Parlak bir inciydim önce
derinlerde saklanırdım..
Baba evi kabuğumdu..
hayat çok uzak sanırdım
düşlerimle yandım..
sonra sevdalarımla kavruldum..
Düşlerimin peşi sıra kendimi yollara vurdum..
Kanat takıp da uçurur da bu düşler
uyandırır en tatlı yerinde..
gün ortasında sabah seherinde
hatırlanır yeniden..
yatak döşek yatırır da bu düşler
uyandırır en tatlı yerinde..
gün ortasında sabah seherinde
hatırlanır yeniden...
Sigarasını söndüren berber darman duman dinliyor
söylediklerimi..
Elindeki makası nerdeyse dünyaya düşürecek
yani biz ayrılınca dünya nereye gittiyse
" kökünden kesin saçlarımı " diye yineliyorum..
" sonra toplayıp verin bana, bir ayrılığın andacıdırlar "
Dokunurken saç tellerime parmakları titriyor..
her zaman özene bezene taradığı
siyah, kıvırcık bir sel boşanıyor ardından..
Gözlerini yumarken aynalar
yalnızca makasın sesi duyulan
ve kanat çırpışı
kafesinde çılgına dönen sakanın..
Sevgilim..
açtığında postacının getirdiği paketi yarın
içinde senin yüreğini kaldıran dağlar
benim gözlerimi dolanan sis
ve sevişirken çam ağaçlarına takılan saçlarımız
birden herşey... herşey, bir gölde bir sabah ansızın açılışı gibi
yüzlerce nilüferin..
Ayrıldığımız gün üzüntüden bayılan zaman
kendine gelince olmadık anda
vapurlar yağacak yüreğinin adalarına yeniden
yeniden dalgalar..
yeniden limanlar..
yeniden sonu olmayan şarkılar..
hepsi ,Yine ..
birbirine karışsın diye saçlarımız..
O zaman yine saçlarını topla sevgilim..
ve
Yüreğinde beklettiğin martıları sal..
Özletmeyin Azraili..Ayartmayın yalnızlığı aleyhime.
Kurban edin beni düşsüzlüğüme..
Daha fazla zorlamayın öyküsüzlüğümü.
İsnat edilen tüm suçları kabul ediyorum.
Suskunluğum/ tek suçum..
Ben ki; suç mahallinde yüzlü kirli bir çocuğum. Üstüm başım hazan. Görüyorum ki; çoktan kurulmuş sandalyeler, tam orta yerinden vurulmayı bekliyor gövdem. Birazdan ayıklanır yüreğim köklerimden. Ben ki; üstü örtülmüş karanlıkların tek müsebbibi, ben ki; tüm günahların ev sahibi. Soluğumdan çekin ellerinizi. Bana ölmeyi tek çare göstermeyin.Susmayın ya da susturmayın beni. Bana biçtiğiniz dışı kalabalık içi çıplak sıfatlar yetmemiş olacak ki, rahmimde taşıdığım düşsüzlüğüm kürtaja zorlanmakta..Çekin ellerinizi gövdemden. Çekin gözlerinizi geleceğimden. Özletmeyin bana Azraili.Bedenim çamurdan ibaret. Bırakın bulansın yüzüm öyküsüzlüğüme.
..........
Masalım / Kırıklarım, oyuncaklarım. Hepsi darmadağın işte. Arama beni bende .Kayıplardayım. İçimdeki çocuk depreşti / sadece suskunluğum nüksetti.Farkındayım, tükenen kelimelerimin sende açan yaranın büyüklüğünü. Ne olur sen bari anla beni. Başarabildiğim, umutlanabildiğim tek varlık sensin. Tutunduğum, kendimi bulduğum, kendimi kendimle yendirip sende kendimi var ettiğimsin. Bilesin ki senden başka hiçbir gövde kabul etmez bu hakir kökleri. Hiçbir gökyüzü yer açmaz benim gibi uçları kırık uçurtmalara. Ne olur sen bari anla düşsüzlüğümü/ öksüzlüğümü. Kapadıkça açılan yaralarımı bari sen yama. Ört üzerimi yoksa..Yoksa ben bende tükenecek. Tut ellerimi masalım/ tut..Sakın bırakma.
Eksik kaldığımı, seni senle başbaşa bıraktığımı söyle..Senin dışındaki herşeyden kovulan bu yürek, senden başka hangi izânın ayak ucunda avunur söyle.Susma ne olur.Beş para etmez bir gölgem duruyor önümde.Sende bana ait ne kadar eksik varsa söyle.Tamamlayamadıklarımı, yamayamadıklarımı anlat bana.Gülümse sen, içindeki birikmiş tüm sözcükleri anlarım ben. .Senden başka bilmediğim lisana inat öyküsüzlüğüme, öksüzlüğüme bir anlam daha katarım.Yeter ki sen söyle...
Ben ki, seni en az senin beni sevdiğin kadar sevdim.İnkar etmiyorum, bazen seni suskunluğumla başbaşa bıraktım.Bazen de boşluğa saldım seni.Ama her zaman sevdim; en azından senin kadar sevdim..Unutmanı istemediğim tek bir şey var.Ben ki, her çicekten bal almaya yeltenen bir arsız değilim.Ben ki, uğradığı her limana zehrini akıtan yabancı uyruklu bir gönül hırsızı değilim..Ben sadece, unuttuklarımı unutmaya çalışan imlasız çocuğum, gözünde yağmuru eksik olmayan...
Söyle ne olur seni bensiz mi bıraktım ? İçimdeki hangi söz, hangi cümle, bensizliğin kanıtı ?
Sor bakalım kalbine..Seni hangi gölgeye emanet ettim ? Bedel ödeyeceğim diye kimin diyeti bildim seni ? Kovulduğum yüreklere yüzümü bulayan ben, suskunluğun dilinde kanıyor. Sanki susmaya yeminli. Sanki konuşmamaya sözleşmeli. Benimkisi sadece ihtimalleri ayıklanmış çığlıklar.Aldırma alıngalıklarıma..Aldırma kendimdeki susmalarıma.Öyküsüzlüğüme denk geldi ağlamalarım..Suskun muyum yoksa, içimde sana yakılmış ağıtlarımın sesini duymuyor musun yoksa ?
Ey kanatları kırık kadın;
Beni bırak benle. Sendeki ben varken ölme zamanı mı şimdi. Doğrul kazdığın mevzilerden. Utanma sakın yüzünden akan gözyaşlarına. Aldırma yüzünü yalpalayan rüzgara. Yetmedi mi bedenini pervasızca harcadığın ? Yetmedi mi kendini geçmişe gelin ettiğin ? Bırak yüreğini avuçlarıma.Olduğun yere kücük bir gökyüzünü çiz. Her gece başını yastığa koyduğunda yüreğinin enginliğine bir yıldız koyuver dudağın ucuyla. Aldığın her nefese bir umut ekle. Ben bende savaşırken sen sendeki beni gölgelerine sığın. Hani sen umuttun, hangi sen dayanıklıydın ? Sıra mı ölmenin. Soyun üzerindeki vesvese dehlizlerini. Sıkı giyin hayatı.. Sakın ardına bakma. Yaşayamadıklarınla örme hayat evini. Küçük sevinçler iste, acı ve gözyaşı değil.. Avuç ici miktarında gülüşler dile kendine. Kendine bir yüz seç. İmkansızlığına bir kürek miktarı sevgi aç. Hisset kendini bende . Varlığını demirle gözlerime. Sığın kokuma, sığın adımın baş harfine. Soyadımı alamasan da adını fısılda kulağına. Sakla beni en derine.. Gözlerinden ibaret bir dünyayı hediye eyle bana.Varlığından utanacak değil; varlığınla duyulacak bir perdeyi arala gözlerime. İçimdeki cocuğu bırak. Bana bir masal anlat içinde sadece umut var olan. Bana bir hayat ver içinde can olan. Bana bir söz söyle içinde ölüm olmayan....
Ey hazanı bol mevsimin bahara bakan yüzü,
Ayak uçlarımdan hayat çekilirken canını canından çekme zamanı mı şimdi ? Bırak ellerin değmesin ellerime. Varlığıma tutunyeter.Karanlığın içinde bir mum yakıver. Ellerini gökyüzüne çevir. Adını bırak dudaklarıma. Gidebildiğin yerde değil, yaşadığın yerde nefes al. Her gece başını koyduğun yastığı göğsüm bil. Akıt gözyaşlarını benim için. Bırak aksın içimdeki kabuk bağlamış yaralar. Kırıklarımı topla şimdi. Mevzini değiştirme silahı kırık asker. Sadece menzilini seni sende / sadece sen diye sevecek bu yüreğe çevir. Her satırımın bir masal olduğunu bil. Her nefes alışımı dua. Bana dönüp nerdesin diye sorma. Gögüs kafesinin üstüne koy elini ve gözlerini kapa.
Ben nefes aldığın yerde olacağım.
..
Zaman, ne yaşanacak kadar muhteşem,
Ne de ölüme koşacak kadar berbat..
Ait olduğun yerde kal..
Sadece bir anahtar deliğindeki ışığa çevir yüzünü..
Gülümse sadece..
Varlığını sun..
Aitliğini değil
Geçmişini, geleceğini bırak orada..
Bir masal ol içimdeki çocuğa
Sakın sakın
Suskunluğuma aldanıp bendeki seni yorma..
Sadece, gülüşlerini pencereden bırak..
Kim bilir o gülüşlerin bir gün umut olur bir yüreğe
Masalım,
Kırık kanatlarını sar şimdi.
Sar ki;
Düşsüzlüğün içinde üşüyen bu yüreğe kanat ger..
Beni bildiğim kadar değil,
Bilmediğim kadar sev..
__________________
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...