Kadıköy Osmanağa Camiinde vaaz vermekte olan Osman Demirci Hoca'ya:
-Hocam, diye sormuşlar. At nalını evimizin kapısına asarsak uğur getirir mi?
Demirci Hoca;
-Zannetmiyorum, diye cevap vermiş. 0 nallardan her atta dört tane var, ama bütün gün kamçı yiyip duruyorlar.
BELKİ BU AYI VERİR
Kazım Paşa bir gün serasker kapısında Masarif Nazırının yanında otururken bir kadın gelip birikmiş aylıklarını ister. Nazır, havale gelmediği ve ödenek bulunmadığı için söz konusu maaşı veremeyeceğini, eğer bir sonra ki ayda gelirse maaşını alabileceğini, çünkü o zaman bütçenin muhtemelen rahatlayacağını anlatır. Ancak kadın ısrarcıdır, darda olduğundan bahsederek sızlanmağa başlar, işin uzadığını gören Kazım Paşa araya girer ve kadına, Nazırı göstererek:
-Hanım, der "ısrar etme artık, işte, mazeret ortada. Bu ayı veremem diyor; fakat belki öbür ayı verebilir, git sonra gel."
BENDE ZİFTLENMEDİM
Kibar bir zat, yalıdaki sandalının ziftlenmesini uşağına emreder. Uşak sandalı ziftletir. Sonra bir masraf pusulası çıkarıp efendisine verir. Efendi masrafı fazla görerek:
-Oğlum! Bir sandalın ziftlenmesi için hiç bu kadar para harcanır mı? diye sorar. Uşak şu cevabı verir:
-Efendim! Sadece sandal ziftlenmedi. Ben ziftlendim, kâhya ziftlendi, uşak ziftlendi...
BİR GÜNDE İKİ KERE
Harun Reşid, Bağdat'ın dışındaki bahçeleri gezerken ihtiyar bir Arap'ın hurma fidanı diktiğini görür,yanına gider, sorar:
-Ey! İhtiyar! Hurma ağacı kırk senede meyve verir. Sen ise yaşlısın. Meyvesini yiyemeyeceğin bir ağacı dikip de ne yapacaksın?" İhtiyar cevap verir:
-Daha öncekiler gördüğünüz bu ağaçları sırf bizim için dikmişler. Ben de bunu kendim için değil, benden sonrakiler için dikiyorum."
Bu cevap padişahın hoşuna gider ve yaşlı adama ihsanda bulunur.Yaşlı adam verilen parayı aldıktan sonra, eliyle sakalını sıvazlar:
-Allah'a şükür! der. Harun Reşid:
-Niçin şükrediyorsun" diye sorduğunda şu cevabı verir:
-Herkes diktiği ağacın meyvesini kırk senede alır, oysa ben bugün diktiğim ağacın meyvesinin yine bugün alıyorum. Nasıl şükretmem. Bu cevap hoşuna gider. Harun Reşid'in tekrar ihsanda bulunur. Yaşlı adam bir kere daha şükrettikten sonra konuşmasını şöyle sürdürür:
-Bu defa ki şükredişimin sebebi de şudur; Başkaları ağaçlarının meyvesini bir kere alırken ben bir gün de iki kere alıyorum.
Harun Reşid gülümseyerek vezirine döner:
-Yürü gidelim bu ihtiyar bizde para bırakmayacak, der.