Kadın sabah kalkmış, aynaya bakmış ve kafasında yalnız üç kıl saç görmüş...
“Hımm” demiş, “Galiba bugün saçımı örgü yapacağım...”
Öyle de yapmış, günü de harika geçmiş!
...
Ertesi gün kalkmış, aynaya bakmış, kafasında iki tel saç kalmışmış....
“Hımmm” demiş, “Bugün saçımı ikiye ayıracağım...”
Dediğini de yapmış, harika bir gün geçirmiş..
...
Bir ertesi gene kalkmış, aynaya bakmış, kafasında tek tel saç var.
“Tamam, tamam” demiş, “Artık bugün at kuyruğu yaparım...”
Öyle de yapmış ve çok çok güzel bir gün geçirmiş...
Daha bir ertesi, aynaya baktığında, kafasında bir tek tel bile kalmamışmış!
“Waaw” diye bağırmış; “Bugün saç derdim yok!..”
...
Davranış her şeydir... Gerektiğinden kibar ol!
Basit yaşa, cömertçe sev, yürekten düşün sevdiklerini, tatlı konuş...
Hayat, fırtınanın geçmesini beklemek değildir!...
__________________
TabuTlara sığmayacak kadar inTihar var , şeyTanın siparişi..
dünyanın ninnisi olmuş sirenler , Ya RAB bizi özler...
şah damarım aTTıkça yaşını silerim çeşmin , solar hayaT resmin..
umuT nerdesin yine biTTin , nerelere giTTin , ben seni göremeden...
Asıl saygıya değer olan, eleştiren kişi değildir.
Güçlünün nasıl tökezlediğine, ya da işi yapanın eksik olduğu noktaya dikkati çeken kişi değildir...
Saygınlık;
Gerçekten meydanda olan yüzü toza toprağa kan tere bulanmış,
Cesurca çarpışan düşen ve her seferinde ayağa kalkan,
Büyük coşkuları, gerçek bağlılıkları bilen,
Ve kendini değerli bir amaca adayan,
En iyi durumda zaferi elde edeceğini,
En kötü durumda büyük bir cesaretle savaşarak başarısız olduğunu bilen,
Böylece ne zaferi ne de yenilgiyi bilmeyen ürkek ruhların arasına katılmayan kişiye aittir. (...Roosevelt)
Bir ormanda iki kişi ağaç kesiyormuş...
Birinci adam sabahları erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye başlıyormuş, bir ağaç devrilirken hemen diğerine geçiyormuş...
Gün boyu ne dinleniyor ne öğle yemeği için kendine vakit ayırıyormuş... Akşamları da arkadaşından birkaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyormuş...
...
İkinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında eve dönüyormuş. Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar...
Sonuç: İkinci adam çok daha fazla ağaç kesmiş...
Birinci adam öfkelenmiş:
“-Bu nasıl olabilir?... Ben daha çok çalıştım... Senden daha erken işe başladım, senden daha geç bitirdim... Ama sen daha fazla ağaç kestin. Bu işin sırrı ne?...”
İkinci adam yüzünde tebessümle cevap vermiş:
“-Ortada bir sır yok. Sen durmaksızın çalışırken, ben arada bir dinlenip baltamı biliyordum. Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir...”
...
Kendimizi geliştirmek, baltamızı bilemektir... Kendimize zaman ayırıp, hayatımızı objektif bir bakışla gözden geçirmektir.
Zayıf bulduğumuz alanlarımızı geliştirmek için çaba göstermektir... Bu, zihnimizin, ruhumuzun, karakterimizin güçlenmesi için olmazsa olmaz bir şarttır...
Sokrat’ın “Kendini tanımak, şu anda olduğumuz noktayla olmak istediğimiz nokta arasındaki yoldur...
Kendini tanımak, kendimizi nasıl gördüğümüz ile başkalarının bizi nasıl gördüğü arasında açı olmaması anlamına gelir” sözleri, güzel bir noktadır...
(...Mutluluk Kitabı)