Geri git   Van.GEN.TR Forum | Yerel Van Forumu > Serbest alan > Serbest Kürsü

Serbest Kürsü HertürLü konuyu açıp payLaşabiLirsiniz...

Cevapla
 
Konu Araçları Stil
Alt 13/09/10, 09:17   #1
nailamudi
Acemi Er
 
nailamudi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2009
Mesajlar: 5
Tecrübe Puanı: 0 nailamudi will become famous soon enough
Standart “özerk Kürdistan” Söylemi Gerçekçi Mi?..

“ÖZERK KÜRDİSTAN” SÖYLEMİ GERÇEKÇİ Mİ?..
KÜRTLER NE DÜŞÜNÜYOR?..

Kraliçe Victoria döneminde yeni vergileri protesto eden bir grup İngiliz, ellerinde pankartlarla Buckingham Sarayı’na doğru yürüyüşe geçmişler. Bir kavşağa geldiklerinde grubu durduran polis, yanlış yöne gittiklerini belirterek protestocu gruba sarayın yolunu göstermiş. Oradan geçen bir lord ise, polise grubun sarayı basmaya gittiğini, onları engelleyeceğine üstüne üstlük bir de neden saraya yönlendirdiğini şaşkınlıkla sorunca, polis: “Ben trafik polisiyim, benim işim doğru yolu göstermektir. Saray baskınını engellemek, saray muhafızlarının işidir” demiş.
Evet, ben de, bir aydın ve yazar olarak son dönemde yoğun bir biçimde televizyon, gazete ve internet ortamında tartışılan “Özerk Kürdistan” konusunun uygulamaya geçirilebilme olasılığı konusundaki görüşlerimi aktarmak istiyorum.
Özellikle, “Özerk Kürdistan” talebine sıcak bakan tartışmacılar, bunu, son yıllarda “demokratik hak”, “özgürlük”, “barış” gibi kulakta pozitif algı sağlayan kavramlarla dillendirmeye başladılar. Bağımsız bir Kürdistan devleti kurmak amacıyla, TC devletine karşı silahlı eyleme geçen PKK’nın, 2010 yılı itibarıyla bu talebinde bir değişiklik olmamıştır. Egemen bir devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti’nden toprak talep etmenin, devletin üniter yapısına aykırı olması nedeniyle anayasal bir suç olduğunu bilen PKK, bu talebini, silahlı çatışma yoluyla elde etme amacındadır. Temel amacı, bağımsız Kürdistan kurma yönündedir.
Bu noktada PKK’nın “özerk” veya “bağımsız Kürdistan” talebinin gerçekçi olup olmadığını irdelersek, şu sonuçları çıkarabiliriz:
Birincisi, her şeyden önce, 36 etnik gruptan oluşan Türkiye Cumhuriyeti, ulus devleti parçalanma aşamasına gelmiş bir devlet değildir. Egemen devletin toprak bütünlüğünü hâlâ dünyanın 6 büyük ordusundan birisi olan TSK korumaktadır. Ulus devlet olarak Almanya, ABD, Fransa’nın parçalanma olasılığı ne kadarsa Türkiye Cumhuriyeti’nin de o kadardır.
İkincisi, Avrupa Birliği’nin 2004’da yaptırdığı bir alan araştırmasında ana dilini Türkçe olarak bildirenlerin oranı yüzde 93 olarak bulunmuş ve Kürtleri de içine alan geri kalan nüfusun yüzde 7’yi geçmediği görülmüştür. Bu veri, sosyolojik ve kültürel olarak da kendini göstermektedir. Laz, Çerkez, Roman gibi etnik grupların hiçbiri, Cumhuriyet tarihi boyunca bağımsız devlet kurma yönünde bir girişimde bulunmamışlardır.
Üçüncüsü, donanımı çok zayıf düzenli ordu henüz kurulmuşken ve ülke işgal altındayken çıkan Koçkiri İsyanı’nın bastırılmasının nedenlerinden biri de, isyana Kürt çoğunluğun destek vermeyişi ve Türklerle birlikte yaşama isteğidir. Yaygın olarak dillendirilen bir başka yanlış da, Lozan Antlaşması’nda Kürtlerin azınlıklara verilen hakları bile elde edemeyişleridir. Doğru olan, Lozan’da Türk ve Kürtlerin millet-i hâkime, yani egemen ulus olarak tanımlanmalarıdır.
Dördüncüsü, Kürtler ülkenin her yerine dağılmış bir biçimde yaşamaktadırlar. Türkiye’nin etnik yapısını bilimsel bir biçimde değerlendiren Ali Tayyar Önder, 2006 yılı itibarıyla 74 milyonluk varsayılan Türkiye nüfusu içerisinde Kürt sayısını 5 milyon (yüzde 6.76), Zaza sayısını 800 bin (yüzde 1.08) olarak tahmin etmiştir. Buna göre, Zazalar Kürt olmadıkları halde, Kürt ve Zaza nüfusunun toplam içindeki oranı yüzde 7.84 olarak bulunmaktadır. Kürt aydınlar ise, Kürt nüfusun 11 ile 15 milyon arasında olduklarını tahmin etmektedirler. Ulus-devletlerde vatandaş kimliği etnik ve dinsel temelli olmadığından her iki rakam için ‘tahmin” sözcüğünü kullanıyorum. Tam da burada, ister 5 ister 15 milyon olsun Kürtlerin sayı itibarıyla en fazla oldukları iller, PKK’nın bağımsızlık istediği bölgede yaşamıyor. Kaldı ki, PKK’nın ‘Kürdistan’ diye adlandırdığı bölgede de, Kürtler çoğunluk olmakla birlikte, Türkmenler, Araplar, Zazalar, Süryaniler, Ermeniler ve diğerleri de yaşıyor.
Beşincisi, Kürt nüfusunun hesaplanmasında Kürtçü siyasi partilerin aldıkları oylar da, bir gösterge sayılabilir. Nitekim, Temmuz 2007 seçimlerinde DTP’lilerle beraber bütün bağımsız adayların oy toplamı yüzde 5.36 olurken, 2009’daki yerel seçimlerde yüzde 5.04 oy alabilmiştir. 2007 seçimlerinde yaklaşık 42 milyon seçmenin yüzde 5.04’ü 2 milyon 116 bin 800 seçmen yapmaktadır. Sabancı Üniversitesi’nden Ali Çarkoğlu ve Ersin Kalaycıoğlu’nun birlikte yürüttükleri bir araştırmanın sonucuna göre, 42 milyon seçmenin yüzde 12.8’i kendini Kürt kökenli olarak tanımlamakta ve bunun da nüfus içindeki tahmini karşılığı yaklaşık 5 milyon yapmaktadır. Bu, varsayılan 15 milyonluk Kürt nüfusun 10 milyonu, bağımsız Kürdistan istemiyor demektir.
Altıncısı, AKP’de 75, CHP’de 20, MHP’de 5, BDP’de 19 olmak üzere TBMM’de toplam 119 Kürt kökenli milletvekili bulunmaktadır. Kürt aydınların dillerinden düşürmedikleri, özgürlük ve demokratik haklar bağlamında BDP dışındaki 100 Kürt milletvekilli kimleri temsil ediyor? Örneğin, Kürt burjuvazisini oluşturduğu ileri sürülen Kürt işadamları, Batı ile bütünleşen ve bugünkü devlet ve toplum yapılarını korumaya çalışan kişilerdir. Çoğunlukla yatırımları Batı illerindedir ve hepsinin ticari ve ekonomik ilişkileri Batı pazarı iledir. Bunların çıkarları Türk burjuvazisi ile beraber olmaktadır. Bu Kürt işadamları ve aileleri de ‘özerk Kürdistan’ istiyorlar mı ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne dönmeyi düşünüyorlar mı? Kısacası, Türkiye’deki Kürtlerin yüzde 65’i, Güneydoğu Anadolu’nun dışında yaşıyor ve her beş Kürt seçmenden dördü, yani 80’i bağımsız ya da özerk Kürdistan kurulmasını isteyen partilere oy vermiyor demektir.
Hemen belirtelim ki, silahlı terörle demokratik mücadele tamamen birbirinin zıttı eylemlerdir.
Özerklik konusuna gelince… Genelde son zamanlarda özerklik için verilen örnek, İspanya’dır. 17 özerk belgeden oluşan İspanya PKK’nın dillendirdiği ve BDP’nin destek verdiği türden özerk bir bölge değildir. Bu 17 bölgenin özerklik biçimleri, mali, ekonomik ve etnik nedenlerle belirlenmiş olmakla birlikte, Türkiye’de en çok tartışılan Bask ülkesi etnik özerkliğinin bu yazı açısından önemi şudur: Bask özerk bölgesinde, İspanyol ulusunu ve vatanını bölünmez bir bütün olarak kabul eden 1978 İspanya Anayasası’na göre hem İspanyolca, hem de Baskça resmi dil olarak kabul edilmektedir. Çünkü Baskların yüzde 100’e yakını Bask özerk bölgesinde yaşamaktadır. İkincisi de İspanya Yüksek Mahkemesi, silahlı terör örgütü ETA’yı destekleyen Batasuna’yı kapatmış, ancak ETA terörünü kınayan daha ılımlı Bask milliyetçi partilerinin siyasi etkinliğine izin vermiştir.
Hak, talep etmek; özgürlük ise, yapabilmektir. Bir isteğin özgürlüğe dönüşebilmesi için, hak talebinin akılcı, kapsayıcı, yaygın, uygulanabilir ve gerçekçi olması gerekmektedir.
Şimdi gelelim Türkiye’ye:

Birincisi, Türkiye’de PKK’yı kınayan demokratik bir Kürt partisi yoktur.
İkincisi, yüzde 65 oranındaki Güneydoğu Anadolu dışındaki Kürt seçmeni, bu hak talebinin dışında kaldıkları ve bu kesim kapsam dışı tutuldukları için demokratik temsilin dışına çıkılıyor demektir.
Üçüncüsü, Türk, Çerkez, Zaza, Laz-Kürt evliliği yapanlar ve onları çocukları, kendilerini ‘kim’ olarak tanımlamaktadırlar? BDP ve PKK bunu açıklamamaktadır.
Dördüncüsü, İngiltere ve İspanya’da AB sürecinde demokratikleşme sürerken, bu ülkelerdeki terör azalırken, aynı süreçte Türkiye’de PKK terörü artmaktadır. Bu sonuç, PKK ve BDP’nin iddia ettiği gibi demokratik yönelimle açıklanamaz.
Beşincisi, yukarıdaki ülkelerde silahlı çatışmayı destekleyen ya da teröre bulaşanlarla hükümetler görüşme yapmadıkları gibi, bunlara ‘af’ bile çıkarılmazken, Türkiye’de BDP ve PKK herkesi kapsayan bir af talebinde bulunmaktadır.
Bu bağlamda ‘hak-özgürlük-demokrasi’ kavramlarının içinin boşaltılması değil, yeniden doğru bir biçimde doldurulması gerekmektedir. Demokrasilerde, talep edilen haklar, hükümetlerce yerine getirilerek özgürlüğe dönüşmezse, verilecek en büyük tepki, bir sonraki seçimlerde hükümeti oluşturan parti/partilere oy vermemek, protesto yürüyüşü yapmaktır. Eğer siyasi partiler sorunu çözmekte yetersiz kalıyorsa da katılımcı demokrasinin vazgeçilmezlerinden olan sivil toplum örgütlerinin desteğini alıp, parlamento dışı muhalefeti güçlendirerek, hükümetler üzerinde baskı oluşturmaktır. Ancak, demokratik hak arama yöntemleri arasında şiddet ve terör yoktur.
Evet, sorun, daha fazla demokrasi, daha fazla hak ve özgürlükler temelinde çözülür. Çözüm sürecinin yönü demokratikleşmedir. Kökeni ne olursa olsun, bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin başlıca görevi, kan akmasını durdurmak; gelecek kuşaklara güçlü, müreffeh, barış içinde el ele yaşanan bir ülkenin bugünden temellerini atmak olmalıdır.

SON SÖZ… Herkes sorunun değil, gerçek anlamda çözümün bir parçası olmalı ve iyi niyetli bir şekilde, samimi olarak ve merkeze “insanı” ve “hoşgörüyü” koyarak makule yaklaşmalıdır. PKK’ya alkış tutanları, etnik milliyetçiliği çılgınca körükleyenleri, birlikte yaşamaya zemin olacak ne varsa onları yok etmeye çalışanları da kınamalıyız ve uyarmalıyız; oynadığınız ateş herkesi yakar.


Nail Amudi
nailamudi isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 5
Takımınız:
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz Aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 17:34 .


Powered by vBulletin
Copyright © 2000-2007 Jelsoft Enterprises Limited.
Sitemap
6, 5, 3, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 113, 16, 17, 18, 19, 81, 20, 27, 22, 23, 24, 25, 26, 48, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 43, 136, 40, 58, 45, 42, 44, 46, 47, 53, 54, 55, 56, 57, 59, 60, 70, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 68, 69, 71, 72, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 82, 83, 96, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 98, 97, 100, 101, 102, 103, 106, 104, 105, 112, 109, 108, 107, 110, 111, 114, 115, 118, 116, 117, 119, 148, 154, 124, 165, 122, 120, 123, 121, 150, 153, 125, 128, 129, 131, 132, 133, 134, 135, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 151, 149, 202, 175, 164, 152, 167, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 195, 169, 166, 168, 170, 171, 172, 199, 174, 173, 196, 200, 176, 177, 180, 178, 179, 182, 189, 187, 184, 186, 191, 192, 193, 194, 197, 198, 201, 203, 229, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 211, 212, 213, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 220, 221, 222, 223, 224, 236, 231, 232, 233, 234, 235, 237, 240, 239, 241, 243, 242, 244,