Hanımın biri hamur yoğurur, tavını alması için tandır başına bırakır.
Diğer işlerini görmek için odaya gider , döndüğünde bir köpegin hamurun başında olduğunu görür. Eline değnek alarak köpeği kovmaya çalışır.
Köpeğe önce bir hoşt der. Köpek kadına karşı havlayınca kadın korkar ve :
"Köpek gardaş, hoşt dediysak senin için dedıh.Hamur biraz eşgi , garnın ağırır daa!..."
Erzurumlunun biri içkili bir lokantanın önünden geçerken içerde içkilerini yudumlayanlara meraklı bir şekilde bakar ve içerken yaptıkları hareketleri izler ve dayanamayıp lokantaya girer içki içenlere sorar;
-Gardaş size buni hökümat zoriylami içirirler.
İçki içenler yok diye cevap verirler.Bizim ki o zaman şöyle der;
Eskiden fakir ama kabiliyetli köy çocukları bir tekkeye verilerek hayatlarını buraların sağladığı imkanlarla sürdürürlermiş.Tekkenin verceği gıda ekmekle çorba dışında bir şey olmazmış.Arada bir pilav veya et çıkınca bayram ederlermiş.Bunun için Kalenderiler arasında bulunan müritler durumlarını anlatmak için şu hayali tekerlemeyi sık sık söylerlermiş:
Istanbul'a gurbete giden Erzurumlu, dönüste karısına istanbul'lu hanımlarin, akşam eve dönen kocalarını, kapıda nasıl karşıladıklarını "Hos geldin kocacigim, üsümüssün, yorulmussun!" gibi kibar, nazik laflar ettiklerini anlatmış.
Belli ki o da karisinin kendisini öyle karsilamasini istiyor....
Aksam eve gelmis, kar, tipi, soguk, karısı kapıyı açmış :