uslu bir sinemaskoptan kalan bir görüntüydü hepsi bana…
Büyük bir sisin ardında bıraktığı bir su buharıydın
Ne vakit kente gelsen koşar pencerelere yazardım ismini
Tanrının kızı diye…
Saçların hiçbir kadının saçlarına benzemezdi
Ellerin ezbere okşardı benliğimi
Her defasında dokunduğun her şey yeni bir aşkın izlerini bırakırdı bu kentte
Bütün mitolojik aşkları sen yaratırdın
Bastığın toprak ayağını öperdi
Ve ben milyonlarca kez karıştığım bu toprakta yeniden bulurdum hayatı
Sonra Tanrılar aşkı seninle tanıdı
Sen Zeus’un Leda’da tattığı o ilk mevsimdin…
İsmin Helen’di
Büyük savaşların prensesi
Yeryüzüne düşen ilk kutsal…
Hiçbir cinayet sen olmadın
Hiçbir ayrılık gerçek değildi
Büyük bir sisin ardından kalan bir su buharıydın
Hepsi bu…
Ben pencerelere yazardım ismini
Tanrının kızı diye…
Özlemlerle dolu bir kente koşardın
İki yol arası yorgun bir zamanı taşırdın avuçlarında
Avuçlarında bir tutam defne yaprağı…
__________________
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...
Puslu bir sinemaskoptan kalan bir görüntüydü hepsi bana…
Büyük bir sisin ardında bıraktığı bir su buharıydın
Ne vakit kente gelsen koşar pencerelere yazardım ismini
Tanrının kızı diye…
Saçların hiçbir kadının saçlarına benzemezdi
Ellerin ezbere okşardı benliğimi
Her defasında dokunduğun her şey yeni bir aşkın izlerini bırakırdı bu kentte
Bütün mitolojik aşkları sen yaratırdın
Bastığın toprak ayağını öperdi
Ve ben milyonlarca kez karıştığım bu toprakta yeniden bulurdum hayatı
Sonra Tanrılar aşkı seninle tanıdı
Sen Zeus’un Leda’da tattığı o ilk mevsimdin…
İsmin Helen’di
Büyük savaşların prensesi
Yeryüzüne düşen ilk kutsal…
Hiçbir cinayet sen olmadın
Hiçbir ayrılık gerçek değildi
Büyük bir sisin ardından kalan bir su buharıydın
Ben, pencerelere yazardım ismini
Tanrının kızı diye…
Sen, özlemlerle dolu bir kente koşardın
İki yol arası yorgun bir zamanı taşırdın avuçlarında