Binlerce aşk romanı yazılmış, ama aşkın romanı yazılmamıştı. Psikiyatrist doktor Mustafa Ulusoy, aşkın romanını yazdı: Aynalar Koridorunda Aşk...
Bu kitapta aşk adına bugüne dek yazılanların bir benzerini değil, aşka dair bugüne kadar yazılmayanları bulacaksınız...
SUNUŞ/ ÖNSÖZ
Teşekkür
İdeal bir ilişkide, arkadaşınızın sizi ne fazla, ne de eksik değerlendirmesi beklenir. Karşınızdaki insanın sizin hakkınızdaki makul kanaati, ilişkinin içinde barındıracağı olası dengesizliklerden hem sizi, hem de onu korur. Bir insanın sizde var olan yetenekleri görmezlikten gelmesi incitici olabildiği gibi, sizinle ilgili yüksek beklentilere girmesi ve yüksek beklentilerine âlet ederek sizi gerginleştirmesi de ilişkiyi zedeleyebilen tehlikeli bir tutumdur.
Yazı yazma konusunda, hem arkadaşım hem de editörüm olan Metin Karabaşoğlu beni hem yüksek beklentilere sokmadı, hem de benden umudunu kesmedi. Ilımlı umudu ile bende uyandırdığı yazı yazabilirlik duygusu benim için önemli bir motivasyon kaynağı oldu.
Bu kitabın yazılması sırasında editoryal yardımlarıyla bana destek ve cesaret veren Metin, aynı zamanda hayatımın zor bir döneminde yanımdan ayrılmadı; ilgisini, şefkatini esirgemedi. Sevgili Metin’in fedakârlık düzeyine varan şefkatli arkadaşlığı benim için bu kitabın yazılma süreci içinde önemli bir avantaj teşkil etti.
Begüm Gökçen, Burcu Şekersoy, Hatice Yurtoğlu, Yasemin Köse, Yaprak Levent, Özlem Kaba, Nurdan Özdemir, Handan Özdemir, Betül Sırma, Vildan Bayramoğlu, Özge Öndül, Öyküm Öndül, İrem Buğrul kitabın ilk nüshasını okumayı kabul ederek, kitabın gerek içeriği gerek biçimi konusunda benim için çok yararlı ciddi ve ilginç değerlendirme ve önerilerde bulundular.
Yine kitabın ilk nüshasını okuyan değerli psikoterapist Yavuz Erten psikiyatri ile edebiyat arasındaki yolculuğun zorluklarına ve olası sorunlarına dikkat çekti ve bana cesaret verdi.
Psikiyatrist Erol Göka, üç yıl önce birlikte konuşmacı olarak katıldığımız bir toplantıda grup dinamikleri ile ilgili konuşmasında “aynalar koridoru” kavramından bahsederken, ben kitabın başlığının konulduğuna kanaat getirmiştim. Sevgili Erol farkına varmadan kitabın başlığını bana önermiş oldu.
Annem Hatice, babam Halil Ulusoy bana sık sık Mutlak Varlıktan bahsettiler. Kardeşlerim Hacer, Menşure, Betül, Seyda’yı ihtiyacım olan zamanlarda hep yanımda buldum. Kızlarım Zeynep ve Serra, onlarla geçirebileceğim vakitleri kitabın yazılması için harcamama izin verme fedakârlığında bulundular.
Bana en mahrem ve gizli yaşantılarını anlatan hastalarım hayatın acılarını fısıldadılar ve zor olan hayat karşısında cesur duruşlarıyla bana insanın aslında ne kadar dirençli yaratılan bir varlık olduğunu gösterdiler.