Geri git   Van.GEN.TR Forum | Yerel Van Forumu > Serbest alan > Eğitim & Öğretim

Eğitim & Öğretim Ödev, tez, ÖSS, OKS, KPSS ile ilgili bilgiler ve paylaşımlar bu bölümde....

Cevapla
 
Konu Araçları Stil
Alt 10/05/07, 12:26   #1
suphi
Tuğgeneral
 
suphi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Apr 2007
Mesajlar: 1.145
Tecrübe Puanı: 38 suphi has a brilliant future suphi has a brilliant future suphi has a brilliant future suphi has a brilliant future suphi has a brilliant future suphi has a brilliant future suphi has a brilliant future suphi has a brilliant future suphi has a brilliant future suphi has a brilliant future suphi has a brilliant future
Standart 12 eylül kalıntısı yök

6 Kasım 1981’de, 12 Eylül cuntası tarafından bütün üniversitelerin yönetim kurulları tasfiye edilerek yerlerine bizzat askeri cuntanın atadığı rektörler getirildi. Yine cuntanın çıkardığı 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu ile hayata geçirilen YÖK (Yüksek Öğretim Kurulu) sayesinde de üniversiteler ve yüksek öğretim kurumlarında köklü değişiklikler yapılarak, rejimin istediği tipte bir düzen kurulması sağlandı.

Amacını, “Yüksek öğretimle ilgili her konuda temel, ana belirleyen olmak” ve bu amaçla “yüksek öğretim kurumlarının organize edilmesi, eğitim ve öğretimle ilgili tüm detayların belirlenmesi” görevini yerine getirmek olarak ilan eden YÖK’ün ilk icraatı; üniversitelerde okuyan ve çalışan ne kadar sosyalist, devrimci, demokrat ve ilerici unsur varsa bunları üniversitelerden dışarı atmak ve bizzat kendi elleriyle polise teslim etmek oldu. Gerici ve baskıcı 12 Eylül rejiminin çıkardığı 1402 sayılı sıkıyönetim yasası ile birlikte 3 binden fazla eğitim emekçisi işlerinden oldu ve son derece ağır baskılara maruz kaldılar.

Bu anlamda YÖK’ün temel dayanağı gerici 12 Eylül Anayasası ve rejimidir. YÖK, 12 Eylül rejiminin ruhuna uygun bir biçimde, üniversitelerde eğitim ve öğretimle uzaktan yakından ilgili her şeyi kendi kontrolüne alarak, ağır bir baskı uygulamaya başladı. Sadece Türk Silahlı Kuvvetlerine ve Emniyet Teşkilatına bağlı okullar bu kanunun kapsamı dışında tutulmuştu.

YÖK’ün bütün üyeleri devlet tarafından belirleniyor ve bizzat cumhurbaşkanı tarafından onaylanıyordu.[1] Yapılan bu düzenleme ile yüksek öğretim sisteminin tepesine YÖK oturtuluyor ve bu alanda atılacak her adımda yegâne karar mercii olarak tayin ediliyordu. YÖK’ün bileşimi de burjuva devlet aygıtı tarafından belirlendiğinden, üniversiteler böylece tam anlamıyla kontrol altına alınıyor, “anarşi ve terör” ortamı sona erdirilerek, üniversitelerde “huzur ve düzen” tesis ediliyordu!

12 Eylül cuntasının hazırladığı bu kanuna göre yüksek öğretimin amacı, “Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Türklük bilinciyle dolu, devletine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getiren, TC devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olduğunu kabul eden” gençler yetiştirmekti. Yeri geldiğinde hür ve bilimsel düşünceden bahsetmekten de geri durmayan kanunun en geniş ve üzerinde çalışılmış kısmı ise öğrencilere ve eğitimcilere öngörülen suç ve cezalardı.

Yüksek Öğretim Kanununun 53. maddesine göre, “İdeolojik amaçlarla devletin ve milletinin bölünmez bütünlüğüne kasteden, din, dil, ırk, sınıf, din ve mezhep ayrılığına dayanarak cumhuriyeti yıkmaya çalışan faaliyetlerde bulunanlar” derhal okuldan atılıyor ve cumhuriyet savcısına teslim ediliyordu. Ayrıca bu sebeplerle üniversiteden atılan bir öğrenci ya da eğitimci bir daha başka bir üniversitede de okuyamıyor veya çalışamıyordu.

Okuldan atılma veya uzaklaştırma cezası almak için, “Yükseköğretim içinde veya dışında yükseköğretim öğrenciliği sıfatına, onur ve şerefine aykırı harekette bulunmak, öğrenme ve öğretme hürriyetini, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak kısıtlamak, kurumların sükun, huzur ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal ve engelleme gibi eylemlere katılmak, bunları teşvik ve tahrik etmek, yükseköğretim mensuplarının şeref ve haysiyetine veya şahıslarına tecavüz etmek veya saygı dışı davranışlarda bulunmak ve anarşik ve ideolojik olaylara katılmak veya bu olayları tahrik ve teşvik etmek” fiillerinden birini işlemek yeterliydi.

Benzer şekilde öğrenciler ve öğretim elemanlarının üniversitelerde “parti faaliyetinde bulunmaları ve parti propagandası yapmaları” yasaklanırken, herhangi bir siyasal partiye üye olan öğrenci ve öğretim elemanlarının üniversitelerde yönetici görevler almaları da engelleniyordu.

Böylelikle YÖK gerçek yüzünü de teşhir etmiş oluyordu. Kendisi baştan aşağı burjuva devlete bağlı siyasal bir kurum olduğu halde, öğrencilerin ve öğretim üyelerinin her türlü siyasal faaliyetini yasaklamaktaydı. Örgütlenmelerinin önüne en gerici yasaklarla türlü türlü engeller çıkartarak onları her türlü hak ve özgürlüklerinden mahrum etmekte, bir yandan da yetişmekte olan genç kuşağın geleceğini ipotek altına almaktaydı.

12 Eylül rejiminin bir parçası olan YÖK’ün asıl amacı, 1960’lı yıllardan itibaren hızla yükselen toplumsal muhalefetin ilerleyişini durdurmaktı. İşçi sınıfı hareketinin siyasallaşmasına paralel olarak üniversitelerde de öğrenci gençliğin burjuva ideolojisinden kopup devrimci hareketin saflarına katılmasını engellemekti. Burjuvazinin çıkarları doğrultusunda hareket eden askeri diktatörlüğün, toplumun her alanında başlattığı karşı saldırının bir ayağı da üniversitelerdeki devrimci yükselişi kesmekti.

Bu sayede yeni yetişen genç nesillerin bilincinde muazzam çarpılmalar oluşmuş, tarihsel hafıza yitirilmiş, gençlik depolitize edilerek siyasal hayatın dışına itilmiş, toplumsal sorunlara duyarsızlaştırılmış ve pasifize edilmiş, neticede ortaya kayıp bir kuşak çıkmıştır. 12 Eylül rejimi, politikadan ve örgütlenmekten korkan, hakları uğruna mücadele etmek yerine edilgen bir şekilde egemen sınıfların ve devletin her dediğini hiç sorgulamadan kabul eden, kendine ve topluma yabancılaşmış, toplumsal yaşamdan koparak bireyselleşmiş ve atomize olmuş bir kuşak yarattı. Burjuva ideolojisinin yoğun bombardımanı altında iyice sersemleyen insanları kendi yarattığı bu cendere ile yıllar boyu ezerek tam da sermaye sahibi sınıfların istediği tipte bir insan modeli yaratmıştır.

Burjuvazinin, son yirmi yıldır ciddi anlamda hiçbir alternatifle karşılaşmadan işçi sınıfı ve emekçiler üzerinde tam bir ideolojik tahakküm kurabilmesinin önemli bir nedeni budur. Türkiye burjuvazisinin sınıf egemenliğini devam ettirebilmesinin bir aracı olarak YÖK, kapitalist toplumda üniversitelerin burjuva ideolojisinin yeniden-üretim merkezleri olarak işlev görme rolünü güvence altına almakla kalmamış, bu ideolojinin gerek öğretim görevlileri gerek öğrenciler gerekse de üniversitelerde çalışan diğer emekçiler tarafından sorgulanmasının da önüne set çekmeyi temel misyonu bellemiştir. YÖK bugüne kadar, burjuvazinin hakim ideolojisinin argümanı olan şovenizmin en önde gelen savunucusu olmuş, en temel demokratik taleplerin bile dile getirilmesini şiddetle cezalandırmış, örgütlenme ve gösteri yapma haklarını kullandıkları için nice insanı okullardan uzaklaştırmış ve bu anlamda burjuvazinin siyasal gericiliğinin en başta gelen kalelerinden biri olduğunu defalarca ispatlamıştır.

YÖK’ün iki ana hedefi vardı: birincisi öğrenci gençliğin ve eğitim emekçilerinin her türlü örgütlü mücadelesini boğmak ve bu yolla toplumsal sorunlara en duyarlı kesimlerden birisini pasifize etmek; ikincisi ise düzenin tekrar sağlanmasıyla birlikte üniversitelerin asıl işlevlerine dönmesini sağlamak, yani daha fazlasıyla burjuvazinin hizmetine sunulduğu kurumlar haline getirmek.

YÖK’ün 22 yıllık tarihi bu yönde atılmış adımlarla doludur. 12 Eylül rejimi yerini “olağan” siyasi hayata bıraktıktan sonra bile bu adımların atılmasına devam edilmiştir. Üniversiteler polis karargâhlarına dönüştürülmüş, uzun bir süre kurulmaları yasak olan öğrenci dernekleri üzerindeki baskılar, bunlar yasal varlık kazandıktan sonra da eksilmeden devam etmiştir. 1992 yılında her üniversitenin kendi bünyesinde “Özel Güvenlik Birimleri” kurmasıyla birlikte polisin ve faşist grupların üniversitelere kalıcı bir şekilde yerleşmesi sağlanmıştır.

Yine ANAP hükümeti döneminde (1990) 418 sayılı kanun çıkarılarak ve harçlara %1000’lere varan oranda zamlar yapılarak, işçi ve emekçi çocuklarının üniversitelerde okuması zorlaştırılıyordu. Öğrencilerden alınan har(a)çlar arttıkça, devletin üniversitelere yaptığı katkı da kademeli olarak azaltılıyordu. 1992 yılında mediko-sosyal denilen sağlık hizmetleri tamamen paralı hale getirildi. Her geçen yıl yenileri eklenen bu tür uygulamalarla, öğrenci gençlik içindeki sınıfsal ayrım giderek daha da derinleştirildi. ANAP hükümeti döneminde, özel vakıf üniversitelerinin kurulması yasalaştırılarak “bacasız fabrika” denilen bu yeni sektöre burjuvazinin el atmasının önü açıldı. Bugün özel üniversitelerin yüksek öğretim kurumları içindeki oranı, üniversite sayısı itibariyle yaklaşık 1/3 düzeyine erişmiş durumdadır.
__________________
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü
ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,,,
öyle gitki arkanda izinden başka birşey kalmasın hayata dair

suphi isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 242
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz Aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 19:24 .


Powered by vBulletin
Copyright © 2000-2007 Jelsoft Enterprises Limited.
Sitemap
6, 5, 3, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 113, 16, 17, 18, 19, 81, 20, 27, 22, 23, 24, 25, 26, 48, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 43, 136, 40, 58, 45, 42, 44, 46, 47, 53, 54, 55, 56, 57, 59, 60, 70, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 68, 69, 71, 72, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 82, 83, 96, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 98, 97, 100, 101, 102, 103, 106, 104, 105, 112, 109, 108, 107, 110, 111, 114, 115, 118, 116, 117, 119, 148, 154, 124, 165, 122, 120, 123, 121, 150, 153, 125, 128, 129, 131, 132, 133, 134, 135, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 151, 149, 202, 175, 164, 152, 167, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 195, 169, 166, 168, 170, 171, 172, 199, 174, 173, 196, 200, 176, 177, 180, 178, 179, 182, 189, 187, 184, 186, 191, 192, 193, 194, 197, 198, 201, 203, 229, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 211, 212, 213, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 220, 221, 222, 223, 224, 236, 231, 232, 233, 234, 235, 237, 240, 239, 241, 243, 242, 244,