Geri git   Van.GEN.TR Forum | Yerel Van Forumu > Dini Konular > Dini Hikayeler

Dini Hikayeler Kişilerin başından geçen dini olaylar burda

Cevapla
 
Konu Araçları Stil
Alt 15/11/08, 23:20   #1
Adembaba
Onbaşı
 
Adembaba - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Nov 2008
Mesajlar: 37
Tecrübe Puanı: 0 Adembaba will become famous soon enough
Standart ALLAHü Ekber!

ALLAHü Ekber!



Tan yeri ağarıyor ve bir ses gökleri hareketlendiriyor:
-ALLAHü ekber, ALLAHü ekber!
Tam dört kere.
-ALLAH en yücedir. En uludur. Yücelik ALLAH'a mahsustur.
Uyanıyorsunuz, gözlerinizi ovuşturuyorsunuz. O ses yüreğinize doluyor:
-ALLAHüekber! ALLAHü ekber!
Sonra iki kere daha...
Şonra;
-Eşhedü en lailahe illALLAH. Şahitlik ederim ki ALLAH'tan başka ilah yoktur.
Sonra:
-Eşhedüenne Muhammeden Rasulullah. Şahitlik ederim ki Muhammed ALLAH'ın Rasulüdür.
Sonra iki kere:
-Hayyealessalah. Namaza koşun.
Sonra iki kere:
-Hayyealelfelah. Felaha, kurtuluşa koşun.
Sonra iki kere:
-Essalatü hayrun minennevm. Namaz uykudan hayırlıdır.
Sonra iki kere yeniden
-ALLAHüekber!
Ve:
-Lailahe illALLAH.
Ne bu?
Sabah ezanı.

Yani ne bu?
Bu, bir müslümanın kalb dokusunun her sabah yeniden inşası çağrısı...
-Uyan, gözlerini dünyaya aç ve içinde ilk bilgi olarak “ALLAHüekber – ALLAH en yücedir” ikrarı oluşsun.
Kelime-i şehadet, Muhammed’in ALLAH'ın Rasulü olduğu bilgisi, namazın bu ikrarlardan doğan bir “kurtuluş vesilesi” olduğu bilgisi, içinde namazla uyku arasında bir tereddüt oluşursa bil ki namaz uykudan hayırlıdır bilgisi ve işin yeniden “tekbir” ve “tevhid”e bağlanması...
Müslüman yüreği günde beş defa bu çağlayanda yıkanıyor.
Günde beş defa, günün farklı duraklarında Müslümanın yüreğine “ALLAHüekber” ve “Lailahe illlALLAH” sadaları doluyor.
Bir yüreğin inşası için bunlar kafi değilmiş gibi, her namaz, bir yürek potası oluyor.
Namaza “ALLAHüekber” demeden giremiyorsunuz.
O ilk tekbir namazın olmazsa olmazı...
Bir huzura çıkacaksın ve oraya, tüm ikrarları yenilemiş olarak, tüm dünya ve ahiret muhasebesini yapmış olarak ve yüreğinde kıble yoğunlaşması, niyet yoğunlaşması gerçekleşmiş olarak, “ALLAHüekber!” diyeceksin. “ALLAH en yücedir!” Başka her şey bu yücelik karşısında silinecek.
Namazın başında yüreğimizi koyduğumuz “ALLAHüekber”, namazın bütün iklimini belirleyen bir ikrardır. Bilmelisin ki namaz “ALLAHüekber” ruhu ile kılınacaktır. Kıyamlara, rükulara, secdelere, kıraatlere, oturma ve kalkmalara tekbir ruhu sirayet edecektir.
Bir günün 5 vakit namazında, tesbihat sırasında söylenenlerle beraber tam 447 adet (Bunun 222'si namazların içinde, 60’ı ezan ve kamette, 165'i de tesbihatta söyleniyor) “ALLAHüekber” deniyor.
“ALLAHüekber” deyip başladınız namaza, rükua giderken “Allüahü ekber”, secdeye giderken, secdeden kalkarken, tekrar tekrar “ALLAHüekber!”
Burada getirilen tekbirler “hadi rükua gitmek için eğil, secdeye gitmek için yüzünü yere sür, tekrar kıyama kalk, şimdi otur” gibi namaz içinde farklı hareketleri düzenleyen bir söz terkibi değil.
Tabii ki değil ve olamaz.
Ve herhalde şöyle düşünmek doğru:
Tüm bu tekbirler, namazın her rüknüne, her eğilip kalkışa, oturuşa, ayakta duruşa, her davranışa Rabbin azamet ve kibriyasını yüklemek anlamına geliyor.
-Kıyama duracaksan, en yüce olanın karşısında dur, eğileceksen en yüce olanın karşısında eğil, bir şeyler söylemen gerekiyorsa, en yüce olana söyle, hatta O'nun kelamını söyle, yüzünü yere süreceksen en yüce olanın önünde sür...
Namaza en yüce olanın huzurunda durduğunu unutma. Namazla, en yüce olanla bağını tazelediğini unutma. Günde beş kere, içindeki yücelik değerlendirmelerini hizaya getir, sağlamasını yap, kantara vur, yücelikler konusunda bir bilgi ve ruh yenilemesi yaşa...
Yani İslam, insanın “kudret” karşısındaki sapmalarını önlemek için ne mümkünse yapmış.
Mutlak Kudret ALLAH'a aittir ve onun ötesindeki tüm kudret iddiaları izafidir, görecelidir, değişmeye, dönüşmeye mahkumdur.
Her gün 447 kere “ALLAHüekber” denecek ve kudret-i ilahiyenin belirleyiciliği, tayin ediciliği, insanın iliklerine kadar işleyecek.
Burada bir hususun altını özenle çizmek gerekiyor:
-ALLAHüekber de, tıpkı lailahe illALLAH'da olduğu gibi bir “nefy” özü de ihtiva ediyor.
“Nefy”, yani yoksama...
Kelime-i Tevhid'de bu daha açık.
Yani Kelime-i Tevhid “La ilahe” gibi bir “nefy” ile başlıyor:
“-İlah yok”

-Bak arkadaş, demek bu, kafanı ilah arayışlarından arındır. Temizle kafanı. Temizle ki, orası, mutlak bir kudretin saltanatına açılsın.
Sür çıkar ağyarı dilden taa tecelli ede Hak,
Padişah girmez saraya hane mamur olmadan.
Sonra hemen “İllALLAH” de. “Ancak ALLAH var. Kulluk niteliğinde bir şey ancak ALLAH'a yapılır.”
Bunun gibi “ALLAHüekber – ALLAH en yücedir” ikrarı da, zihnimizin kıvrımlarında oluşacak yücelik ihtimallerini silip, bizi, “En Yüce”ye yönlendiriyor. Hep “En Yüce”ye...
Bunu o kadar ısrarla yapıyor ki, siz bunun bir “şuur inşası” anlamına geldiğini anlıyorsunuz.
Bu bir “idrak inşası” olsun.
“ALLAHüekber” lafzı insanın iliklerine işlesin, şuur kıvrımlarına öylesine nüfuz etsin ki, insanın yer yüzünde karşılaşacağı hiçbir kudret dayatması onu sarsmasın, onda bilinç kararmasına yol açmasın, onu yere kapaklandırmasın.
İnsan hiçbir varlığa ilahlık izafesine yönelmesin.
Böyle bir savrulma halinde önüne “ALLAHüekber” seddi çıksın. Her savrulmadan tekbire tutunarak kurtulsun.
-İşimi O'na havale ettim, desin. Ona sığındım. O bana yeter.
-Ya eyyühel müddessir. Kum fe enzir. Ve Rabbeke fekebbir!
Bu ALLAH Rasulüne ilahi sesleniş. Bir ara vahiy kesilmiş. Rasulullah efendimiz üzülmüş. “Acaba Rabbim beni terk mi etti?” kaygılarına kapılmış.
İşte o ihtilaç ortamında Cebrail o çağrı ile geliyor:
-Ey bürünüp örtünen! Kalk ve uyar. Uyarma görevini üstlen. Ve Rabbini tekbir et. Yüceliğini ikrar et!
-Ma veddeake rabbüke ve ma kala...
-Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da!
Kalkıyor ALLAH Rasulü, o mutlak kudrete tutunuyor ve yürüyor.
Mutlak kibriya ona ait.
Mutlak azamet O'na ait.
Sığınılacak O.
Yardım dilenecek O.
Kulluk edilecek O.
Başka tüm kudretler, kudretini O'ndan alıyor. Rablık iddiasında bulunan Fir'avn bile canını O'na borçlu.
Öyleyse, gönül dünyamızı yeniden tanzim etme zamanı.
Öyleyse düşünce dünyamızı yeniden formatlama zamanı.
Öyleyse, davranış dünyamızı yeniden inşa zamanı.
Öyleyse, dünya ve ahireti yeniden konumlandırma zamanı.
Öyleyse ibadetlerimizin damarlarında dolaşan tekbiri bihakkın idrak zamanı...
-ALLAHüekber!
-En yüce O'dur.
Lailahe illALLAH!
-ALLAH'tan başka ilah yoktur.
Hac ve kurban iklimine giriyoruz. Bu, bir başka tekbir mevsimi...
Bu, evladı ALLAH yoluna adamaktan başlayıp, Arafat'ta dünyalıklardan soyunmaya kadar uzanan bir ba'sübadel mevt süreci...
Her adımında tekbir olan bir süreç.
Her adımında telbiye olan ve gönüllerin “Buyur ya Rabbi, geldim ya Rabbi, en yüce olan Sensin, Senin eşin ve ortağın yok, çağrına uydum ya Rabbi” seslerinin dağı taşı titreteceği bir süreç.
Tıpkı namaza başlarkenki gibi:
-Ey dünya, Rabbimin huzuruna çıkarken seni arkada bırakıyorum. Bu Yüce huzurda Rabbim'le başbaşa kalmak istiyorum.
Rabbim isterse canım ve sevdiklerim yoluna kurbandır.
Rabbim isterse, malı mülkü ünvanı, rütbeyi sele verir, çağrısına uyar koşarım....
Ne mutlu, yüreğine tekbir hassasiyetinden bir zırh örenlere...
ALLAHü ekber ALLAHü ekber... La ilahe illALLAHü vALLAHü ekber. ALLAHü ekber ve lillahil hamd.

Mevlana Uyarıyor

Ey bu dünya talebi uğruna, nefsânî istekler için, diyar diyar dolaşan ve ALLAH'ın sıfatlarını, büyüklüğünü göremeyen, gönlü körleşmiş kişi, ne vakte kadar "Bu gülistan nerede, nerede?" deyip duracaksın?

Can ayağına batmış, nefsânî istekler dikenini çıkarmadıkça gözün kararır, göremezsin. Bu halde nasıl dönüp dolaşacaksın? (m. I, 1969-70)

Hakk'ın kudretini, büyüklüğünü, yaratma gücünü göremeyen heyecansız gönülleri, boş kişileri bırak gitsin; bir avuç çamur ne satın alabilir? Yani bir avuç çamurdan yaratılmış bu fani varlık, insan ne yapabilir? (M, II, 2440)

Bu “bizlik” ve “benlik” yâni kibirli olmak, halkın merdivenidir ki, o merdivene çıkanlar, bir gün gelir oradan yuvarlanırlar.

Kim merdivenin daha üstüne çıkarsa, o daha ahmaktır. Çünkü çok yukardan düşenlerin kemikleri daha beter kırılır. (Mesnevi, IV, 2763-64)

Ey zavallı insan, sen bu kâinatın büyüklüğü, Allâh’ın kudret ve azameti karşısında nesin? Sen pisliklerle dolu bir kurtcağızsın. Fakat yine de dünyaya bir nam salmışsın, cihanda gürültüler koparmışsın. (m. V, 1855)

Şu balçık bedende hapsolup kalan can, can denizinden çıkıp gelmiştir. Bu sebeple, sen de şerefi, büyüklüğü can yolunda ara, ruh yolunda bul! (m. VI, 15, Şefi Can Tercümesi)
Adembaba isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 19
Takımınız:
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz Aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 11:31 .


Powered by vBulletin
Copyright © 2000-2007 Jelsoft Enterprises Limited.
Sitemap
6, 5, 3, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 113, 16, 17, 18, 19, 81, 20, 27, 22, 23, 24, 25, 26, 48, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 43, 136, 40, 58, 45, 42, 44, 46, 47, 53, 54, 55, 56, 57, 59, 60, 70, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 68, 69, 71, 72, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 82, 83, 96, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 98, 97, 100, 101, 102, 103, 106, 104, 105, 112, 109, 108, 107, 110, 111, 114, 115, 118, 116, 117, 119, 148, 154, 124, 165, 122, 120, 123, 121, 150, 153, 125, 128, 129, 131, 132, 133, 134, 135, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 151, 149, 202, 175, 164, 152, 167, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 195, 169, 166, 168, 170, 171, 172, 199, 174, 173, 196, 200, 176, 177, 180, 178, 179, 182, 189, 187, 184, 186, 191, 192, 193, 194, 197, 198, 201, 203, 229, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 211, 212, 213, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 220, 221, 222, 223, 224, 236, 231, 232, 233, 234, 235, 237, 240, 239, 241, 243, 242, 244,