BİZİM DENİZ
EN UZUN KOŞUYSA ELBET TÜRKİYE`DE DE DEVRİM
O, ONUN EN GÜZEL YÜZ METRESİNİ KOŞTU
EN SEKMEZ LÜVERİN NAMLUSUNDAN FIRLAYARAK...
EN HIZLISIYDI HEPİMİZİN
EN ÖNCE GÖĞÜSLEDİ İPİ...
ACIYORSAM SANA ANAM AVRADIM OLSUN,
AMA AŞK OLSUN SANA ÇOCUK AŞK OLSUN!
CAN YÜCEL
BİZİM DENİZ
EN UZUN KOŞUYSA ELBET TÜRKİYE`DE DE DEVRİM
O, ONUN EN GÜZEL YÜZ METRESİNİ KOŞTU
EN SEKMEZ LÜVERİN NAMLUSUNDAN FIRLAYARAK...
EN HIZLISIYDI HEPİMİZİN
EN ÖNCE GÖĞÜSLEDİ İPİ...
ACIYORSAM SANA ANAM AVRADIM OLSUN,
AMA AŞK OLSUN SANA ÇOCUK AŞK OLSUN!
CAN YÜCEL
Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde
hissetmek.
Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
''Seni seviyorum'' sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş
yere saatlerce havadan sudan söz etmek.
Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek.Ve
buradayken bile seni çılgınca özlemek.
Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?
Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak.Senin yanında olan
seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.
Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?
Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan
yana...
Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle
seni beklemek... Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.
Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?
Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak...
Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak.
Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?
Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz
duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek... Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak.Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine göz yaslarımı basmak yüreğime.
Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
Nereden bileceksin?Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım
terlemezdi... Isırmazdım dilimin ucunu... Özlemezdim seni yanımdayken...
Kıskanmazdım. Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım
yağmurlarda...
Yıldızlara aya dert yanmaz böyle her şarkıda sarhoş olmazdım.Korkmazdım
seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize...
Ve her kulaçta haykırırdım seni
Ama sen hiç benimle olmadın ki...
Temiz gömlegimi giydim talimden sonra Ayaklarını yıkıyor çeşme başında erler İşte sen öyle bir serindin Tuzladan kaptılarla inerken şehre Ne güzel şey sivil denmesi çıplağa Ve gün-açık penceresinden meselerin Yamacın kuytusuna sokulmuş mavi Ufacık bi parça deniz gibiydin
Şipka biberleriyle konmuş okulun camlarına Arnavut Köyünün o muhacir güneşi İste sen öyle bi cumartesiydin Sahanlıkta saçlarını tarıyor kızlar Raylar ondan böyle kıvılcımlanıyor Köşeleri dönerken, önlükleri altından Dünyaya başlar gibi aybaşlarının kokusu Kalkan al tıramvaydın ergenlik durağımdan
Meyvahoşun orda bir sabahcı kahvesi Gün ağarmıştı ama ben günaydın demedim İşte sen öyle ışıklı bir yerdin. Bilmiyordum hiç burda bir fırın olduğunu Diz çöktüm asfalta, baktım aşağı, üüüü'üh!.. İşçiler ateşler ay çörekleri Ve kılıc gibi taze ekmek kokusu... Dağıttık evvel-allah yalnızlıkları
Yaşamak düğünse, sen orda gelindin Seni soydum, Güler, dünyayı giyindim CAN YÜCEL
Ellerimde bir göztaşı, gözlerim boş gidiyordum
Ne bileyim, bir damlanın böyle deniz olduğunu
Şaştım, mavi bir fal gibi açılınca önümde
Giritli bir ölümüm varmış, bir balıkçı fitil gibi
Patlayacakmış avucunda otuz çubuklu gençliğim
Üç günde mi desem, üç gökte, üç kulaçta mi
Ben ki, o camgöbeği çiçekler açan ağaç
Kırılmaz bardaklar gibi tuzla buz olacakmış
Ne zaman boğulsam böyle yosun kokuyordu ışık
Sabahçı kahvelerde bir çiroz ötüyordu
Ve dalgalarımı geçen o deniz şoförleri
Böyle uyur düşlere bindirmiş gemiler
Uyuklar gibi üstünde mermer masaların
Bir tahta parçasıydım, osmanlı bir kazadan kalmış
Yüzüyordum, islam kaptanın ahşap ayağında
Öbür tahtalara öbür insanlara doğru
Cumhurdu mürekkep balığı, simsiyah yüzüyordum
Ne bileyim, bir korkunun böyle destan olduğunu
Ağardım, nişanlayınca gece ve yavrulayan yalnızlık
Ya da ilk insanın doğdugu, öldüğü dağdi Moby Dick
Nefes aldıkça filbahriler köpürüyordu sulardan
çanlar çalıyor kulaklarımda, yunuslar yarışıyordu
Alyuvarlar, dolkuşları ve rüzgar midyeleri
Dedim, dünya gibi bulut yok dünya üstünde
Ellerimde bir göztaşı, gözlerim boş gidiyordum
Ne bileyim, bir türkünün böyle Veysel olduğunu
Açıldım, çıkmaz bir sokak gibi, kapanınca denizde.