"Bir gün kaldığın yerden başlayacaksın Biri seni bulacak Önce korkacaksın eski acılara yakalanmaktan Biraz ürkeceksin.! Ne kadar dirensen de nafile. ...İnsansın sonuçta, seveceksin Eski acılara bakıp da küsme sevdalara Gâvura kızıp da oruç bozulmaz.! Sök at kafandan acaba'ları.! BİR KEMİK AYNI YERDEN İKİ DEFA KIRILMAZ..."
Bir zamanlar 4 Oğlu olan bir adam varmış..Çocuklarının çok erken karar vermemeleri ve önyargılı olmamaları için onları bu konuda eğitmek istemiş. Böylece her birini uzak bir yerde duran Ağacın yanına gidip ona bakmalarını istemiş. . İlk oğlan Kışın gitmiş, İkincisi İlkbahar, üçüncüsü yazın ve sonuncusu sonbaharda. Geri döndüklerinde hepsini bir araya çağırmış ve ne görüklerini sormuş. İlk Oğlan Ağacın çok çirkin, yaşlı ve kupkuru olduğunu söyledi. İkinci oğlan Hayır yeşillikle doluydu ve canlıydı dedi. Üçüncü oğlan başka fikirdeydi. Çiçekleri vardı ve kokusuyla görüntüsüyle o kadar muhteşemdiki, daha önce hiç böyle bir şey görmemişti. Sonuncu Oğlan hepsinin haksız olduğunu ve ağacın meyvelerle dolu, canlı ve hayat dolu olduğunu belirtti. Yaşlı Adam Oğullarına hepsinin haklı olduğunu söyledi. Çünkü hepsi farklı mevsimlerde ağacı görmeye gitmişti. Onlara bir Ağacı veya bir İnsanı, kısa bir süre veya bir mevsim tanıdıktan sonra yargılayamayacaklarını anlatmaya çalıştı. Yada neye sahip olup olmadıklarını. Gerçekleri ancak sonunda, 4 mevsimi gördükten sonra görürsünüz. Eğer kışın vazgeçersen İlkbaharın nimetinden olursun, Yazın Güzelliğinden ve Sonbaharın bütünlüğündende. Bir mevsimin acısının, diğer güzel mevsimleri parçalamasına izin vermeyin. Hayatınızı bir mevsim(bir dönem) yüzünden yargılamayın. Unutmayınki ilerde şuanki zamanı arayabilirsiniz. Yada daha güzel günlerde yaşayabilirsiniz..
Batı, İslamın kadınlara baskı yaptığına inanır. Fakat bir müslüman olarak, farklı bir hikayem var. Şöyle başlıyor: Siz denizin tuzlu olduğunu söylüyorsunuz. Bense mavi ve balıklarla dolu olduğunu söylüyorum.
Ağlamak, uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan kuvvetin son bir feryadıdır. Ağlayamadığımız zamanlar, bizde o iktidarın da yok olduğu vakitlerdir ki, onun yerine geçen tesirli bir sükûnet, en şiddetli elem gözyaşlarından daha gönül yakıcıdır.