Önce kanadını kırdılar
Artık uçamazdı.
Aldırmadı
Martı.
Sonra
Ayağına vurdular.
Ağırca prangayı
Artık koşamazdı.
Aldırmadı
Martı.
Derken
Diline kilit vurdular
Eğiverdi başını
Bir daha kaldırmadı
Bunu kaldıramadı..
Kaç gecedir
borçlu giriyorum geceden sabaha
Kumdan ekmekler yapıyorum kendime
Sonra dalga sesi sürüyorum ekmeğime
Olmadı
Sensiz uyanmamak için
bu gecede uyunmadı
Gittiğinden beri ağlamadım
Çünkü o gözyaşları
yüreğimde durduğu sürece
Senin adın aşk bende
Haberin olsun! ...
Bu sabah hüngür hüngür ağladım
İçimde ne kadar sen varsa
Bir bir uğurladım...
Ceyhun Yılmaz
__________________
Gitti..
Konu RuYa tarafından (28/01/08 Saat 01:22 ) değiştirilmiştir..
Bir yaşamın içinden sorgusuz sualsiz gitmek varmış dünden yarına,omuzlarımdan kaldırımlara basan her yükü,
bir köşesinde çarşılarının soğuk yüzüne yıkarak, bir gel-git yürek bir düğümlü boğazla şimdi hatırlıyorum tüm karanlık fonlu hayalleri..izliyorum seni utanmadan yabancı gibi,hiç sıkılmadan hani hiç çekinmeden eline dokunmaya çalışıyorum..
- kıymeti sabaha karşı anlaşılırmış teninin -
Bir çiziklik işi var şimdi silüetimin,bir pas geçersin iskambilin dokuz çocuklu dünyasından,bana bakma ben beş cümle de sana kurarım dudağının dilinin yüzü suyu hürmetine..
kentlerin ve benim durduğum ama beni sana getiren bir emanet yıllığın,mola yerlerinde heyecan cümleleriydin bende,bir kalemin en yumuşak dokunuşu,
bir buğulu sesin bağır çağır haykırdığıydın geceleri.halbuki değerli değersiz hiçbir hayalime dokunulmamıştı benim, yolundaki yerleşimlerin ödünç nefeslerindeyken bedenim..yanıma almadım döndüğümde vardın,
ama ön cebimden çektirdim seni yalnızken..sabaha kadarda bir yoktun bir vardın,bir vardın,bir vardın..yoktun..
ne yeni bir oyun kurdun,nede kuruluya uydun ama her oyunda kendine layık gördüğün bir rol vardı,oynadın..şimdi bir nostradamus yalanı yarının,
kumar bu yersiz ayrılığın...
-kaybediyorsun çekil artık-
gelen sendin elbet gidecekte sensin onca karakalem yarına,bugündüm ben elbet yarın olacağım,ellerim boş ne karına ne zararına...
giderim,gidersin,ama gitti gider bu sevda..sözüne değil sözüm,geriye çekilir çekilir işin özüne ağlarım..
şimdi bir ayrılık töreninde protokolüm; önümde şişe su,gazoz ve alel acele yarım bırakılmış bir sevişme..
Bir sabah hıçkırıkla uyansan
Pencerelere koşup güneşi arasan
Umudun kenarını kemire kemire
Akşamı alsan odana
Beni ne kadar seversin kim bilir...
Sonbahar olsan, bütün kış sana ısınsam
Yağmur düştüğünde pencereme
Geldiğini anlayıp koşa koşa
Kısa kollu yüreğimle yollara koşsam
Döktüğün yaprakların kuruluğuna aldırmadan
Avuçlarıma alıp yüzüme sürsem
Gözyaşlarımla yaprakların ıslansa
Bu sonbahar gelsen
Gelsen de artık ağlamasam...
İyi kalpli günahkar
Kanaatkar ve şakacı bir gece lambası gibisin...
Yanıyorsun sevişmelerin en koyusunda,
Sönüyorsun binlerce bilmeceyle.
Dışarıda mağrur, gizemli, yasakçı...
İçeride sevecen, başıboş, ahlaksız.
İyi kalpli günahkarları
Aydınlatan bir gece lambası gibisin...
Kendi yangınına aşık...