Üniversite öğrencilerinin protesto gösterilerine bilindiği üzere Filistin’deki İsrail birlikleri kıvamında bir şiddetle müdahale edildi.
Televizyon gazetecileri sayesinde polis şiddetinin hangi boyutlara ulaştığını bütün ülke gördü. Bu görüntüler kimseye kıpırdayacak yer bırakmıyor.
Ama AKP hükümetine yakın duran gazetelerde büyük bir pişkinlikle polis şiddetini savunan yazarlar, bunları sayfalara yerleştiren editörler, bu sayfaları okurlarına takdim eden yayın yönetmenleri var.
Olabilir!
Biz basının yakın tarihi içinde devlet kuvvetlerinin her türlü şiddetini alkışlayan, destekleyen, yönlendiren, şiddet uygulanması için hedef gösteren, gazeteler, gazeteciler, yazı işleri müdürleri, genel yayın yönetmenleri gördük.
Onlar bunu açık olarak yapıyorlar ve yaptıklarının arkasında da duruyorlardı. Hiç kıvırmıyorlardı, “devletimiz” diyorlar başka bir şey demiyorlardı! Temel ilkeleri de güç ile birlikte hareket etmekti.
Hükümete yakın olan “İslamcı gazeteciler” ise daha farklı bir yerden geldiklerini söylüyorlardı. Onlar da bu şiddetten nasiplerini aldıklarını düşünüyorlardı. Bu yüzden de kendilerini “muhalif” olarak ifade ediyorlardı.
Her zaman bu çizgide yürüyeceklerini demokrasiyi herkes için savunacaklarını sıklıkla dile getiriyorlardı.
Onların bu davranışlarına inanmayalar olduğu gibi inananlar da vardı.
Zamanı gelince yolların ayrılacağını söyleyenler İslamcıların demokrat olamayacaklarını ileri sürüyorlardı. Otorite ile karşı karşıya kalırlarsa son çözümlemede otoriteden yana tercih yapacaklarına inanıyorlardı.
1990’larda bu konuda ipuçları da verdiler. İslamcı bir yazar hakkında açılan davayı öne koyarak, basında gazetecileri koruyan, hak savunuculuğu yapan inisiyatiflere ana-avrat dümdüz giden manşetler attılar:
-Neredesiniz, ulan? İslamcı bir yazar yargılanıyor, onun da yazısını savunacak mısınız?
Sonradan öğrendik ki, yargılanan “kardeşleri” yazısından ötürü değil, yaptığı bir konuşma yüzünden mahkemeye çıkacakmış!
Arkadaşları için bir dosya bile hazırlamayıp, kimseyi dava duruşmasından haberdar etmeyip oturdukları yerden küfür etmeyi tercih ediyorlardı. Ayrıca kendileri de ilgilenmiyorlardı. Zaten öyle bir kaygıları da yoktu.