Maviye boyalı umutlarım, beyazlarla süslenmiş rüyalarım, pembe hayallerim vardı. Her mevsim açan papatyalarım, burcu burcu kokan güllerim vardı. Kimseden gizlemediğim gamzelerim ve kimseden kaçırmak için çaba sarf etmediğim gözlerim.
Yüreğim vardı hiç kırılmamış incinmemiş ve hiç acımamış. Her mevsim güneş doğan bir pencerem vardı. Penceremden sızan davetsiz misafirlerim, rüzgarlarım vardı. Şarkılar söylerdi bana dertten kederden uzak nameleriyle. Gülüşlerim vardı benim senden önce. Gecelerimi aydınlatan yıldızlarım vardı. Işıl ışıl doğan bir güneşim.
Yağmurlarım vardı benim hüzünleri bile kıskandıran. Kar yağardı bembeyaz, kardelenlerim açardı. Fırtınalardan arınmış durgun denizlerim vardı, martılarım uçardı hiçbirinin kanatları yaralı değildi ki senden önce… Gülüşlerim vardı benim senden önce. Hiçbir masalım kötü bitmemişti.
Kurt hiç beklememişti kırmızı başlıklı kızın yolunu, pamuk prenses yememişti büyülü elmayı… Ağlayan olmamıştı çektiğim filmlerde, ya da yazdığım şiirlerim hiç üzmemişti insanları. Gülüşlerim vardı benim senin için terk etmeden önce. Her şeyden vazgeçecek kadar sevilmiştin bilmesende…
Senin için gülüşlerimden vazgeçen ben, bugünde senden vazgeçiyorum sevgili ve uğruna
kaybettiğim bütün gülüşlerimi geri istiyorum senden..
Seni düşünmediğim zamanlarda
Gözlerini görüyorum karşımda.
Gözlerini görmediğim zamanlarda,
Saçlarını okşuyorum büyük bir hazla.
Saçlarını okşayamadığım zaman da,
Seni düşünüyorum.
Anlıyacağın çok meşgulüm seninle
İlgili zamanlarda.
Kendime bir dünya kurdum.
Sadece senin olduğun,
Ve ben,
En mutlu insanım
Kendi dünyamda.
Ölsem, ölsem, ölsem... hemen şimdi
Kaçsam, gitsem, kaçsam... tam da şimdi
Bu kez pek bir afili yalnızlık
Aldatan bir kadın kadar düşman
Ağzı bozuk üstelik... bırakmıyor acıtmadan
Bu kez pek bir afili yalnızlık
Ağlayan bir kadın kadar düşman
Tuzaklar kurmuş üstelik
Bırakmıyor acıtmadan
Bitiyorum her nefeste
Ne halim varsa gördüm
Çok koştum, çok yoruldum
Ve şimdi ben de düştüm...
Sövdüm, sövdüm, sövdüm� ben dünyaya
Acılara, sokaklara, ait olmaya, insanlara
Bu kez pek bir afili yalnızlık
Aldatan bir kadın kadar düşman
Ağzı bozuk üstelik... bırakmıyor acıtmadan
Bu kez pek bir afili yalnızlık
Ağlayan bir kadın kadar düşman
Tuzaklar kurmuş üstelik
Bırakmıyor acıtmadan
Bitiyorum her nefeste
Ne halim varsa gördüm
Çok koştum, çok yoruldum
Ve şimdi ben de düştüm...
Değmezmiş hiç uğraşmaya
Bu kez mecalim yok hiç dayanmaya... dayanmaya...
Bitiyorum her nefeste
Ne halim varsa gördüm
Çok koştum, çok yoruldum
Ve şimdi ben de düştüm...
__________________
Seni seviyorum,
ama nasıl?
avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya,
çıldırasıya...
Seni seviyorum,
ama nasıl?
kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beşyüz
yüzde hudutsuz kere yüz...
Seni seviyorum,
ama nasıl?
avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya,
çıldırasıya...
Seni seviyorum,
ama nasıl?
kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beşyüz
yüzde hudutsuz kere yüz...
slm,ya sizinle baya ortak yönümüz var dinlediğiniz müzikler ve izlediğiniz filmler baya uyuşuyo sadece birşey hariç oda ben fenerliyim siz galatasaraylı