Uzun uzun anlatılmaz
Tek bildiğim sen aşksın
Senin için yaşıoyrum
Herşeyimsin sen aşkım
__________________
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...
Dağ başı yalnızlığına inat sen benim umutlarım ol…Uçurum dibinde körelmiş ya da köreltilmiş dilimin söyleyebildiği tek cümle ol..Bilirsin beni benden daha iyi..Beni benden fazla düşünürsün her daim..Sen ki; kar yüzü görmemiş bir ateşsin bozkır dudaklarımda düşen..Hadi küllen yüreğimin iç denizlerinde..Ellerim yaralı kelebek, kanat çırpayım kız cocuğu özlemi yarınlarına..Yüreğim imlası bozuk bir cümle, bensiz yüklemlerine şerh düşeyim..Sevmelerim ol...Seni severken dualarım yorgun düşsün dudaklarımda..Özlemim ol. Yak beni her cümlende..Sonra küllerinden doğur beni..Sana varmak olsun her yolculuğum..Sana kavuşmak olsun sonum..Ekmek arası hasretinle çıkayım istasyonu sen olan yollara..Çığlığını toprağa saklamış yol kenarı sevdaları giyineyim..Kızgın güneşte kavrulmuş taşlar çıplak ayaklarımda serinlesin..Sana gelmeliyim..Büyümeliyim..Yetişmeliyim sana..Sen büyüme sakın..Cennet müjdecisi yaşında bekle beni..Sakın büyüme..Sana gelirken üzüm bağlarından geçeyim..Gece yarısı üşüyen tenime tütünleri sarayım..Sonra çöllere düşeyim..Musa’nın asasından kurak bozkırlara fışkıran sulardan geleyim sana..Tamara sessizliğinde eriteyim buz dağlarımı..Sonra sana kavuşayım..Elimde unuttuğun fırından taze ekmek özlemi, yüreğimde dillendiremediğin sadece saçlarını ellerinle örmek istediğin kız cocuğu özlemin…Hadi sevmelerim ol; çöl ikindisi kuraklığına aldırmadan bir gül yeşersin gözlerimizde..Öyle bir gül olsun ki; her dem “ sevdamıza “ şükreden, her an gülüşümüzde tazelenen..
Geleceğim ol....
__________________
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...
Sesimi sesinin üstüne koyma..
kara gecede, karanlıkta, acılı
yüreğimde yeşerdiyse de alevi ölümün
kan boğmadı daha korkuyu
kırılmadı kin ve öfkenin fidanı
Sesini sesimin üstüne koyma
ağzımda prangası tutuklu rüzgâr..
Yanlış arama ölümden başka
kurşuna dizilen resimlerde
acıyla örülmüşse cesetler
ve ağlıyorsa hücremde ayışığı
üzgün değilim, hüzünlü asla
Yanlış arama ölümden başka
sırtımda falakası tutuklu rüzgâr..
Yüreğimde mezarlar açma artık
kazıdım hücremin duvarına çünkü
zamanı kucaklayan öfkemi
acıdan üretilen sesimi
gençliği damıtılmış günlerimi
Yüreğimde mezarlar açma artık
elimde kırbaçları tutuklu rüzgâr..
Çıplak taş, demir kapı, sessizlik
korkuyu mu bekliyor o nöbetçi
niçin hiç konuşmuyor yıldızlar
şafak söktüyse nerde kar filizleri
uyusam uyansam her yerde bahar
Çıplak taş, demir kapı, sessizlik
sesimde zincirleri tutuklu rüzgâr..
Tek değilim artık, çoğaldım ölüme
deli rüzgâr, çıplak suyun rahminde
artık ne hücrem, ne yalnızlık
eskisi gibi düşmanım
ama hâlâ yanıyor yüreğimde işkence
Tek değilim artık, çoğaldım ölüme
yüzümde kelepçesi tutuklu rüzgâr..
Sen varlığıma umut saçan bir mürekkeptin ucundan hayat damlayan..Eteklerinden avuçlarıma salkım salkım dolan umuttun gözlerinde tazelenen. Sevda sığınağım, mutluluk sağanağım. Yılmaz fırtınalarıma göğüs geren dalgakıran yalnızlığım. İçi boş cümlelerime anlam katan kelime hazinem, mutluluk lehçem. Bilmediklerimin / Denklemlerin sende çözümlendiği tek bilinenim..Kan bürümüş çığlıklarıma diş bileyenim. Ezberim, tek dileğim. Yarılanmış bir ömre ilave edilen cansın ölgün alyuvarlarımda. Kırılmış sabahlarıma düşen çiğ tanesi. Kirli yüzüme aldırmaksızın bulut bulut yağan sevda mucizesi..Ketum dilimin sesli harfleri, karanlığımı ihbar eden aydınlığım..Yitirdiklerimden bile bir kazanç elde ettiren gülen yanım. Sırdaşım, sevda yoldaşım, ganimeti gülüşlerin olan tek savaşım..
Kökleri toprak olan bir adamın gökyüzüne uzan ellerisin sen. Mesai sonrası yorgun sesimi nefesinle tazeleyen, sırtımda bir asalak gibi yaşayan hüznü hunharca hançerleyen. En temiz yanım, hüzün sirayet etmemiş yarınım. Sabahım, adı bende saklı sevda kahramanım. Tam bir payda olmanın en büyük hazzı, dibi tutmayan sorularımın tek cevabı, gönlümün ölüme sadece seninle olan sonsuz rızası.. Sen; adının sonrasına hiçbir sıfat yakıştıramadığım. Tüm alfabeyi dizlerimin önüne çöktürüp seni bir türlü anlatamadığım.
Hayattan alıntı yapabildiğim tek cümlem. Sevdikçe büyüyen, büyüdükçe çoğalan sonsuz özlem. Bir merhabanın, bir dilim sözün sende israf edilmediği, gülüşlerinin hiçbir mevsimle ödeştirilemediği bir mutluluk sağanağım.Umutla yoğrulup sevda fırınında harelenmiş sevda azığım. Monoton bir hayatın satır aralarına yönelmiş rengarenk düşlerim. Bozkır dudaklarımın denize kıyısı olan varlığım. Susmalarımda sevdaya çoğalan, nefes alışlarımda hüzne azalan en büyük bakiyem..Kıymetim, zenginliğim.
Sonsuzluğum..
Mutluluğum..
Umudum..
Us’um..
__________________
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...
Sana geliyorum umut tarlalarına " sevdamızın " güneşini ekerek. Vuslat kelimelerini tozlu raflardan indirip sana geliyorum. Biliyorum, avuçlarında hasretin alazları yanıyor.. Külleniyor vuslatın kelimeleri yüreğinde.. Bekle beni, avuç içlerindeki kör olası yangınları ıslak kirpiklerimle söndürmeye geliyorum. Yürüyorum zifiri uçurumları aşarak. Gözlerin " gelecek diye " perdelerin arasında gözyaşıyla ıslanmasın. Ben karanfillerin gülümsediği kuşluk vaktinde saçlarına süzüleceğim. Haydi, saat çoktan gece yarısını geçmiş olmalı oralarda..Uyutamasan da hasreti, ne olur gözlerini kapa yıldızlara.. Ben gelirken, yüzündeki hüzün bulutlarını topla göğünden ve uykuya dalmış " vuslat " türkülerini kaldır kirpiklerinden..
Umut fakiri sevdamla kana kana gülüşlerini avuçlarından içmeye geliyorum. Uykular haram sana kavuşana kadar. Geldiğimde bir tutsam ellerini, bir öpsem yüreğini goncalar tebessüm edecek toprağın altından..Güller dökülecek yıldızların avuçlarından..Ah bir sarılsam sana..Rüzgar bile kıskanırdı kavuşmamızı..Sana geliyorum. Leyla'sına ağlamaklı Mecnun yoldaşım, Aslı' sına kavuşması prangalı Ferhat ise arkadaşım oldu bu yolculukta. Biliyorum zaman akmıyor takvimlerin belinden..Saatler gece yarısını çoktan geçse de uzanamıyorsun yatağına..Hissediyorum bana kavuşmadan yatağına sanki çiviler serpiştirilmiş..Haydi, kapat perdelerini..Süzülmesin gözlerinden yanağına doğru ıslak nehirlerin..Mahpusa düşmesin sevda kokan kelimelerin..Bekle beni, geldiğimde cebinde biriktirdiğin gözyaşlarını yüreğimde kurutacağım. Doya doya sarılıp gözlerinde baharları soluyacağım.
Sana geliiyorum yetim cocukların düşlerini sırtıma yüklenerek. Aşındırıyorum vuslat kaldırımlarını..Karanlığı eze eze sana koşuyorum. Aldırma ellerimin titremesine. Kolay mı gözlerindeki solduğum " hayali " Cenneti nefesinde hissetmek ? Kolay mı ellerine sürülmüş bahar kokusunu doyasıya içime çekmek ? Kolay değil elbet..Kelimeler anlatamıyor içimde büyüyen heyecanı..Of dizlerim titriyor yine.. Ter basıyor alnımı..Yıllar haince güneşini vursalar da , gülen yüzünü soldursa da acılar ne olur ağlama ne olur..Sabır elbisesini giyin üzerine..Umutlarını kanatlandır karanlık gökyüzüne..Ben senin icin yollardayım..Azığım gülüşün , katığım acıların olmuşken biraz daha dayan gül yüreklim..Geldiğimde " vuslat " ateşiyle küllendireceğim arsız sancılarını..Ben sökeceğim takvimlerde asılı kalmış gözyaşlarını..Ne olur taş kundaklarda uyut hasretini..Ne olur silme ıslak kirpiklerini..Ben o ıslak yüreğini " sıcak umutlarımla" sileceğim..
Yürüyorum karlı dağları birer birer aşarak. Yorulsam bir an, buğulu bakışlarında " sağır akşamları " senin yanında karşılamanın huzuruyla dinleniyorum..Of serçe edalı bulutların koynunda yürür gibi sana koşuyorum. Bazen yolunu kaybetmiş yağmur yüklü bulutlar " vuslatın " kentini soruyor bana..Bende peşimden gelmelerini söylüyorum..Gögünü yitirmiş kuşları peşime takıp hep birlikte sana geliyoruz..
Sana geliyorken yokluğunu küllendirdim aldığım her nefeste..Hayalimde gözlerini kaç kez öptüm..Kaç kez gül bahçelerinden cicekleri çaldım....Sana geliyorum utangaç ve mahçup bir cocugun düşlerini yüregine sermek için. Gelirken, kaç kez pusulara düştüm. Hor görüldüm karanlıklarda...Öyle zifiri idi öyle katransıydı ki geceler, bastığım her adımda Yusuf ' un kör kuyuları sandım. Lokma lokma acılarını sundular boğazıma..Ne olur üzülme sen.. Gecelerde yakılsa da bedenim ne olur ağlama sen.. Küllerimden saçlarına gülleri motifleyeceğim.Denizlerin dibindeki incileri yüreğine dizeceğim..Biraz daha sabret uykusuzluga ve bu vuslat kokan yalnızlığa.
Uçurum kenarında toprağa kökleriyle delice tutunmuş "umut çiceklerini " yüreğimle toplamaya geliyorum. Başını dayayıp bir çocuk gibi utanmadan ağlayabileceğin " omuz " olmaya geliyorum.Dilimde Şehrayin türkülerini yakıp kaldırımları aşıyorum..Bil ki, bu yolculuk " vuslata " gebe.. Bu yolculuğun sonunda ya karanlıklarına yıldızları dizeceğim ya da saçlarına baharları işleyeceğim..Bu mapusluk, bu hasret bitecek elbet..Kangren gecelerin yoklugumda islenmeden, ak alınlı günlerin karanlığa bürünmeden kelebeklerin sırtından avuçlarına düşeceğim bir çiğ tanesi gibi..
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...