Aziz Üstel: Önce bir ön libero alın. Ondan sonra Carrusca mı alırsın, kabuzka mı alırsın, zeytin yağlı dolma mı alırsın, ne alırsan al… Ömer Çavuşoğlu: Ben de görüş bildireyim. Aziz Üstel: Sen de görüş bildir. Ama bu akşam pembe gömlek sana yakışmış. Ömer Çavuşoğlu: Öyle mi? Yakışmış değil mi? Aziz Üstel: Valla. Sen seversin dişileri. Pembe güzel olmuş. Rakı, sahada yatıyor! Erman Toroğlu: Bak hocam bak. (Ekranda bir yeni rakı şişesi çimlerin üzerinde duruyor.) Yeni Rakı, palamut gibi duruyor saha kenarında… Kaçlık o rakı, küçük mü, büyük mü? Şansal Büyüka: 35’lik galiba hocam…
Erman Toroğlu: Ben bu 35’lik rakıyı, stattaki bozuk para, çakmak arayanlar var ya, emniyetten görevli vatandaşa hediye ediyorum. Ramazan’dan sonra içsin… Şansal Büyüka: İçi boş hocam… Erman Toroğlu: İçip de atmış, uyanık! Ne göstereyim sana? Sabri Ugan: Ben biraz önce konuşurken çok güzel atladın, Cumhuriyet Bayramı ile ilgili güzel şeyler söyledin. Konu Beşiktaş’a gelince neden susuyorsun Adnan? Adnan Aybaba: Susmuyorum ki, bak elimde belge var. Eurosport’un belgesi. Ziya Şengül: Yav bununki hep şeytanlık, ya programa bayram şekeri getirir, ya çiçek getirir veya bayrakla gelir. Bana öyle kağıt çıkarıp gösterme Adnan. Adnan Aybaba: Ne göstereyim sana Ziya Abi? ******* Şansal Büyüka: Tehlikeli mi konuşacaksın, tehlikesiz mi? Erman Toroğlu: İçimden geldiğini söyleyeceğim hocam… Hüseyin maç öncesine dön… Dön, dön… Şimdi Genelkurmay Başkanı çok demokratik biriymiş, çok sakinmiş, insan ilişkileri kuvvetliyniş… Bunlar beni ilgilendirmiyor. Ben asker gibi asker görmek istiyorum, hocam. Benim Genelkurmay Başkanım asker olacak asker. Yumuşak değil, sert olacak. Demokratikmiş beni ilgilendirmez. Asker gibi asker istiyorum genelkurmay başkanımı… ••• Gürcan Bilgiç: Fenerbahçe çok ekonomik oynadı. Ahmet Çakar: Ne ekonomisi kardeşim… Bankacılık mı bu? Gürcan Bilgiç: Özellikle ikinci yarıda çok akıllı oynadı. Tempoyu düşürdü. Ahmet Çakar: Ne temposu kardeşim… Ne temposu bu? ••• Erman Toroğlu: Bak, bak koçuma bak… Orhan Ak, altı kurşun yemiş gibi gidiyor. Kovboy filmlerinde olur ya… Sen muhasebe okumuşsundur Şansal… Şansal Büyüka: Ben hiç anlamam muhasebeden… Erman Toroğlu: Muhasebe de şüpheli alacaklar vardır. Orhan Ak şüpheli alacağa giriyor. ••• Erman Toroğlu: Bu ne perhiz, ne lahana turşusu? Bir de çubuk turşusu vardır. O olsa, daha iyidir… Şansal Büyüka:Meşhur değil mi?
Erman Toroğlu: Tabii, tabii… İlaçsız… Şansal Büyüka: Yaşar Saygı getirirdi bize. Erman Toroğlu: Şimdi Bursa’da yapıyorlar. ********** Aziz Üstel: İnamoto diye bir adam var. O ne yapar? Ömer Çavuşoğlu: O, topun sahibi o yüzden oynatıyorlar… Faik Gürses: Bir tane de Beşiktaş’da var öyle; Kleberson… Maç başına 140 top kaybıyla oynuyor. Ömer Çavuşoğlu: Galatasaylılar’a soracaktım, “Başka topunuz yok mu? Neden İmamotu’nu oynatıyorsunuz? Aziz Üstel: Hayır ondan değil… İnamoto, depreme dayanıklı o yüzden o oynuyor… ********* Şansal Büyüka: Ersen için ne diyorsun? Erman Toroğlu: Ziya Hoca, Ersen’in lacivert ayakkabıya, siyah çorap mı, siyah pantolona beyaz gömlek mi giyeceğini biliyor. Ziya Hoca, futbolcunun ciğerini, midesini, böbreğini biliyor… Şansal Büyüka: Dalağını biliyor hocam… Erman Toroğlu: Dalağını, ciğer filmini biliyor, gastrit mi var anlıyor. Ne diyorlar ona mide de oluyor ya? Şansal Büyüka: Reflü… Erman Toroğlu: Reflüsünü biliyor… ******** Faik Gürses: Devre arasında biz onu alacağız… Ömer Çavuşoğlu: Alırsınız!!! Erman Toroğlu: Gel abi, gel, gel, gel… Biz de mi var sorun, makinede mi? Durrrr… Vur şimdi, vur!!! Tamam, dur. Tekrar gel. Gel, gel. Ha şimdi vur… (Erman Hoca, bir pozisyonu yavaşlatarak anlatmaya çalışıyor ama şimdi ben bu açıklamayı yapmasam, okuyan bunu nasıl anlayacak.) Bilgin Gökberk: 2002 Dünya Kupasında Şenol Güneş, 70’nci dakikada, Arif’i yanına çağırıp bir şeyler anlatıyordu. Ben de Arif’e sormuştum, ”Hoca, sana ne anlatıyor?“ diye. Arif, ”Valla, dinlemiyordum ki… “ demişti. Ahmet Çakar: Avrupa’da olsak bizi nereye koyarlar biliyor musunuz? Kazım Kanat: Nereye hocam? Ahmet Çakar: Hayvanat bahçesine kapatırlar bizi… Ziya Şengül: Çok Beşiktaşlı arkadaşım var. Onlar objektif, sen bir garipsin… Adnan Aybaba: Onlar gerçek Beşiktaşlı değil o zaman… Ziya Şengül: Senin gibi sahtekâr değiller. Adnan Aybaba: Gerçek Beşiktaşlı değil onlar. Beşiktaşlı duyarlı olur. Bak bu ne? Ziya Şengül: Ne o? Adnan Aybaba: Ağaç… Sabri Ugan: O ağacı merak ediyordum. Adnan Aybaba: Bizler, duyarlı Beşiktaş taraftarıyız. Fenerbahçeliler ve Galatasaraylılar duyarlı değil. Orman yangınlarına tepkimizi dile getiriyoruz. Ağaç, nedir? Ağaç, sevgidir. Ziya Şengül: Serhat, ağaç mı konuşacağız, futbol mu? Ben kalkıp giderim şimdi… Ziya Şengül: Küfür her maçta, her yerde var. Zidane ne yaptı, hepimiz biliyoruz. İngiliz maçlarındaki futbolcuların konuşmalarını, küfürlerini, kraliyet ailesi bile duyar… Adnan Aybaba: Ama Ziya Abi… Ziya Şengül: Aması maması yok, beni dinle şimdi… Adnan Aybaba: Ama Tümer hep böyle Ziya Abi… Sorunları var. Ziya Şengül: Ne sorunu var? Adnan Aybaba: Psikolojik sorunları var. Koluna ”Allah beni yargılar“ diye yazı yazdırmış… Serhat Ulueren: Sana mı soracaktı, neresine yazı yazdıracağını? ••• Erman Toroğlu: Biz akşam yattık Trabzon’da… Ben yediğimden… Şansal Büyüka: Zehirlendin… Erman Toroğlu: Yok, ishal oldum ishal. Tutamıyorum yav… Maça geldim tutamıyorum. Kenara geldim oturuyorum, lan durmuyor. Çocuk bezi bağlasam yanlardan taşıyor, paçalardan akıyor. Teknik direktör beni nasıl oyuna sokar? Sıkıyorum, sıkıyorum patlıyor, tutamıyorum… Devam edeyim mi? Şansal Büyüka: Konuşacak durumda değilim. İstersen reklama girsin… Erman Toroğlu: Girsin, tutamıyorum…
Erman Toroğlu: Tigana’ya bir tane ”Azizsilin“ lazım, penisilin gibi bir iğne. Zico’ya yaptılar. Kalçadan mı, damardan mı? Ama işe yaradı. Şansal Büyüka: Başkan damardan yapar hocam… Ömer Çavuşoğlu: Deivid daha sakin diğerlerine göre… Aziz Üstel: Terbiyeli çocuk. Faik Gürses: Huzurevinde yaşıyormuş, huzurlu bir çocuk. Aziz Üstel: Bir gece çıkaralım onu dışarı… Kabak çiçeği gibi açılır… Ömer Çavuşoğlu: Ohooo, o bizimle bir gece çıkarsa hem de nasıl açılır… ••• Ahmet Çakar: En tehlikeli örümcek nedir?
Kazım Kanat: Nedir? Ahmet Çakar: Kara Dul. Afrika’da yaşar, çok tehlikelidir. Cinsel münasebetten sonra erkeğini öldürür. Karası senin kafanda var. Kazım Kanat: Dulu da senin kafanda var.
Şansal Büyüka: Ver şu golü Hüseyin tekrardan, içimiz açılsın. Oh, ohh, ohhhh…
Ziya Şengül: Yav Adnan, sen bilirsin lüferin kilosu kaça? Adnan Aybaba: Ben bilmiyorum Ziya Abi… Ne lüferi? Ziya Şengül: Balık yok mu, balık, bildiğin lüfer? Bilirsin sen bilirsin… Sabri Ugan: Bunun altından başka bir şey çıkacak… Lütfen sayın Telegol yorumcuları… Şansal Büyüka: Zico için ne diyeceksin, Balili için ”hızlı futbolcu“ diyor… Erman Toroğlu: Avrupa’da Balili değil, ”Balina“lar olacak… Balili ne? Balili, bizim boğazın lüferi… Göktuğ Sevinçli: Maçı başa alalım, bir de çıplak seyredelim… Erman Toroğlu: Pastırma gibi takımlarınız var, lezzetli. Patırmayı satıp alıyorsunuz paraları, biraz da takımınızı destekleyin Kayserililer… Şansal Büyüka: Yiyor musun pastırma hocam? Erman Toroğlu: Yemez miyim ya…
Şansal Büyüka: Sen yumurtayla da yiyorsundur. Erman Toroğlu: Offf nasıl da güzel oluyor. Ama önce pastırmayı hafif suya koyacaksın. Pastırma yumuşayacak. Şansal Büyüka: Çemeni duruyor mu? Erman Toroğlu: Duracak, duracak… Sonra biraz tereyağı, üstüne iki yumurta ama yumurtalar top top olacak dağıtmayacaksın, üzerine hafif kırmızı biber, kara biber… Şansal Büyüka: Beni gösterme Hüseyin… Erman Toroğlu: Yalnız pastırma yiyince bir kötülüğü var hocam, pastırmayı yedikten sonra tuveletler iki gün pastırma kokuyor. İç çamaşırları da pastırma kokuyor. Şansal Büyüka: Çare yok mu? Erman Toroğlu: Hiçbir çare yok. Hocam 44 milyon lira kilosu, tuvalete girince de havamı atayım. Pastırma yemiş desinler. Etraf şöyle bir koksun hocam. Şansal Büyüka: Tuvalete gitmene gerek yok. Ağzından burnundan fışkırıyor, terleyince de kokuyor. Erman Toroğlu: Ama tuvalette tam teşekküllü çıkıyor. •••
Serhat Ulueren: Geçen sezon, Gerets muhteşem, şöyle hoca, böyle hoca diyen kimdi? Gökmen Özdenak: Ben, hiçbir yazımda veya söylemimde böyle bir şey demedim… Serhat Ulueren: Çıkarırım koyarım ortaya… Gökmen Özdenak: Bırak yaaa… Serhat Ulueren: Hemen bırak ya! ••• Erman Toroğlu: Muskadan sana ne abi? Belki içinde başka bir şey yazıyor. O muskaları yazıyorlar ama neler yazıyorlar içine, ”Eve gittim, yoğurt aldım şarküteriden, ayva aldım“ yazıyorlar. Muskayla, çocuk yapıyorlar. Arada üfletiyorlar, meşhur hocalara… Kime üflettiler bilmiyorum. Ama muskalı hoca onları kurtaramadı. 3-2 bitti.