Seni ararken kendimi kaybetmekten yoruldum, Bulduğumu zannettiğimde kendimden ayrı düştüm Bu garip bir veda olacak Çünkü aslında hep içimdesin Ne kadar uzağa gitsem de Gittiğim her yerde benimlesin Söylenecek söz yok, Gidiyorum ben... Hoşçakal, hoşçakal, hoşçakal, hoşçakal Ben bir kısrak gibi gelmişim dünyaya, Şahlanıp gitmek içimde var Hoşçakal.. Biraz su biraz yeşillik her yer benim evimdir Taşırım dünyayı sırtımda Her dil benim dilimdir Ama söylenecek söz yok gidiyorum ben.. Hoşçakal, hoşçakal, hoşçakal, hoşçakal Ben bir kısrak gibi gelmişim dünyaya Şahlanıp gitmek içimde var Hoşçakal..
__________________
Bir ihtimâl daha var, o da ölmek mi dersin? Söyle canım, ne dersin? Vuslatın başka âlem, sen bir ömre bedelsin!
Sustu içindeki.. Yorgun yüzündeki.. Düştü elindeki... Öldü bir melekti.
Sen sen sen giderken… Kalbim burda kalırken… Ellerim sessiz soğuk ve suskun öyle dururken… Yalnızlık gittiğin yoldan bana geri gelirken, Gözlerinden yaş yerine sessiz harfler damlarken,
Sen sen sen giderken… Ben ben ben kalırken… Ayak seslerinle bütün camlar pencereler inerken… Bir veda saçlarımdan tutup beni yerlerde sürüklerken... Yüzümde ne acı ne keder sana son kez bakarken...
Sen sen sen giderken… Bir kalp burda kalırken… Bir şehri bir tekmeyle benim üstüme yıkarken… Bir dua dudaklarımdan düşüp paramparça olurken… Sen sen sen giderken… Ben ben ben kalırken…
Sustu içindeki.. Yorgun yüzündeki.. Düştü elindeki.. Öldü bir melekti.
Yağmur gecenin karanlığını gökten söküp atarken, Rüzgâr vurup bulutlarına beyaz şimşekler çakarken, Uykusundan uyanmış çocuklar korkmuşlar ağlarlarken... İçlerinden biri neden! “tanrı çok mu üzgün ki !” derken, Göç yollarında kuşlar kaybolmuş ölürlerken, Bir deniz kıyısında bir adam hâlâ onu sayıklarken, Gökyüzüne açılmış eller birer birer kapanırken,
Sen sen sen giderken… Bir meleği öldürürken.!
veda etmeden gidilmez çocuk! bu vedadan sayılmaz çocuk! bir melek ölürken... öyle sessiz durulmaz çocuk!
Sustu içindeki.. Yorgun yüzündeki.. Düştü elindeki.. Öldü bir melekti..
__________________
Bir ihtimâl daha var, o da ölmek mi dersin? Söyle canım, ne dersin? Vuslatın başka âlem, sen bir ömre bedelsin!
yaz çocuk bu gece ismimi yollarına bu kente anlat ne demekmiş kazı caddelere
aşk bu gece şehri terk etti
çal çocuk bu gece şehrin tüm kapılarını hüzünle ıslak kelebekler bırak ellerine, söyle;
aşk bu gece şehri terk etti
"kal" duymayı bekledi "git duymayı değil de...
sadece sevilmeyi istedi bu onun suçu değil de...
döküldü bu gece yağmur gözlerine, eline, yüzüne al ısıt, elleri çok soğuk kapa göğsüne çarpıyor yüzüne rüzgar ellerine, saçına, tenine sev onu, kalbi çok çok soğuk ısıt göğsünde..
__________________
Bir ihtimâl daha var, o da ölmek mi dersin? Söyle canım, ne dersin? Vuslatın başka âlem, sen bir ömre bedelsin!