gittin…“Asla gidemem” diyendin ve ben bilirdim asıl gidenlerin “asla” diyenler olduğunu…
başını yasladığın bir duvar önüydü çarpıştığımız yer. S-özümüzden dökülen yaraları toplamak için eğildiğimizde fark etmiştik var(sız)lığımızı
Geceydi… uykularımı satılığa çıkarıp almıştım uçurumvari bir duvar kenarından yüreğini... Karanlığın en sert muhtıralarını ve siyahın en örtücü, en ısıtan, en matem yanını taşırdın ela gözlerinin esmer bakışlarında…O günden affetmiştin gel(e)meyişlerimin suçunu… suçlamadan, özür beklemeden… dedim ya, Geceydi… kızıl bir cemre bekledin şafaklarına, düşmedi… adına ihanet bir inatla en ayaz yanlarından vuruldun zemherice…kor halinde kar düştü yüreğine.
Çığlara isyanla silkindin ölüm kadar kara bir vedanın altından.Gözlerindeki sellere verdin “kal” denilmeyişlerinin isyanını… Gittin…Oysa ne çok “kal” kaldı dilimde dökülemeyen…İstanbul’dum, surlarımdaki Ulubatlı sen! Kendini fethime kurban eden…Bana mavi bir kent bırakırken, sana kerbela, Beyrut, kandehar, düştü.Bana kızıl laleler, sana kan revan düştü…Mülteci kamplarını taşıdın içinde.Aşkın en eşkiyası bile siyahına sığındı.Geceydi, s-aklardı karasında, setrederdi günahları…
Başını öne eğmiş razı oluşlarından anlardım Kays’a selam verip geçmişliğini…Kaldır başını! Yıldız çoğalttım sen karası gözlerimle adının semasına…Sen sana kayıpken bulduğum duvar dibi yalnızlıklarına yoldaş olsun gözlerim.Leylin en koyusunda, akrep yelkovana sarıldığında dön, içine bak! Bak ki, sen bana kaybolma… Her şeyimin var sayıldığı yok(sul)luğumda sen h-içkimsemdin
.Dilimde infaz edilen her “yar” sözcüğü için cellada bilendin.Celladın boynu senin için kaç kez giyotine geldi, vur(a)mayan bendim…“sevmek bazen gitmektir” derdim, sözümü sırtıma asıp da gittin…şimdi, sırtımdaki ceset kokan bu vedaya kaç ömür dayanır bu “aşk” dediğin?
Gittin… gitar tınısında inleyen yetim bir deniz kenarı kaldı gözümde…diz(eler)ine baş koyduğum şair de gitti…hançerimsi bir gülüşle, yaraya basılan bin bir kelimen nerde?Ya doğmamış çocuklarına kefen biçen o katil anne? Kapanan gözlerim dündönümlerine kar etmiyor artık…Oysa, gün boyu biriktirirdim sırlarımı dilimde harf harf Gece’me…
Bu gün bitimsiz artık, bu gün tam onbin ay… Yazgısı adına yakışanım!...
Bil ki; gayrı adım
LEYL-İ LÂL…
Konu ..TebessüM.. tarafından (28/06/08 Saat 14:25 ) değiştirilmiştir..
Sebep: ...
(Koca Bir Ömrü Harcamak Dedikleri Gerçeğin Altını
Seninle Çizdim BEN)
Güçlü olmak artık beni yoruyor olric
herkese karşı dimdik olmak...
arkasında durmak attığım her adımın yoruyor...
Ki buralarda bilmem hangi uykunun hangi köşesinde…
beklemedeyim hiç gelmeyecek olanı
uyan olric ... doğrul... ..........seni bekliyor.....
düş değil gerçek
..............seni bekliyor...
yanımdaymışsın yalanına kendimi kandırırken
derdin tam orta yerine düştüğümün farkında değildim elbet
kimseye arka bahçelerimden geçen katarların ağırlığını duyurmadım
duymayın da artık beni...
bir yerlerde hep yanlış yapmanın telaşlı kıpırtısını yaşıyorken...
o yanlışın artık sonsuza dek düzeltilemeyeceğini bilmenin
kıstırılmışlığı ile
pusuyorum bazen....
uzun süre gecelere küsüyorum...
uzun süre kendime küsüyorum...
uzun süre kaleme...kağıda küsüyorum...hayata küsüyorum
denizin en sığ yerinden başladık yol almaya olric
şimdi kara görünmüyor gerimizde…
bugün mektuplarımı postalamak için çıktım sokağa olric
en iyi kendime yazarım ben...
`kış´ dedim, `henüz gitmek için hazırlık yapmıyor´...
hala (d)üşüyorum...(mart)
sen acıyı biriktirmeyi seversin olric…
sen biriktirmeyi seversin....hadi devam et şimdi …kuru yaprakları...
deniz taşlarını… gözyaşını… sorulamamış soruları …
senden kalan sesleri… yaşanamamış paylaşılmışlıkları…
birlikte harcamak üzere kalbinde biriktirilmiş zamanları ve hüznü…
ve özlemi biriktirmeye…
siyah dedim en güzel taşıdığım renk...
ve herkesin üzerinden akan renk...
şimdi bunca karanlığın üstüne oturup bir mektup yazmalı ilkbahara
ve yaz´a
`hadi renklerini topla da gel´ demeli...
Sen de sıcağı pek sevmezsin olric…
güz´ü severdin sende…son baharı severdin
bu yüzden mi hep sonbaharlarda sevdik biz…
sonbahar gibi hep kaynayan bir neşeyle savrulurdun hayatın içinde
yaprak yaprak… yön seçmeden…
Ben yüzüme kondurduğum hüzünle boyardım her şeyi… sen hazan yüzlüm olurdun olric…
__________________
Bir ihtimâl daha var, o da ölmek mi dersin? Söyle canım, ne dersin? Vuslatın başka âlem, sen bir ömre bedelsin!