Gebelik kontrollerinde hangi nedenlerle ve hangi sıklıkla neler yapılmalıdır?
Anne adayı, gebelikten ilk şüphelendiğinde, doktoruna başvurmalıdır. Gebelik doğrulandıktan sonra ilk laboratuvar testleri istenir ve sonuçları incelenir. Bunlar her gebelikte istenen ve annede bir hastalık olup olmadığını anlamaya yarayan testlerdir (şeker hastalığı tarama testi, kansızlığı belirlemek için kan sayımı, kan grubu, idrarda albümin aranması, bebeğin ultrasonografik incelenmesi vb.) Kontrollerde kilo artışı da izlenmelidir. Özel durumlarda, annenin ve bebeğin sağlığını tehdit edebilecek durumları erkenden belirleyebilmek için doktor başka incelemeler (şeker yükleme testi gibi) de isteyebilir. Genelikle 18-20. haftadan sonra gerekirse ultrasonografik inceleme yapılabilir. Bunun bebeğe bir zararı yoktur. Bu haftadan sonra anne 32. haftaya kadar dörder hafta aralarla kontrol için gelmelidir. Gebe 34. ve 36. hafta kontrollerinden sonra doğuma kadar haftalık aralarla takip edilmelidir. Sorun varsa bu kontroller doktorun isteğine göre sıklaşabilir.
Gebelik sırasında ne kadar kilo alınır? Az ya da fazla alınmasının sakıncası var mıdır?
Normalde ortalama 11-16 kg arasında kilo artışı olur. İlk üç ayda 1-3 kg ve daha sonraki aylarda doğuma kadar en çok 10 kg daha alınması en uygundur. Gebelikte annenin kilosu, gebelik öncesi kilosu ile ilgilidir. Zayıf bir anne, 18 kg alabileceği gibi, şişman olan bir anne sadece toplam 6 kg aldığı halde sağlıklı bir bebek doğurabilir. Fazla kilo alınması aşırı enerji (kalori) alımını ya da vücutta su ve tuz tutulduğunu gösterir. Şişman kadınlarda doğum güçlüklerine daha sık rastlanır. Son bir haftada 1 kg'dan fazla ya da son dört haftada 4 kg'dan fazla kilo alınırsa bu durumun tansiyon yükselmesi açısından ciddi bir uyarı olabileceği akla gelmelidir. Az kilo alınması ise beslenme yetersizliğini gösterir. Böyle bir durumda bebekte gelişme geriliği olasılığı vardır. Aşırı ya da az kilo alınıyorsa mutlaka doktora danışılmalıdır.
Gebe bir kadın hangi durumlarda derhal doktora danışmalıdır?
Gebelikte hiçbir sorun olmasa da kesinlikle sağlık kontrolü gerekir. Gebelik süresinde ciddi sağlık problemlerine yol açabilecek bazı özel durumlar olabilir.
Aşağıda altı madde altında toplanan şikayetlerden birisi ile karşılaştığınızda bu durumu gebeliğinizi takip eden doktora mutlaka iletin.
1. Gebeliğin son aylarında görülen baş ağrısı, tansiyon yüksekliği ile ilgili önemli bir belirti olabilir.
2. Gebelikte akıntı olabilir. Ancak aşırı miktarda ya da kaşıntı ile birlikte görülen akıntı geneklikle mantara bağlıdır. Gebeyi çok rahatsız ediyorsa tedavi edilmelidir.
3. Gebelikte bacaklarda varisler ve dış üreme organlarında hemoroid (basur) ortaya çıkabilir veya eskiden olanlar artabilir. Gebelikte varis için ameliyatla tedavi tavsiye edilmez. Elastik çorap kullanılabilir. Hemoroid oluşur ve rahatsızlık verirse, uzun süre ayakta durmamakla şikayetler azalabilir. Varis ve hemoroid olduğunda, ayakları yukarı kaldırarak oturmak da yararlı olur. Hemoroid varlığında kabızlık olmamasına çalışılmalıdır.
4. Rahatsızlık veren kasık sancıları varsa idrar yolu ve idrar torbası iltihabı açısından kontrol gerekir. Düşük ve erken doğum riski olduğunda da kasık sancıları ortaya çıkabilir.
5. Vajinadan (hazne, döl yolu) su ya da kan gelmesi, erken doğum tehlikesi, erken doğum tehlikesi, düşük ya da eş (plasenta) ile ilgili acil müdahale gerektiren durumlardır.
6. Kilo kaybına yol açabilecek ağır bulantı ve kusma durumunda da doktora başvurulmalıdır. Bu durumda bazen hastane tedavisi gerekebilir.
Ayrıca el ve yüzde şişme, bebeğin hareketlerinde azalma, hızlı kilo alma ya da verme gibi durumlarda da doktora en kısa sürede haber vermek gerekir.
Gebelik sırasında nasıl beslenmeli neler yenmelidir?
Gebelikte beslenmenin ana ilkesi 'dengeli beslenme'dir.
Bebek için yararlı ya da zararlı olabilecek 'yenmesi gerekenler ve gerekmeyenler listesi' oluşturmak pratik ve yararlı değildir. Akılda tutulması gereken, bebeğin gereksinimlerinin çok da fazla olmadığıdır. Örneğin, anne adayının gebelik öncesi döneme göre enerji (günlük kalori) ihtiyacı çok fazla artmaz. Çevrenin gebeye gereğinden fazla yemesi için iyi niyetli baskı yapması, doğru olmayan ve sakıncaları bulunan bir tutumdur. Öte yandan gebelikte kilo almamak amacıyla özel bir diyet de uygulanmamalıdır. Gebe kalmadan önce alınan gıdaya ek olarak hergün fazladan 1 tabak etli yemek (kuru baklagil olabilir) ya da 2 yumurta, ayrıca 1 bardak süt, 1 dilim ekmek ve 1-2 tane meyve (elma, armut, muz, portakal gibi) yenmelidir.
Kansızlık nedir? Kansızlığın olmaması için neler yapmalıdır?
Gebelikte pek çok sebeple kansızlık görülebilir. Bunlardan en sık görüleni yetersiz beslenme sonucu oluşan demir eksikliğine bağlı kansızlıktır. Gebelikte gerek annenin gerekse bebeğin artan gereksinimi nedeni ile içinde demir bulunan hapların (kan hapı) kullanılması önerilir. Kan hapları gebeliğin beşinci ayından doğuma kadar ve doğumdan sonra 1 ay süreyle kullanılmalıdır. Kansızlık, vitamin eksikliğine bağlı kansızlık da olabilir. Bu durum yeşil çiğ sebzeleri ve eti yiyen kişilerde görülür. Bu tür kansızlık bir tür vitamin verilerek tedavi edilebilir.
Son adet tarihinin ilk gününden sonra geçen zaman hesaplanarak gebelik yaşı hafta olarak belirlenir. Gebelik süresi ortalama 40 haftadır ve beklenen doğum tarihi buna göre hesaplanır. Bu süreden iki hafta önce ya da sonra olan doğumlar miyadına diğer bir deyişle normal süreli doğumlar olarak tanımlanır. Daha fazla geciken doğumlara doktor müdahale eder ve bebeği doğurtur. Daha erken doğumlara 'prematüre' (eksik) doğum denir. Bu durumda bebeğe özel bakım gerekir.
Bebek ne zaman hareket etmeye başlar? Bazen hiç kıpırdamamasının nedeni ne olabilir?
Gebeler bebeğin hareketlerini ilk gebeliklerinin 20. haftasında (4,5 - 5.ay) hissetmeye başlarlar. Sonraki gebeliklerde bundan iki hafta daha önce hissedilir (18.hafta). Bebek rahim içinde uyku ve uyanıklık dönemleri geçirir. Uykudaki bebek az oynar ya da hiç oynamaz. Bu nedenle zaman zaman hareketsiz dönemler olması normaldir. Ayrıca anne adayının hissedemediği hareketler olabilir. Anne günlük çalışma temposu içinde bu hareketlerin farkına varamayabilir. Akşam ve geceleri istirahat halindeyken daha fazla hareket hissedilebilir. Ancak, gebeliğin son iki ayında bebeğin her zaman alışkın olunandan daha az hareket ettiğinin fark edilmesi mutlaka doktora haber verilmesini gerektirir.
Gebelikte doğumu kolaylaştırıcı egzersiz olarak neler yapılabilir?
Gebelikte yürüyüş ve hafif beden hareketleri karın kaslarının kuvvetlenmesini sağlar. Ayrıca gebeliğin solunum kapasitesini de arttırır. Bütün bunlar doğum sırasında gebenin daha iyi ıkınmasına yardım eder. Bu egzersizler sırasında anne adayı kendini aşırı zorlamamaya dikkat etmelidir.
Gebenin sırt kasları, bel kasları ve doğum kanalı kasları güçlü olmalıdır. Böyle olursa gebelikte ağrılar azalır, doğum yapmak da daha kolay olur. Bu amaçla gebelik sırasında sırtın gergin ve dik olmasına, kambur durmamaya dikkat edilmelidir. Bir boy aynası karşısında duruşunuzu sık sık kontrol edin ve dik durun. Otururken de sırtın dik durmasına dikkat edilmelidir. Gebelik sırasında yapılabilecek hafif beden hareketleri aşağıda tarif edilmiştir:
(Önerilen hareketlerden her gün önceleri ikişer kez yapın. Daha sonra sayısını giderek arttırarak, hergün 30'ar kez yapar hale gelebilirsiniz. Bu hareketlerin hepsini birlikte yapamazsanız, hergün yalnızca bir hareketi yaparak da vücut kaslarınızı güçlendirebilirsiniz.)
1. Sırt kaslarınızı kuvvetlendirmek için kollarınızı öne doğru uzatın ve omuz hizasına kaldırın.
Dirseklerinizi bükerek hizayı bozmadan avuçlarınızı birbirine yapıştırın. Avuçlarınızı birbirinden ayırmadan kollarınızı başınızın üstünden sırtınıza doğru gerin ve içinizden 10'a kadar sayarak bu pozisyonda tutun.
2. Bel kaslarınızı kuvvetlendirmek için sırtüstü yere yatın ve dizlerinizi kırarak ayak tabanlarınızı yere basın. Ellerinizi beliniz ile yer arasına koyun. Kendinizi sıkarak belinizi yere bastırın ve 5'e kadar sayın. Bu hareket sırasında beliniz ile yer arasındaki mesafenin yok olması ya da iyice azalması gerekir.
3. Doğum kaslarınızı kuvvetlendirmek için ayaktayken kollarınızı öne uzatın ve sırtınızı dik tutarak, çömelip kalkın.
4. Ayakta dik durarak bir masaya ellerinizle dayanın. Bir gazetenin çeyrek sayfasını küçük bir top haline getirin ve yere atın. Çıplak ayağınızın parmaklarıyla bu topu kavrayın. Dizinizi kırarak topu ayağınızla aynı taraftaki elinize vermeye çalışın. Bu sırada sırtınızın dik pozisyonunu bozmayın. Daha sonra aynı hareketi diğer ayağınızla yapın.
Doğumun başlayacağı nasıl anlaşılır? Ne zaman hastaneye gidilir?
Doktorunuz beklenen doğum tarihini söyleyecektir ama yine de doğumun hangi gün ve saatte başlayacağını bilmek olanaksızdır. Doğumların ancak % 5 kadarı, olası doğum tarihi olarak saptanan günde gerçekleşir. Bu tarihin iki hafta öncesi ve sonrası normal doğum zamanıdır. Bu dönemde haftalık kontrollere gitmek çok önemlidir.
Doğumun başladığının habercileri; rahim ağzını kaplayan kanlı sümüksü bir madde olan 'doğum nişanı'nın gelmesi, bebeğin içinde bulunduğu su kesesinin açılarak 'suyun gelmesi' ve düzenli aralıklarla gelen ve giderek sıklaşan 'doğum sancıları'dır.
Bu belirtilerin hepsinin sırayla ve her kadında aynı şekilde olacağı düşünülmemelidir. Bazı kadınlar nişanı görmeyebilirler. Suyla birlikte geldiği için dikkatlerinden kaçabilir. Bazen hiç sancı olmadığı halde su kesesi açılabilir. Sancıyla hastaneye giden ve su kesesi doktor tarafından doğum anında açılan kadınlar da vardır. Doğum nişanı görüldüğünde hastaneye gelmek gerekmez. Ama doğumun çok yaklaştığını bilerek hazırlanmaya başlayabilirsiniz. Doğumun başlamasıyla gelen su, gebelik süresince var olabilen beyaz-sarı renkli akıntıdan farklıdır. Normal su kıvamındadır Genellikle renksiz ya da hafif sarımsı ve kokusuzdur. Bu sıvı bebeğin içinde yaşadığı su kesesinin açılması sonucu gelir. Miktarı genellikle iç çamaşırdan akabilecek ve bacakları ıslatacak kadar çoktur. Nadiren, suyun geldiği farkedilmeyebilir. Su az ya da çok geldiğinde sancılar başlamamış olsa bile iç çamaşırına bir hijyenik bağ ya da temiz bir havlu koyarak derhal hastaneye başvurmak gerekir. Gebeliğin son aylarında, düzensiz gelip geçici tarzda, kısa süreli, istirahat edilince azalan ve 'doğuma hazırlık ağrıları' denilen sancılar olabilir. Her sancıda telaşlanmak gereksizdir. Ama gerçek doğumun sancıları da başlangıçta düzensiz, süreleri farklı, istirahatle azalabilen niteliktedir. Bir süre sonra düzenli bir hale gelirler, daha uzun sürerler ve istirahatle azalmazlar. Sancılar beş dakikalık aralıklarda tekrarlayan bir sıklığa ulaştığında daha fazla gecikmeden doktorunuza haber vermek ya da hastaneye başvurmak gerekir. Ancak trafik problemini unutmayın!
Toplumumuzda cinsellik çok açık uluorta konuşulan bir konu değildir. Cinsellik üzerine konuşma ve tartışma günümüzde hala tabular arasındadır. Bir kısım kadın bu konuyu doktoruna açmaktan kaçınırken, bazen de doktorlar bu konuyu hastası ile açıkça konuşmaktan kaçınır. Bu iletişim kopukluğundan çiftler gebelikte aaaaten uzak durmaları gerektiği mesajını çıkarırlar ya da halk arasındaki inançlara göre davranırlar.
Halk arasında birinci trimestr (gebeliğin ilk 16 haftası)'de cinsel ilişkinin düşük ile sonuçlanacağı inancı yaygındır. Bilimsel olarak en fazla gebelik kaybının 1. trimestr de olduğu gebelik kayıplarının cinsel ilişki nedeni ile olmadığı, genetik bozukluklara bağlı olduğu bilinmektedir.
Gebeler cinsel istek artışına rağmen cinsel ilişkinin rahim ağzının açılmasını kolaylaştıracağı ve erken doğuma neden olacağı, damarların açılıp kanayacağı, erkek cinsel organının bebeğin başına zarar vereceği gibi asılsız, rahatsız edici düşünce ve inanışlara kapılıp cinsellikten uzak dururlar. Her ne kadar orgazm (boşalma) oksitosin (rahim kasını kasıcı madde) salgılanmasına neden olup rahim kasılmalarına yol açsa da bunlar doğumu başlatmaz, erken doğuma neden olmaz. Cinsel ilişki bebeğe (fetusa) zarar vermez erkek cinsel organının bebekle fiziksel olarak teması yoktur. Anne karnındaki bebek rahim kasları, içinde bulunduğu gebelik kesesi ve kese içindeki sıvı ile darbelere karşı koruma altındadır. Rahim ağzı kanalındaki (servikal kanal) salgıların koyulaşması ile oluşan mukus tıkaç bakterilerin ve semenin (sperm) rahim içine girmesini engelleyen bir bariyer oluşturur. Cinselliğe engel oluşturacak tıbbi problemler olmadıkça gebelik süresince hatta son güne kadar cinsel ilişki yasak değildir. Gebeler cinsel ilişkinin zararlı olabileceği koşulları kendi kendine değerlendirebilecek bilgi donanımından yoksun oldukları için bu konuda kadınlar en sağlıklı bilgileri kadın doğum uzmanlarından alabilirler.
Aşağıda belirtilen şartlar haricinde gebelere cinsel ilişki yasak değildir.
Gebelik kesesinin erken açıldığı, suların erken geldiği durumlar
Vajinal kanama
Önceki gebeliklerde erken doğum tehdidi öyküsü ve şimdiki gebelikte erken doğum tehdidi
Partnerin cinsel yolla bulaşan hastalık taşıyıcısı olması
Plasenta previa (çocuğun eşinin önde olması ve rahim ağzı kanalını kapattığı durumlar)
Çoğul gebelikte gebeliğin son aylarında
Kadın doğum uzmanınızca cinselliğe yasak getirilen diğer durumlar.
Gebelik süresince kadında fiziksel, fizyolojik değişiklikler olur. Gebe bir kadında üretilen progesteron hormonu gebe olmayan bir kadına oranla on kez daha fazladır. Gebe bir kadında bir günde üretilen östrojen miktarı gebe olmayan bir kadının yumurtalıklarının üç yılda ürettiği miktara eşittir. Gebelik süresince üretilen toplam östrojen miktarı gebe olmayan bir kadında ancak 150 yılda üretilebilmektedir. Bu hormonlar gebeliğin başında yumurtalıklar tarafından salgılanırlar daha ileri haftalarda bu üretimi plasenta (eş) üstlenir. Gebenin kanında dolaşan yüksek seviyedeki progesteron ve östrojen hormonları yumuşak düzgün bir tene, parlak saçlara ve gebenin kendini iyi hissetmesine neden olduğu gibi memelerdeki ve cinsel organlardaki değişikliklerle gebeler cinsel ilişkiye daha hassas ve duyarlı hale gelir. Gebelikte aaaain daha heyecan verici, daha doyurucu olduğu, hatta aynı seansta birden fazla orgazm gebeler tarafından bildirilmektedir. Hatta gebelerin çoğu gebelikten önceki dönemde almadıkları kadar cinsel ilişkiden aaaif alma eğilimindedirler. Bu, gebeden gebeye değişebildiği gibi, gebelik süresince aynı gebede de değişkenlikler gösterebilir.
Halsizlik, uykuya meyil, bulantı kusma gibi gebeliğin erken belirtilerinin etkisi ile birinci trimestr'de tipik olarak gebelerde cinselliğe ilgi azalma gösterir. İkinci trimestr'de (16.-28. Gebelik haftaları) cinselliğe ilgi artarken, üçüncü trimestr'de (29.-40. Gebelik haftaları) cinsel haz kalitesinin artmasına rağmen ileri derecede büyümüş bir karınla hareket kısıtlılığı ve yukarıda bahsettiğimiz korku ve endişeler ile gebelerin olaya tam konsantre olamamaları cinsel ilgide azalmaya neden olur.
Yüksek östrojen seviyeleri genital organlardaki kan akımını artırır ve dokularda kısmi su tutulumuna neden olur , buna bağlı olarak vajen ve küçük dudaklar tıpkı cinsel uyarılma esnasında olduğu gibi gergin ve dolgun hale gelir. Bu da duyarlı sinir uçlarını daha hassas hale getirir. Memeler gebelik başlangıcı ile birlikte irileşir ve hassaslaşır. Bu hassaslaşma memeleri cinsel istek artmasının odak noktalarından biri haline getirir. Genital bölgedeki kan akımı artışı vajinal sekresyonlar da artışa neden olur ki, bu da cinsel birleşmenin normalden daha evvel gerçekleşmesine zemin hazırlar. Erken birleşme de erken doyumla sonuçlanır. İyi bir cinsel birliktelik, çiftlerin birbirlerine daha yakınlaşmasını sağlayıp; gebenin duygusal, alıngan, kırılgan mizacı nedeni ile olası problemlerin çözümünde çiftlerin daha toleranslı olmasını sağlayacağı gibi, anne ve babalığın ilk günlerdeki problemlerin çözümünü de kolaylaştıracaktır. Sağlıklı bir gebelikte doğuma kadar olan sürede cinsel ilişkiyi engelleyecek herhangi bir neden yoktur.
Normal bir gebelikte orgazm ile birlikte görülen rahim kasılmalarının hiçbir zararı ve tehlikesi yoktur. Bu kasılmalar erken doğum eyleminin başlamasına neden olmamaktadır. Bu kasılmalar normal doğum için rahim kasının hazırlanmasına yardım ettiği ve doğum için pelvis kaslarının yeteri derecede güçlü ve dayanıklı olmasını sağladığı yönünde yayınlar mevcuttur.
Cinsel ilişkinin gebelikte enfeksiyona neden olup bebeğe zarar vereceği inancı kesinlikle yanlıştır çünkü rahim ağzı kanalı kalın bir mukus plakla kapalıdır. Bakterilerin rahmin içine geçişine izin vermez. Bebek (fetus) gebelik kesesi içinde bakterilerden izole bir şekilde yaşamaktadır. Gebelik kesesi içindeki su ile birlikte travmalara ve basınçlara karşı son derece dayanıklıdır cinsel ilişki esnasında eşin ağırlığından zarar görmez.
Gebeyi ve gebelik ürününü enfeksiyondan koruma amaçlı bazı hekimler gebeliğin son ayı içinde cinsel ilişkiyi yasaklamaktadır. Gebeliğin son ayında cinsel ilişkinin rahim içi enfeksiyon riskini arttırdığını belirten günümüze kadar tek bir yazı yayınlanmıştır. Tıp literatüründe bu yazıyı destekleyen ikinci bir yazı bulunmamaktadır.