sen çıldırtan bir sewgisinn hiç yaşanmamış bir duygusun sen ne güzel bir duygusunn
çıldıracammmm
Yanımda olmaman neyi değiştirirki !!!!!.....
Güneşte benden uzak ayda !!!!!.....
Ama hiç bir sabahım güneşsiz !!!!!.....
Hiç bir gecem aysız geçmiyor !!!!!.....
Tıpkı yüreğimin senden geçmediği !!!!!.....
B!TMéYéNS!N!!!!
YAŞMAKSA SENİ SENİ SEVMEK. BEN HİÇ ÖLMEDİM !!!!!.....
Kimsin sen?
Yaşamak isteyipte yaşayamadığım umutlarımsın
Farkında olmadan yıllardır beklediğimsin belki de
Kimsin sen?
Sen benim sevdiğimsin
Sevdiğimi söyleyebildiğimsin
Hayat;
Ben sensem sen kimsin o zaman?
Ben kendime dönüyorum, beni yoran, beni acıtan ve bana yalanlar söyleten çocukluğuma, sokaklara dönüyorum, doğduğum, büyüdüğüm ve yaşamaktan tat aldığım o acılı düşlerime dönüyorum.
Balkonumda çiçekler yetiştirmeyeceğim ve susuz bırakacağım, kimseler beklemeyecek beni ve beklettiğim birileri olmayacak, hiçbir suda fırtınalarla boğuşup, tükendikçe çoğalan düşleri kovalamayacağım, sığınacak limanlarımda olmayacak benim..
Kırgın dalgalar kuzey kıyılarıma vuruyor, akşamlar beni yine kanatıyor, çaresiz ve edepsiz sözcüklerle boğuşuyorum durmadan, düşüyor aklıma yine ayrılık, yüreğime dağ dağ sözcükler çoğalıyor, yıldızlar düşüyor bir de erkekliğimin en duyarlı bölgesine, zaman sanki duruyor, gün yağmurlarla çalıyor penceremi açmıyor, açamıyorum.
Dostluk naraları atıyor radyom, özlemek dostluktan değil, aşktandır, neden özler insan, niçin savaşır sözcüklerle.
Uzaklıklar, uzaklıklar hep içime oturuyor benim.
Özlüyorum dilini, ellerini, saçlarını, hele hele gözlerine daha bir özlüyorum. İnsanı nasılda tutukluyor bir bilsen, elini, bilincini, gözlerini, dilini nasıl da bağlıyor, anlatabilsem...
Söyleyemediklerimi ve anlatamadıklarımı düşünüyorum şimdi.
Henüz yazmadım, anlatabilmiş değilim, işte bunlar insanı özleme çeken, özlediğini anlatan ya da fark ettiren şeyler, insan neyi özler, yaşadıklarını mı, yaşamak istediklerini mi, özlemi belirleyen tutkular mıdır, yada tutku varsa özlemde vardır desem ne dersin buna?
Uzak düştüğümüzde , uzak olanı yakınlaştırmak özlemek değil midir?
Özlemek özlenenin içimizdeki yerinin anlaşılması değil midir?
Seni özlüyorum.
Bazı saatler dokunur gecenin yüreğine ve gece iter seni, düşürür sabaha, yataktan düşmeye benzer bu.
Kalkarsın hiçbir şey olmamış gibi ve yorganını ararsın.
Bulduğunda kaldığın yerden devam edersin, bu kez sabah dokunur yüreğine ve çiçekler soğuk gelir üzerlerindeki çiy tanelerine.
Sabah ve akşam, düş ve gerçeklik birbirine karışır, sen ve o çiy taneleri kalırsınız aklımda, tıpkı şiir gibi değil mi, şiir tadında kalırsın sen dudaklarımda, ay sıcaklığında dokunur bedenlerimiz gözlerimize, uykularımıza taşırız bu sıcaklığı ya da uykusuzluklarına taşınırız gecelerin.
Ama bir şeyler olur o anda, ne olduğunu anlayamadığımız, küçük küçücük şeylerdir bunlar, sen buna ben, ben sen diyeyim.
Sen buna ay de. ben yine sen diyeyim..
sen.....
yıllarca beklenen
yıllarca özlenen
sevgili
gelişinle hayat bulur bu beden
sevginle ömre ömür katarsın
sen.....
yıllarca beklenen
yıllarca özlenen
sevgilisın
geldiğin anda yok olup gidensin
sevildiğini anladığında şımaransın
sen.....
sen.....
sevgilim dediğim
sen.....
aşkım dediğim
sen.....
adını bilmediğim yar
seni çok seviyorum...............
can bedenden ayrılana kadar
------------------------------
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma
Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.
Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum
Duyuyor musun, orada mısın,
Var mısın, yok musun?
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Yanarak, yıkılarak
Aklıma her geldiğinde ağlayarak....
--------------------------------------
Sen ! Uykusuzluk nedir bilirmisin? Tırnaklarınla yastığını parçaladınmı? Gözlerini tavana dikip, düşündüğün oldumu bütün gece? Ve bütün bir gün, belki gelir ümidiyle bekledinmi hiç? Gelmeyince, seni aramayınca, ölesiye ağladınmı? Sonra çekilip en kuytusuna yalnızlıkların, dev bir ağacın altında ölmeyi, bir teselli aramayı ,ıssız parklarda, tenha sokaklarda, deli divane yollara düşüp, yaşlanmış bir köpek gibi, eskimiş bir gömlek gibi, atılmış hissettiğin oldumu? Sevmekten, günler, geceler boyunca yürümekten, yüreğin hiç yoruldumu? Sen ! yalnızlığın acısını bilirmisin? Unutulmak bir hançer gibi saplandımı sırtına? İçinde kıskançlığın zehirli çiçekleri açtımı? Bütün gururunu çiğneyip, sevdiğinin geçtiği yollarda, bastığı toprakları eğilip öptünmü? Sen ! Çaresizlik nedir bilirmisin? Sen ! Yokluk nedir gördünmü? Yanan başını duvarlara vurup, parçalamak geldimi içinden? Sen !
Her ben, dolaylı şekilde bir seni anlatış, bir senden yakınıştır.
Çünkü benim yerim senle onun arasındadır.
Ve o değildir bana yakın olan, sensin.
Ben ben olsam dilbilgisi kitaplarındaki tekil şahıs zamirlerini şu sıraya göre düzenlerdim.
Sen, ben, o!
Başta sen gelir, çünkü ben diye bir şey yok sen olmadıkça.
Her ben, ben'liğini sen'le anlar..