Geri git   Van.GEN.TR Forum | Yerel Van Forumu > Kültür & Sanat > Kitap

Kitap Ktap tanıtım ve yorum alanı

Cevapla
 
Konu Araçları Stil
Alt 11/04/09, 19:36   #1
KeNd! HaL!nDe
Tümgeneral
 
KeNd! HaL!nDe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Bulunduğu yer: Van
Mesajlar: 1.439
Tecrübe Puanı: 45 KeNd! HaL!nDe has a reputation beyond repute KeNd! HaL!nDe has a reputation beyond repute KeNd! HaL!nDe has a reputation beyond repute KeNd! HaL!nDe has a reputation beyond repute KeNd! HaL!nDe has a reputation beyond repute KeNd! HaL!nDe has a reputation beyond repute KeNd! HaL!nDe has a reputation beyond repute KeNd! HaL!nDe has a reputation beyond repute KeNd! HaL!nDe has a reputation beyond repute KeNd! HaL!nDe has a reputation beyond repute KeNd! HaL!nDe has a reputation beyond repute
Standart Üç Muhammed !



Çok yerde rastlamışsınızdır muhakkak; Hz.Peygamber(s)’in mesajından fazla hırkası ile, ahlakından fazla sakalı ile ilgilenen müslümanların varlığına..
Geleneğimizin aşırı yüceltmeci bir Peygamber tasavvuru var. Hz.Peygamber’den bahsederken; onun mesajı, getirdiği ahlaki ilkeleri, ibadetlerinin ruhu gözardı ediliyor, kullandığı eşyalar, uğradığı yerler, giydiği elbiseler, mesajından “daha önemli”ymiş gibi davranılıyor.
İslam’ın ahlak ve ahkâm boyutunun birleştirilerek dengeli bir “müslüman” örneği olmak varken ya ahkâmda takılıp ahlakı gözardı etmek ya da ahlakı yeterli bulup ahkâmdan yüz çevirmek sıkça görülen bir davranış biçimi. Aynı biçimde; Hz.Peygamber’i aşırı yücelterek örnek alınması imkansız bir hale getirmek ya da tamamen salt mesaj taşıyan “postacı”ya indirgemek de yine bir başka denge eksikliği örneği.

Mustafa İslamoğlu “Üç Muhammed” adlı kitabında(1) iki farklı Peygamber tasavvurundan ve bir “gerçek” ten sözediyor. Ki ben de esasen yazımda hem çok kısaca ilgili kitabı tanıtacağım, hem de kitaptan haraketle bu tasavvurlardan sözedeceğim.
İslamoğlu’nun tasnifine göre bu tasavvurlar şunlar:
1. Aşırı yüceltmeci peygamber tasavvuru
2. İndirgemeci peygamber tasavvuru.
Gerçek olan ise “Kur’an’ın peygamberi”
Birinci kısım için örnek bulmak hiç zor değil. İslamoğlu bunun için iki bilinen kaynaktan detaylıca örnek veriyor. Bunlardan birisi Süyuti’nin “El-hasasisu’ul Kübra” adlı eseri. Diğeri ise Kadı İyaz’ın “Eş-Şifa” sı.
Bu tasavvurun peygamberini “Yeryüzünde değil gökyüzünde yaşayan, dolayısıyla iz bırakmayan, iz bırakmadığı için de izlenmeyen, hayattan yüceltme bahanesiyle dışlanmış, dolayısıyla hayata taşınması mümkün olmayan, bir masal kuşu gibi hep “Kaf Dağı”nı mesken tutan, hayatın içinde ve hayata müdahil olmayan bir peygamber…” ifadeleriyle tanımlıyor İslamoğlu.
Bu aşırı yüceltmeci tasavvur, oldukça ilginç çıkarımlar yapıyor. Hz. Peygamber en olmadık bağıntılarla adeta cahiliyye aklının yansıması olarak, sahih kaynaklara, hatta kimi zaman “uydurma” denebilecek kaynaklara bile dayanmayan bazı rivayetler delil gösterilerek güya -ihtiyacı varmış gibi- yüceltilmeye çalışılıyor. Kitapta birçok örnekler veriliyor; Hz.Peygamber’in bedenî atıklarının, ırkî ve beşerî özelliklerinin yüceltmeye tabi tutulması gibi.
İslamoğlu bu tasavvuru işlerken oldukça isabetli bir biçimde Hz.İsa örneğini de kullanıyor. Hz.İsa’nın peygamberliğinin Pavlus ve Kilise eliyle nasıl “Tanrı’nın oğlu- Tanrı” makamına evrildiğine dikkat çekiyor.
Nitekim Hz.Peygamber sonrası dönemde Hz.Peygamber’in ölmediği, göğe çıktığı, tekrar canlandığı, aramızda dolaştığı, hatta onun -Allah” olduğu gibi görüşleri savunan bir takım akımların ortaya çıktığını biliyoruz. Hem de “Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar veremez. Allah şükredenleri mükafatlandıracaktır.”(Ali İmran - 144) ayeti ortada iken..
Bu tasavvurun en büyük sakıncası, İslamoğlu’nun da dediği gibi, Hz.Peygamber’i hayattan yüceltmek suretiyle dışlamak ve örnek alınamaz hale getirmek. Yine bu tasavvurda bolca İsrailiyat kullanılıyor ki bu apayrı bir yazı konusu.
İkinci tasavvur olarak da “İndirgemeci peygamber” tasavvurunu göstermiş İslamoğlu.
Buna en yaygın örnek olarak da Hz.Peygamberi “vahiy postacı”sına indirgeyen sünnet karşıtları gösterilebilir. ( En bilinen örnek: Edip Yüksel ve takipçileri ) Bu tasavvuru “Kur’an’ı bir ara kablosu hüviyetiyle iletip, müminlerin hayatından usulca geri çekilen bir peygamber… Bu durumda o, artık tarihin malıdır. Misyonu yaşamıyla sınırlıdır. Dolayısıyla bu misyonun taşınması, yaşanması, üretilmesi, ihya edilmesi, örnek alınması söz konusu değildir.” şeklinde anlatan İslamoğlu çok haklı bir biçimde aşırı yüceltmeci tavırla indirgemeci tavrın, Hz.Peygamber’i örnek alınamaz hale getirdiğine ve hayattan dışladığına vurgu yapıyor.
İndirgemeci tavır hadisler hakkındaki tereddütlerden dolayı ortaya çıkıyor.
Birçok şeyde sağlayamadığımız dengeyi maalesef hadis konusunda da sağlayamıyoruz. Bir taraf, en zayıf hatta ravi zinciri bile olmayan hadisleri kitaplarına alıp hükümler çıkarırken veya “Buhari Şerif” hatimleri gibi akıllara sakat uygulamalar yaparken bir tarafta bu gibi anormal aşırılıkları bahane ederek sünneti/hadisi toptan reddetme noktasına geliyor. Bu konuda dengeyi sağlamak şüphesiz zor, ama her iki tarafın süpürücü davranışının da yanlış olduğuna şüphe yok. Ben hadisler konusunda ciddi bir eleştirel değerlendirme yapılması gerektiğine inanıyorum. Fakat bu, sünneti/hadisi reddetmek anlamına gelmez. Nasıl ki dinin teorik kaynağı Kur’an ise, pratik kaynağı da Hz.Peygamber’dir. Ku’ran, Hz. Peygamber’e iletme görevi verdiği gibi mesajı okuma (ikra) ve açıklama (beyan) görevi de vermiştir. Bu ikisini birbirinden ayırmak demek İslam’ın temellerine dinamit koymak demektir.
İndirgemecilerin yaptığı budur.
Aslında bu indirgemeciliğin kökenlerine baktığımızda bunun Haricilere kadar uzandığını görüyoruz. “Hüküm ancak Allah’ındır” diyerek ayrılan Hariciler bol kanlı eylemlere imza atmışlar ve İslam tarihinde derin bir acı bırakmışlardır. Kur’an ayetlerini diledikleri gibi tev’il eden Haricilere karşı Hz.Ali’nin kendisini temsilen İbn-i Abbas’a gönderirken -mealen- “..Onlarla Kur’an üzerinden tartışma. Çünkü Kur’an’ın farklı yorumları vardır. Onlara ayetlerin açıklamasında sünneti delil göstererek tartış” demesi ne kadar manidardır.
İşin ilginci sünneti inkar hareketi Müslümanlar eliyle değil, oryantalistler eliyle yeşermiştir. Hindistana gönderilen İngiliz oryantalist Dr.Alois Sprenger Delhi’de kurulan İslami İlimler Fakültesi’nin dekanlığına getirilmiş ve ilk kez bu şahıs hadislere “toptan uydurma” damgası vurmuştur. Zaten Sprenger’in ağı boş çıkmamış “Kuraniyyun” akımı da denilen, İslam ümmetinde ilk olarak sünneti toptan inkar eden bu hareket İngiliz sömürgesi Hindistan Müslümanları arasından çıkmıştır. (Edip Yüksel’de bu akımın temsilcisidir.)
Bir de şu var.
Sünnet ve hadis aynı şey olmadığı gibi Hz.Peygamberin her hareketi sünnet, her sözü de hadis değildir. Sünnet fiili olana verilen isimdir. Hz.Peygamber’in her davranışının ve sözünün “Vahy”in açıklanması anlamında sünnet olmadığı, O’ nun da bizler gibi insan olduğu, yiyip içtiği, güldüğü, ağladığı ve hastalandığı ortadadır. O bunları yaptı diye her ağlayanın, gülenin, hastalananın sünneti uyguladığı anlamına gelmeyeceği izahtan varestedir.
Birkaç örnek: Kaynaklara göre Hz. Peygamber sabah namazının sünnetini evde kılıyormuş. Sonrasında biraz uzanır, sonra mescide gidermiş. Hz.Peygamber’in vefatından sonra bu duyulunca mescidde herkes aynı şeyi yapmaya, yani sabah namazının sünnetinden sonra sağ yanlarına yatmaya başlamışlar. Bunun üzerine Halife tarafından müdahale edilerek bunun sünnet olmadığı, “ev hali” olduğu vurgulanmış.
Bazı müslüman yörelerde Hz.Peygamber zamanında mescidlerde halı-kilim vs olmadığı için aynı o biçimde toprak zeminde namaz kılındığını, Hac mekanında Hz. Peygamber’in devesinin -bir vesile ile- önünde durduğu ağacın tavaf edildiğini, Hz.Peygamberin yine bir vesile ile elini gömleğinin içine soktuğu yerde aynı biçimde ellerin gömleğin içine sokulduğunu biliyoruz. “Sarık” kutsal addedilir bildiğiniz gibi. Ama aynı sarığı o devirde Ebu Cehilin de kullandığı unutulur.
Bu gibi örnekler çoğaltılabilir.
Bunlar hep neyin tarihsel, neyin yöresel; neyin beşerî haslet, neyin Peygamberî misyon olduğunun karıştırılmasından kaynaklanıyor.
İslamoğlu kitabında tasavvurları işlerken önemli bir noktaya dikkat çekiyor:
Tarihsel süreç içerisinde, bir de İslami disiplinlerin kendilerine özgü peygamber portreleri oluşmuştu. Hadisçilerin hep söz söyleyen, sürekli konuşan peygamber anlayışı, Fıkıhçıların, Hz. Peygamber’in her söz ve davranışına bir hukuk definesi gibi baktıkları formel aklın kodlayıcı peygamber anlayışı; ve Mistisizmin peygamberi adeta buharlaştırıp bir “enerji bedene” dönüştüren “Nur-u Muhammedi” felsefesine dayalı irfanî peygamber anlayışı…

Ve İslamoğlu buradan asıl “Kur’an’ın peygamberi” kısmına geliyor. Kitabın arka kapağında bunu özetliyor:
O kimileri için, arkasından göz yaşı dökülen tatlı bir anı olmuştur. Onlar onun hatırasıyla yaşamayı, kendisiyle yaşamaya tercih ederler. Onlar onun arkasından ağlamayı, onu önlerinde görmeye tercih ederler. Onlar onun sakalını ve hırkasını, misyonundan daha fazla severler. Ondan bir efsane gibi söz etmeyi, birlikte yaşanılan bir “dost” olmaya yeğ tutarlar. Daha başka kimileri için ise, o tarihin konusudur. O, bir “iletişim aleti” gibi ilahi mesajı iletmiş ve misyonunu tamamlamıştır. O, bugüne taşınamaz. Biz onunla, tarihi bir değer olarak ilişki kurabiliriz. Kur’an içinse o, hayatın aktif, kurucu ve inşa edici bir öznesidir. Misyonu ölümsüz olandır. Kur’an, onu çağa taşımak için çırpınır. Onun tarihe hapsolmasını önlemek için onunla ilgili tarihsel olayları müminin yüreğine, imanına, ibadetine taşır. Kur’an müminin hayatında onu güncel kılmak için ne gerekiyorsa yapar. Kur’an’ın bak dediği yerden bakanlar ise onu “üretmek” için çaba harcarlar. Kur’an’da onu, onda Kur’an’ı görürler. Onu Kur’an’la, Kur’an’ı onunla tanırlar. Kur’an’a onun aynası, ona Kur’an’ın aynası gibi bakarlar. Çünkü onlar, onun risalet mirasına ihanet etmekten korkarlar.
Hz.Peygamber’i ve getirdiklerini “doğru” tanımak için bu kitabı “mutlaka okuyun” diyorum.
__________________
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]

SeViLmEyEn YoL KaLaBaLıK İkEn BiLe IsSıZdIr.

KeNd! HaL!nDe


KONUŞMAK SUSMANIN KOKUSUDUR
YA SUS-GİT YA KONUŞ-GEL, ORTALARDA DURMA
YALAN KORKAKLIĞIN TORTUSUDUR
DÜRÜST KABA OL, EĞRETİ SAYGILI OLMA

[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
_____________________________________________


KeNd! HaL!nDe isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 268
Takımınız:
Alt 20/04/09, 10:07   #2
hüzün
Korgeneral
 
hüzün - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 2.351
Tecrübe Puanı: 35 hüzün has a brilliant future hüzün has a brilliant future hüzün has a brilliant future hüzün has a brilliant future hüzün has a brilliant future hüzün has a brilliant future hüzün has a brilliant future hüzün has a brilliant future hüzün has a brilliant future hüzün has a brilliant future hüzün has a brilliant future
Standart

çok güzel bir paylaşım emeğinize sağlık
hüzün isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 286
Takımınız:
Alt 21/04/09, 08:26   #3
KeNd! HaL!nDe
Tümgeneral
 
KeNd! HaL!nDe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Bulunduğu yer: Van
Mesajlar: 1.439
Tecrübe Puanı: 45 KeNd! HaL!nDe has a reputation beyond repute KeNd! HaL!nDe has a reputation beyond repute KeNd! HaL!nDe has a reputation beyond repute KeNd! HaL!nDe has a reputation beyond repute KeNd! HaL!nDe has a reputation beyond repute KeNd! HaL!nDe has a reputation beyond repute KeNd! HaL!nDe has a reputation beyond repute KeNd! HaL!nDe has a reputation beyond repute KeNd! HaL!nDe has a reputation beyond repute KeNd! HaL!nDe has a reputation beyond repute KeNd! HaL!nDe has a reputation beyond repute
Standart

rica ederim çok sağolun
__________________
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]

SeViLmEyEn YoL KaLaBaLıK İkEn BiLe IsSıZdIr.

KeNd! HaL!nDe


KONUŞMAK SUSMANIN KOKUSUDUR
YA SUS-GİT YA KONUŞ-GEL, ORTALARDA DURMA
YALAN KORKAKLIĞIN TORTUSUDUR
DÜRÜST KABA OL, EĞRETİ SAYGILI OLMA

[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
_____________________________________________


KeNd! HaL!nDe isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 268
Takımınız:
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz Aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 15:02 .


Powered by vBulletin
Copyright © 2000-2007 Jelsoft Enterprises Limited.
Sitemap
6, 5, 3, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 113, 16, 17, 18, 19, 81, 20, 27, 22, 23, 24, 25, 26, 48, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 43, 136, 40, 58, 45, 42, 44, 46, 47, 53, 54, 55, 56, 57, 59, 60, 70, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 68, 69, 71, 72, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 82, 83, 96, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 98, 97, 100, 101, 102, 103, 106, 104, 105, 112, 109, 108, 107, 110, 111, 114, 115, 118, 116, 117, 119, 148, 154, 124, 165, 122, 120, 123, 121, 150, 153, 125, 128, 129, 131, 132, 133, 134, 135, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 151, 149, 202, 175, 164, 152, 167, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 195, 169, 166, 168, 170, 171, 172, 199, 174, 173, 196, 200, 176, 177, 180, 178, 179, 182, 189, 187, 184, 186, 191, 192, 193, 194, 197, 198, 201, 203, 229, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 211, 212, 213, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 220, 221, 222, 223, 224, 236, 231, 232, 233, 234, 235, 237, 240, 239, 241, 243, 242, 244,