meraba herkese ben nuray 21 yaşındayım benimde kişisel sayfam olsun dedim içeriği nasıl doldurcağımı bilmiom kanımca bizi anlatan şeyler geçicek öz geçmiş olarak neyse hayırlı olsun
Hani: bensiz yapamazdın.Hani: yaşam ağacındım, alışkanlık yapmıştım,Hani; mutluluğunla mutsuzluğunun arasındaki,dönemlerindim,
Hani; peri masalındaki tüm aşıkların bizi arayacağı, zırhlı şövalyendim,Hani inancının olduğu yerde sevgin, sevginin olduğu yerde güvenindim Hani, ölümle, ölümsüzlüğün ortasındaki boşluğundum.Hani; ayrılışlarının arkasındaki tek nihai çözüm ; gene bana geri dönmekti.Bak,bu sefer umduklarım ile bulduklarım farklı oldu, Şimdi daha iyi anladımki;Önemli olan., dağın doruklarına tırmanmak değil,Vadilere sıkışıp kalmakmış,Günlerce düşünüp zor olsada sende vermişsin kararını Hiçbir şey vazgeçilmez değilmiş.
Vazgeçilmezlik olsaydı, mezarlıklar; hınca hınç dolmazdı. Artık, metalik, plastik yalnızlıkların hüküm sürdüğü,özdeki çirkinliklerin, yapay bir cilayla kapatılmaya çalışılan,Boğanın, boynuzlarının gölgesindeki yaşamı,bana hediye ediyorsun,asırlık otoritenin kibrinden,akademik gösterişin, getirdiği kariyerden uzak, kendi doğal düşüncenin derinliklerine dalan,duyarlı, gözlemci,bir iç yolculuğa çıkarken,
bana güle güle , yola çıkan yolcuya da uğurlar olsun diyorsun.Senden gelen herşeye razıyım ben.
Geçtiğim sokaklarda ayak izlerim…
Bir çift gözde aranıyorum adım adım…
Kaçıyorum zifiri bakışlardan…
Hüzün kokan tenlerden…
Gülen gözlerin ardında saklı kalmış bir gözyaşıyım…
Ben ki gizliyim, soğuk gülüşlerde…
Bir yakarışta hece hece dökülüyorum olur olmaz…
Adım başına bir damlayım şimdi…
Kırgınlıkların arasında unutulmuş bir hayalim…
Unutuluyorum bir gün doğumu…
Ansızın beliriyor, rotasız düşüncelerde rengim…
İsteyene pembe, isteyene mavi…
Mutluluğa, beyaz…
Acıya, siyah…
Aynada asılı kalmış bir tebessümüm…
Alacalı yalnızlıklar kuşağındayım…
Bir kadeh tokuşturuyorum, anlamsız bakışlara…
Aynada ki yüzüme takılıyor gözlerim…
Gülüyorum, kendimde gördüğüm anlamlara…
Bırakıyorum aynadaki halimi olduğu gibi,
Uyuyorum, düşünce bulutlarında…
Sen gittin evimin adresi, kapıın zili gitti
Sen gittin sazımın teli, kuşumun dili gitti
Yangınlar düştü yüreğime /ıssızlaştı şehir
Sokaklara hüzün yağdı/ gözlerime acı
Üstüme kapandı kapılar, ben kapandım içime
günlerce haftalarca ağladım.
Kırık bir ağaç dalında,öksüz bir kuş gibi kaldım
Sen gittin...
Hazanlar başladı ömrümde
yaprağa duran ağaçlarım gitti
umutlarım gitti,baharlarım
tutam tutam saçlarım gitti...
Dudağımda şarkılar yarım kaldı
bardağımda rakılar
Sen gittin...
Yüreğimde kanayan şiirler
masamda sigara izmaritleri kaldı
ben kaldım öyle tesellisiz ortalarda
birde yıkıntım
Sen gittin...
Şiirlerim öksüz kaldı
kalemlerim, defterlerim
ellerim, gözlerim, kirpiklerim
yüreğimde kalkıp giden gemilerim
dillerim öksüz kaldı...
Ne varsa dağıldı senden yana geride kalan
çöl oldu şiiristanım
hayalim, düşistanım
Sen gittin...
kemanım yayım, güneşim ayım
mutluluk payım gitti
kara bulutlar çöktü üzerime
bir ben kaldım öyle boynu bükük ortalarda
yastığımda yağmur hıçkırıkları birde
ve yüreğime batan cam kırıkları her gece
Sen gittin....
Ağzımın tadı
mutluluğumun adı gitti
yaslı yaşım, gamlı başım
zehir aşım, otuz yaşım kaldı
Sen gitin
hayalim düşüm
sevincim gülüşüm
servetim işim gitti
Sen gittin
özlemin yüreğimde
yokluğun kirpiğimde çoğaldı
sen gittin umudum gitti
gururum gitti
her gece oturup ağladım
ıslandı/ ekmeğime karıştı korkunç acı
gülmek nedir unuttum gitti
Sen gittin ömrüm insafsız ayaklarına toprak oldu
kavruldu bahçelerim çiçeklerim soldu
acılarım içimde fışkıran kan,
gönlüm rüzgarlara savrulan yaprak oldu
Sen gittin
çakıl taşlarım
yürekvuruşlarım
sevgikuşlarım gitti
yaralı bir ceylanın bakışında yaralı kaldım
her yerde izimi arıyor avcılar
gittin işte o gidiş gittin, bir daha dönmedin geri
yarısı sende kaldı kalbimim, yarısı bende ezgili
ardında kara bulutlar, kara günler
ve her gece ölümler kaldı
hasretin kaldı birde
ben kaldım öyle deli, öyle divane ortalarda
ah seher yeli