Her şeyde bir risk vardır.
Her gülümseyişinizi paylaştığınızda,
Her döktüğünüz gözyaşında,
Kendinizi yaralanmaya, incinmeye
açarsınız...
...
Sevmek için hiçbir zaman kolay yol yoktur.
Ona dikkatle, tedbirle
yaklaşamazsınız.
Sizin silahlarınızı kuşanmanızı beklemeyecektir.
Yüzünüzü çevirmenize aldırmaz,
O her yerdedir, o her şeydir...
...
Sevgi risklerin en büyüğüdür.
Dikkatli değildir, güvenilir değildir.
Ön yargısızdır ve acımasızdır.
Zihni tüm gücüyle vurur,
Ve dizleri üzerine çöktürür.
...
En güzel zamanlarında bile, sevgi
acıtabilir.
İhtiyaç duymak acıtır, ait olmak acıtır,
Bir başkasının diğer parçası olmak
acıtır.
Hem de hiç rızanız olmadan.
Ama sizi ele geçirdiği andan itibaren,
Tamamen yalnız olmak daha da
çok acıtır...
...
Sonuç ne olursa olsun,
Sevgiyi hissettiğinizde
Asla aynı kalmayacaksınız.
Kalbinizde ve ruhunuzda iz bırakabilir,
Ve sizi anılarla sonsuza dek baş
başa bırakabilir...
Veya, sanki yarına hiç ihtiyacınızyokmuş
gibi hissetmenize yol açabilir...
Ama sevgi buna değer...
Risk almaya değer.
(...Kris Hydmore)
Bazen “şey”lerin anlamını bilmek yetmez...
Bazen “şey”lerin ne anlama gelmediğini de bilmek gerekir...
Mesela sevdiğiniz insanın ne yapabileceğini bilmemenin ne anlama geldiği gibi...
Her şey parçalanır... Özellikle de kuralların ve kanunların tertipli düzeni...
Dünyaya bakma biçimimiz aslında bizim kim olduğumuzdur...
Dünyaya güzel bir bahçeden bakarsanız her şey neşeli gözükecektir...
Yüksek bir platoya tırmanırsanız yağma ve cinayet görürsünüz...
Doğruluk ve güzellik bakanın gözündedir...
Ben her şeyi anlamaya çalışmaktan çok uzun zaman önce vazgeçmiştim...
(...Bob Dylan)
Yere tabak ya da bardak düşürdüğünüzde kırılma sesi çıkar...
Pencere çarptığında, masanın ayağı kırıldığında, ya da duvardan bir tablo düştüğünde ses çıkar...
Ama kalbiniz kırıldığında tamamen sessizdir...
Dünyanın en yüksek sesini çıkartacağını, bir tören gongunun ya da zilinin çalacağını düşünürsünüz...
Ama o sessizdir ve acınızı dağıtmak için bir gürültü olmasını dilersiniz...
Bir ses varsa bile içinizden geliyordur...
Kalbiniz çığlık atar ama sizin dışınızda kimse duyamaz...
Kulaklarınızı çınlatacak, başınızı ağrıtacak kadar yüksek bir çığlıktır...
Denizde yakalanmış büyük bir beyaz köpek balığı gibi göğsünüzde çırpınır...
Yavrusu alınmış bir anne ayı gibi kükrer...
Böyle görünür ve böyle hissettirir...
Çırpınan, paniklemiş, tuzağa düşmüş koskocaman bir canavar kendi duygularının esiri olmuş kükrüyordur...
Aşk böyledir, kimse dokunulmaz değildir...
Açık yaranın deniz suyuna girmesi kadar vahşi bir duygudur...
Ama sonunda suskunluğunu bozduğunda içten içe, deli gibi kimsenin duyamayacağı çığlıklar atıyor olursunuz... (...C. Ahern)
Önünüzde gelecek varken geçmişle uğraşmayın...
Ama geleceği de yeni bir “eski geçmiş” yapmak için yaşamayın...
Onu şekillendirin; geçmişinizin tekrarlarından kurtulun...
Başınıza gelmiş ve gelecek her şeyin tek sorumlusunun kendiniz olduğu gerçeğiyle barışmayı reddettiğiniz her gün tedavi süreniz gecikecek,
“yeni bir eski geçmiş” için her seferinde yeni bir adım attığınızla kalacaksınız...
Gerçek, düş artı zamandır...
İnanmak için görmeyi beklemeyin... İnanın ki, görebilin...
Dünyadaki en büyük ekonomik gerçek mutluluktur...
Ekonomi’nin tanımı mutluluktan başka bir şey değildir... Her zaman iyi bir ekonomist olun...
Büyük aşklar ve büyük kazanımların büyük risk taşıdığını hesaba katın...
...
Kaybettiğinizde, aldığınız dersi de kaybetmeyin...
...
İstediğinizi alamamanızın bazen ne kadar büyük bir şans olduğunu hatırlayın...
...
Kuralları iyi öğrenin ki, onları düzgün şekilde ihlal etmeyi bilesiniz.
...
Küçük bir aksaklığın, büyük bir arkadaşlığı yaralamasına izin vermeyin...
...
Hata yaptığınızı anladığınız zaman, düzeltmek için derhal gerekli adımları atın...
...
Kollarınızı değişime açın, ama değerlerinizin kaybolup gitmesine izin vermeyin...
...
Sessizliğin bazen en iyi cevap olduğunu hatırlayın...
...
İyi ve şerefli bir hayat yaşayın. Dönüp geçmişinize baktığınızda, ikinci kez keyif alın...
...
Sevgi dolu bir ev, hayatınızın temelidir. Sakin, düzenli bir ev için elinizden geleni yapın...
...
Sevdiklerinizle anlaşmazlığa düştüğünüzde, sadece mevcut durumla ilgilenin. Geçmişi getirmeyin...
Acınız, anlayışınızı saklayan kabuğun kırılışıdır...
Nasıl bir meyvenin çekirdeği, kalbi güneşi görebilsin diye kabuğunu kırmak zorundaysa, siz de acıyı bilmelisiniz...
Eğer kalbinizi, yaşamınızın günlük sürprizlerini hayranlıkla izlemek üzere açarsanız; acınızın, neşenizden hiç de daha az harikulade olmadığını göreceksiniz...
Ve kırlarınızın üstünden mevsimlerin geçişini kabul ettiğiniz gibi, ayni doğallıkla, kalbinizin mevsimlerini de onaylayacaksınız...
Kederinizin kışını da, pencerenizden huzur içinde seyredeceksiniz...
Acılarınızın çoğu sizin tarafından seçilmiştir...
Acınız, aslında içinizdeki doktorun, hasta yanınızı iyileştirmek için sunduğu “acı” ilaçtır...
Doktorunuza güvenin ve verdiği ilacı sessizce ve sakince için;
Çünkü size sert ve haşin de gelse, onun elleri “görülmeyen”in şefkatli elleri tarafından yönlendirilir...
(...H. Cibran)
Bir yola neden çıktığınızı bilmiyor olabilirsiniz...
Yoldaki bu kalabalığın içinde ne işiniz olduğunu bilmiyor;
Hatta bunu sormuyor bile olabilirsiniz...
Yolun sonunu merak etmemek gibi bir dinginliğin;
Sonsuza kadar yürümeye yetecek bir gücün sahibi de olabilirsiniz...
Sizi yolculuğa çeken yolun sonu değil, yolun kendi de olabilir...
Belki sadece gitmeyi seviyorsunuzdur...
Kaçıyor da olabilirsiniz ya da böyle olduğunu sanıyorsunuzdur...
Öyledir...
(...Jack Kerouac)