Bugün iyi değilim sevgilim,
İyi uyanamadım bu sabah,
Ağlarken buldum kendimi, yalnız ve hissiz…
Neye neden ağladım bilmiyorum dün gece
Ama bugün iyi değilim sevgilim
Sana uyanamadım bu sabah,
Garip bir heyecan var içimde,
Tuhaf bir titreme ellerimde,
Ellerim acıyor, gözlerim de…
Ben yine senin sesini duymayı bekleyeceğim, hep o aynı hevesle,
Bir su sesi arayacağım evde, uyanman için yine o ses çıkaran terliklerimi giyeceğim,
Uyanmana kıyamayacağım sonra, kapının önünden geçerken adımlarımı susturacağım…
Birazdan uyanacaksın,
Kapıyı açıp beni camın önünde bulacaksın
Ne düşünüyorum, neden düşünüyorum hiç anlayamadan
Öylece bakacaksın…
Yutkunacağım yine, hissiz bir günaydın dilimde,
Zar zor kalkacağım ayağa,
Dünya dönüyor oysa,
Her yer karanlık!
Bir bardak çay için bütün kutuyu boşaltacağım yine demliğe,
Ve belki de asla öğrenemeyeceğim yemeği pişirmeyi kısık ateşte,
Sofrayı kuracağım usul usul,
Kırarcasına tabakları raftan alacağım,
Sesi duyacaksın, “yine mutfakta sen varsın” diyeceksin,
Camlar açık olacak, bir karanfil sigarası kokusu olacak evde,
Boğulacaksın!
Bu anlaşılmaz halim, seni yoran bu suskunluğumdan boğulacaksın,
Gülümsemeye çalışacağım,
İçimde hiçbir sahtekarlık olmadan ama dudaklarımı da açmadan güleceğim,
Yine düşüneceksin, sabah sabah ne oldu diyeceksin,
Sofraya oturacağız, ben gelmeden asla kahvaltına başlamayacaksın,
Çayını dolduracağım, usulca karşına oturacağım,
Sen asla benim an be an seni izlediğimi anlayamayacaksın,
Huzur bulacağım sende… Yine!
Ama rüya bu ya işte, iyi uyanamadım bu sabaha sevgilim,
İyi de olamayacağım…
Her sabah herkese gülerek günaydın diyen kadın bu sefer ben olamayacağım…
Konuşmadan ya da anlamsız sözlerle çatal bıçak sesine karışacak kalbimin atışı,
Duyamayacaksın… Yine!
Zaman geçecek, saate bakacağız,
Hazırlanma vakti gelecek,
Birbirimizi görmeden tesadüfen seçtiğimiz aynı renkleri giyeceğiz,
Aynada kendime bakacağım,
Saçımdan, duruşumdan rahatsız olacağım,
Güleceğiz biraz bu halimize…
Belki biraz daha iyi olacağım,
Sabah hali diyeceksin,
Ben, hiç böyle uyanmazdım eskiden diyeceğim,
Karışacak aklım, kalbim aksayacak,
İyi olmaya çalışacağım…
Anahtarlar, camlar, elektrikler…
İçinde yaşanmışlık olan bir evde ne varsa her şeyi kontrol edeceğiz,
Mutlaka bir yerde bir hata yapmış olacağım,
Sen arkamdan ya bir camı ya da bir musluğu kapatacaksın,
Bu dalgınlığım, bu umarsızlığım beni o an yine senden habersiz kahredecek,
İnsanlar girecek günümüzün içine, aramıza, sözümüze,
Biz asla seninle yalnız kalamayacağız…
Kaldığımızda da asla “beni” anlayamayacağız…
Ve gece olduğunda ben bu sabahın tekrarlanmaması için dua edeceğim,
Sen Tanrı ile aramda konuştuklarımı asla duyamayacaksın,
O da beni anlayamayacak…
Sana da anlatamayacak…
Aramızda kalacak!
Gözlerimi kapadığımda nefesini duymaya çalışacağım,
Zamanın akması için yalvaracağım,
Her gece tekrarlanan bir yalnızlığın sabaha asla sağ çıkmayacağını anlatamayacağım sana!
Beni suçlayacaksın, seni hiç hesaba katmadan…
Ve belki de ben yine iyi uyanamayacağım yarın sabaha…
Ve sen yine anlamayacaksın!
Ablamın oyuncak bebeğini tutuşu gibi tut ellerimden..
Yaklaştır yüzüne gözlerinden öp göğsümün. Tek sen bil beni
Yetim bir çocuğun saçını okşar gibi okşa
Yıldızları eksik olmasın yüreğimin
II.
Topallıyordu seni taşıyan bulutlar
Yanlış yere de indirebilirdi seni yağmur melekleri
Rahmettin, ağırdın, yaşamak zordu belki
Geceleri yanık sesli kanaryalar söyler sevda notlarını
Çiy düşen toprağın sis gibi çöksün üzerine ebemkuşağı
Ayna su gibi üşüdüğü zaman
Buğusuna yazılır yalnızlık
Gözlerim değince kumdan tenine tefeci dakikaların
Bilemem akrebin ne yana döneceğini
Seni görünce kurusun ayrılık nemi
Elde bir ay gölgesi ve erenlerin Türküleri
Yağ diye bir ses gelmeseydi arza inmezdin aşk
Bulutlar araçtı. Sultanlara taht kurmak için nice çölleri aştılar.
Muştuyla mı sundular sanıyorsun? Sancılıdır adını saklayan yazarlar
III.
Ölü tenli yapraklardır kaldırım taşları
Sayrılığı titreyişinden okunur kudretli bildiğim ağaçların
Bu mevsim sonbahardır (haberin yok!)
Eşiğine düştüğümü bilmiyorsun ilk cemre gibi
Sessiz, susak ve öksüz. Binbir gece masallarında bir er olarak
Yetiştirmiştim kendimi…
Seninle başlayıp
Seninle bitmenin zevkini dağlara sor bakalım
Tandırda yanan demir gibi erimez miydi?
Aşk; demirci gibi döver adamı
İşler de kılıç gibi eder kelimeleri...