Masa lambası odanın içerisini cılız, beyaz bir ışıkla aydınlatıyor, bir nebze olsun serinleyebilmek için açık bıraktığı pencereden içeriye sahipsiz ayak sesleri doluyordu...
Yüzüstü uzanmış, hemen yanında yatan kardeşini izliyordu; içerisinde balık etli kadınların dolaştığı rüyaların etkisiyle vücudunda meydana gelen kasılmaları, büyük bir hızla inip kalkan göğsünü...
Işık gözlerini rahatsız etti, kardeşinin hırıltıları iyiden iyiye hızlanmıştı, onu bu ateşli sevişmenin ortasında bakışlarıyla rahatsız etmek istemedi, ağırlığının altında isyan eden yatağın gıcırtısını duymazdan gelip sırtını döndü.
Müziğin sesini yükseltti, yarım saatten bu yana tekrar tekrar çaldığı şarkıyı kulaklarını bir kenara bırakıp zihniyle dinlemeye başladı. Sımsıkı yumduğu gözleriyle kovalıyordu notaları, adam genişliyordu...
Kalp atışları şarkının ritmine uyup hızlanmaya başladı. Kafası zonkluyordu, beyni gölgesinde onlarca insanın barınabileceği kadar büyük bir çınar ağacına dönüştü. Ağacın ön yüzüne bir kahve masası yerleştirildi, sarı beşliye atılan okeyler eşliğinde kuruldu dört kişilik koca bir evren, sararmış bıyıkları ve leş kokan nefesleriyle birbirlerini düzmeye başladı oyuncular.
Arka tarafta bir kadın vardı, ay ışığı altında parıldıyordu sırtından aşağıya doğru süzülen ter damlacıkları, sağda havaya kaldırılmış bir yumruk, solda secdeye durmuş bir beden...
Sonra...
Sonra başardı bir nefeslik zaman içerisinde hepsi birden olmayı. Kavradı, yaşadı. Bir saniye için bile olsa ömrü boyunca kurduğu hayaller, içerisinde soluk beyaz bir masa lambası yanan bu daracık odada gerçeğe dönüştü. Nefesi kesildi, kolları hissizleşmeye, başı dönmeye başladı...
Aynı anda sırtına aldığı onca hayatın yükünü kaldıramadı.
Partiyi kazanan kumarbazın boğuk kahkahası, ay ışığındaki kadının şehvet yüklü iç çekişi, havaya kalkan yumruğun çığlığı ve seccade üzerindeki adamın dudaklarından dökülen duası aynı nefes baloncuğunun içerisinde yükseldi tavana doğru...
O geceden sonra bir daha hiç terlemedi, bir hafta sonra yatağı katlanıp kömürlüğe kaldırıldı, kardeşi aynı rüyaların içerisinde, dikizleyen kimse olmaksızın seneler boyunca kıvranıp durdu...
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...
masA laMbasI
Normal
