Artık yolları uzaktır o kentin; aramızda bin kilometre yol, nice sıradag durur ve unutulmuş gibi
susan ihanetler anılarda vurulur, vurulur! o kenti onunla birlikte yeniden sevmek, artık ölmekten zordur;
o, kendi şafagını kirletmiş bir ufuktur... öyle günler vardır ki ömürlerimizde, bir şey ansızın
başlar ve başlatmak düşer insana; bitince simsiyah bir nokta ayak uçlarına...
işte bir kentti ve bir sevda! özlemi yitik, cürümüş enkaz; dagıtır rengini yalnızlıklara...
bir kentti ve bir sevda: önce agrılar şimdi de anılarda... bir kent, gidince ve bir sevda, ayrılınca biter mi?
Bir sevdanın son sözlerini yazdım şimdi ben ona ve giderek küllenen bir aşkın son direncini...
noktalama imleriyle sürüp giden bir oyuna benziyor yaşam; noktalı virgüllerle, soru imleriyle
sürüp gideni ya da bir ünlemle, bir noktayla ansızın biteni yaşıyor insan. çok şey başlar çok şey biter...
Bitmeyen anılardır. anılar bitmeyi bilmezler ve bir ugultu gibi savrulurlar yüreklerde, dinmezler...
Bir sevdanın son sözlerini yazdım şimdi.. Ben ona, anılarla tütsülenen bir aşkın son direncini...
'artık kendini bıçak gibi ışıyan yeni güne bagışla; yürü, arkana bakma, ama umursa;
bazen anılara en çok yakışan elbise, birkaç damla gözyaşıdır unutma...'
__________________
Bir ihtimâl daha var, o da ölmek mi dersin? Söyle canım, ne dersin? Vuslatın başka âlem, sen bir ömre bedelsin!