Alıp başını gitmek istersin.
Bilmediğin, bilinmediğin,
Çözmediğin, çözülmediğin bir denkleme. Biraz ürkek düşünürsün.
Biraz kekeme....
' Üstüme gelme hayat!
Bundan sana ne...? ! '
Kekemeliğin korkularındandır.
Giderken bile; gidene değil de
Geride kalana aklın takılır.
Bir yanına yatarsın ' git.. ' der
bir yanın ' kalmalısın... '
Geceleri hep uykusuz kalırsın... Ayağına pranga olur tüm düşündüklerin.
Gitmeden daha
Sen; gider gider gelirsin...
' Üstüme gelme hayat....
beni bilirsin....'
Kaldığın bu yerde
Harcadığın yılların gelir aklına Bir bir sayarsın,
Toplarsın, çarparsın,
Böler, çıkarırsın.
Bakkal defteri kadar kalın
Bakkal defteri kadar karmaşa...
İçinden bin bir küfür
' Sümme haşa...! Sümme haşa...! ' Farkedersin ki hayatı
Arka sokaklarda dolanarak yaşarsın. Kabarmış hesabından kaçarsın.
' Üstüme gelme hayat...!
Daha neyi alacaksın..? ! '
Hep sevmişsindir aslında.
Hep ama hep sevmişsindir.
Birini sevmişsindir sonra.
Sonra birini daha...
Birini daha...
Daha....! ?
Her gelip geçen gemiye aşık olmuşsundur
Gemiler gitmiş
Sen yorulmuşsundur.
' Üstüme gelme hayat....!
Gemi olmuşmusundur..? '
Kocaman bir mahalleden
Daracık bir sokağa.
Sokaktan ufacık bir eve
Evden odaya....
Yağlarından tiksinir gibi
kurtulmak ister gibi
kapatmışsındır kalabalıklara kendini.
Gitgide yanlız kalmışsındır.
Yalın yaşanan gecelerde Gitmekle kalmak arasında dolanırken
Beynine bir silah gibi dayamışsındır korkularını.
Yalnız...Korkak...Kekeme....
Hic dusundunuz mu yada bilen var mı icinizde "merhaba" ne anlama geliyordiye?. Cok ilginc bir o kadar da hoş ve sıcak bir anlamı varmış meger."merhaba" aslında Arapça kökenli olup "benden size zarar gelmez" anlamınageliyormus. Cok hoş degil mi? Bunu ogrendikten sonra karşımdaki insanamerhaba demek daha bir anlamlı.
adını anmak güzeldi
dost ağızlarda sana dair cümlelerin
ıslatılması...
adını anmak...
yüksek sesle, kimsesiz gecelerin düşsel
avuntularına sırt çevirip senden söz açmak...
biraz gülünç, biraz sitemkar...
güzeldi...
adının türkçedeki yankısı özeldi...
seninle yoğurt yemek, kendi Kanlıcanlı,
sülalesi kandilli yoğurtçunun mekanında...
denize amors durup, yüzüne
cepheden bakmak güneşli bir mavilikte....
güzeldi..
ipe sapa konuşlanmaz bahanelerle elini tutmak,
yüzünde
yüzyıllık bir hasreti gidermek güzeldi...
Güzeldi'li geçmiş zamanları düşünüyorum
şimdi...
cümlelerimiz öznesiz... umursayan yok
Kanlıca'daki yoğurdu...
ve eşikteki öpücük, tarih bilinci olmayan bir
aşkın mührüdür artık...
Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.
Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum
Duyuyor musun, orada mısın,
Var mısın, yok musun?
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Yanarak, yıkılarak
Aklıma her geldiğinde ağlayarak....
Aşk benim hiç Senim olmamış
Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa …? Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan, Sanki benim hiç senim olmamış gibi…