Geri git   Van.GEN.TR Forum | Yerel Van Forumu > Dini Konular > Dini Hikayeler

Dini Hikayeler Kişilerin başından geçen dini olaylar burda

Cevapla
 
Konu Araçları Stil
Alt 08/05/07, 21:56   #1
by_akrep
Acemi Er
 
by_akrep - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: May 2007
Yaş: 33
Mesajlar: 6
Tecrübe Puanı: 0 by_akrep will become famous soon enough
Standart ibretlik hikayeler -2

Y E Ş İ L E L B İ S E


Yolda karşılaştığımızda ezan okunuyordu.

"Gel seni camiye götüreyim", dedim. "Bugün Cuma biliyorsun."

"Sen de benim camiye gitmediğimi biliyorsun," dedi.

"Biliyorum ama,sebebini gerçekten merak ediyorum."

"Ne bileyim olmuyor işte,dedi.Hem pantolonumun ütüsü bozulup,dizleri çıkar diye endişe ediyorum."

Gayri ihtiyari gülmeye başladım.

"Herhalde şaka yapıyorsun," dedim. "Bunun için cami terk edilir mi?"

"Ciddi söylüyorum," dedi. Giyimime ve özellikle yeşile düşkün olduğumu bilirsin."

Gerçekten öyleydi.Giydiği birbirinden güzel elbiseleri mutlaka yeşilin bir başka tonundan seçer ve her zaman ütülü tutardı.

"Peki,dedim.Hayatında hiç camiye gitmedin mi?"

"Çocukken dedemle birkaç kere gitmiştim," dedi. Hem o yaşlarda dizlerim aşınacak diye herhalde endişe etmiyordum. Fakat artık camiye gidebileceğimi zannetmiyorum.

Söyledikleri beni son derece şaşırtmış ve bu konuyu açtığıma pişman etmişti.Daha sonra el sıkışıp ayrıldık.

Onunla konuşmamızdan 2 ay sonra,kendisinin camide olduğunu söylediler.Hemen gittim.

Bahçedeki namaz saflarının en önünde duruyordu ve üzerinde yine yeşiller vardı.

Yavaşça yanına yaklaştım ve kısık bir sesle:

"Hani,dedim.Camiye gelmeyecektin?"

Hiç sesini çıkarmadı. Çünkü musalla taşının üzerinde, yeşil örtülü bir tabut içinde yatıyordu.

H A B İ B B A B A


Doğu Anadolu’dan, Habib Baba isimli bir şahıs, 4. Murat devrinde, gemiyle Hacca gidebilmek için İstanbul’a gelir. Fakat n yazık ki, hacca giden gemiyi kaçırır.

Hayırlısı der içinden... aylarca yol yürüdüğünden vücudu toz toprak içerisinde kalmıştır. Uyuz olur, sırtı yaralar içinde kalır. “Bir hamama gidip güzelce yıkanayım,ondan sonra da memlekete döneyim” diye düşünür.

Hamama gider, yıkanmak istediğini söyler. “Olmaz!” der hamamcı... Sebebini sorar, Habib
Baba.

“Celalli sultan 4. Murat’ın vezirleri hamamı kapattı, başka kimseyi almamamı tembihlediler” der hamamcı ve devam eder:

“Baba bir hışımlarına uğramayayım, benim kellemle oynama.”

“Şuracıkta, sessiz sedasız yıkanırım, onlara görünmem.” der Habib Baba.

Hamamcı, Habib Baba’nın ısrarına dayanamaz, yüzü yumuşak bu Anadolu insanını geri çeviremez ve kabul eder. Bir köşede görünmeden yıkanmasını tembihler.

Biraz sonra hamama tebdil-i kıyafet, celâlli sultan 4. Murat gelir. Hamamcıya yıkanmak istediğini söyler. Hamamcı bu gence de durumu anlatır, “Aman başıma iş açma” der. Genç: “Şuracıkta, babanın yanında sessizce yıkanırım.” Diye ısrar edince, hamamcı aynı tembihlerle tanımadığı 4. Murat’ı da kabul eder.

Beraber yıkanırken, bir ara Habib Baba gencin sırtını keseler. İnsan iyiliğin kölesi... Mukabele etmek ister 4. Murat ve o da Habib Baba’nın sırtını keseler.

Keselerken âdeta bir yoklama çeker ve “Baba” der “Kader de, vezir olmak ta varmış. Bak, insana Allah’ın suyunu bile çok görecekler...”

“A be evladım” der Habib Baba, “Öyle bir sultana vezir ol ki, vezirlerin bile karşısında titrediği sultana senin uyuzlu sırtını keseletsin!”

H A Y I R


Bir zamanlar Afrika’daki bir ülkede hüküm süren bir kral vardı. Kral, daha çocukluğundan itibaren arkadaş olduğu, birlikte büyüdüğü bir dostunu hiç yanından ayırmazdı. Nereye gitse onu da yanında götürürdü.

Kralın bu arkadaşının ise değişik bir huyu vardı. İster kendi başına gelsin ister başkasının, ister iyi olsun ister kötü, her olay karşısında hep aynı şeyi söylerdi:

“Bunda da bir hayır var!”

Bir gün kralla arkadaşı birlikte ava çıktılar. Kralın arkadaşı tüfekleri dolduruyor, krala veriyor, kral da ateş ediyordu. Arkadaşı muhtemelen tüfeklerden birini doldururken bir yanlışlık yaptı ve kral ateş ederken tüfek geriye doğru patladı ve kralın baş parmağı koptu.

Durumu gören arkadaşı her zamanki sözünü söyledi:

“Bunda da bir hayır var!”

Kral acı ve öfkeyle bağırdı:

“Bunda hayır falan yok! Görmüyor musun, parmağım koptu?” ve sonra da kızgınlığı geçmediği için arkadaşının zindana attırdı.

Bir yıl kadar sonra kral, insan yiyen kabilelerin yaşadığı ve aslında uzak durması gereken bir bölgede birkaç adamlarıyla birlikte avlanıyordu. Yamyamlar onları ele geçirdiler ve köylerine götürdüler. Ellerini, ayaklarının bağladılar ve köyün meydanına odun yığdılar. Sonra da odunların arasına diktikleri direklere bağladılar.

Tam odunları tutuşturmaya geliyorlardı ki, kralın baş parmağının olmadığının fark ettiler. Bu kabile, batıl inançları nedeniyle uzuvlarından birisi eksik olan insanları yemiyordu. Böyle bir insanı yedikleri takdirde başlarına kötü olaylar
geleceğine inanıyorlardı. Bu korkuyla, kralı çözdüler ve salıverdiler. Diğer adamları ise pişirip yediler.

Sarayına döndüğünde, kurtuluşunun kopuk parmağı sayesinde gerçekleştiğini anlayan kral, onca yıllık arkadaşına reva gördüğü muameleden dolayı pişman oldu. Hemen zindana koştu ve zindandan çıkardığı arkadaşına başından geçenleri bir bir anlattı.

“Haklıymışsın!” dedi. “Parmağımın kopmasında gerçekten de bir hayır varmış.

İşte bu yüzden, seni bu kadar uzun süre zindanda tuttuğum için özür diliyorum. Yaptığım çok haksız ve kötü bir şeydi.”

“Hayır” diye karşılık verdi arkadaşı. “Bunda da bir hayır var.”

“Ne diyorsun Allah aşkına?” diye hayretle bağırdı kral. “Bir arkadaşının bir yıl boyunca zindanda tutmanın neresinde hayır olabilir?”

“Düşünsene, ben zindanda olmasaydım, seninle birlikte avda olurdum, değil mi?” Ve sonrasının düşünsene...


K E Ş K E


Eski Çin’de taş ustası olarak çalışan Lee adında bir adam vardı. Büyük taşları keser, onlardan ya bahçelere süsler yapar, ya da ev inşaatında kullanılacak taşlar üretirdi. İşinden memnundu, ama bazen "Keşke daha fazla param olsa, keşke daha az çalışsam” diye düşünmekten de alıkoyamazdı kendini.

Bir gün Lee işinden evine dönüyordu. Güneş yakıcı derecede sıcaklık yayıyordu ve o da çok yorgundu. Yolun kenarına oturup güneşin sıcağını düşündü: “Bize ışığı ve ürünlerimiz için gerekli ısıyı veren güneş” dedi. “O, bütün varlıkların en güçlüsü olmalı.”

Sonra fısıltıyla “Allah’ım” diye dua etti, “keşke güneş olsaydım. Bütün varlıkların en güçlüsü, en büyüğü olmanın nasıl bir şey olduğunu o zaman hissedebilirdim.”

Allah Lee’nin duasının kabul etti ve ona “Güneş olabilirsin” cevabını verdi. Ve Lee güneş oldu. Harika hissetti kendisini; güçlü ve büyük. Ta aşağılardaki dünyaya ışık saçtı.

Birkaç gün sonra, gökyüzünde kocaman beyaz bir bulut belirdi. Dolaştı, dolaştı ve sonunda Lee’nin ışıklarının önünü kesti ve yeryüzüne sadece bulutun gölgesi düştü. Lee üzüldü. Besbelli, bu bulut kendisinden daha güçlüydü!

“Keşke bulut olsaydım!” diye dua etti bu defa. “O zaman bütün varlıkların en güçlüsü ben olurdum.”

Allah duasını yine kabul etti ve “Bulut olabilirsin” dedi. Böylece, bulut olan Lee gökyüzünde oradan oraya süzülerek büyük mutluluklar yaşadı.

Bir gün, Lee kendisine doğru büyük bir kara bulutun gelmekte olduğunun gördü. Kısa bir sürede bu bulut onu salıverdi ve bu kara buluttan yağmur damlaları düşmeye başladı. Damlalar yeryüzüne düştü ve büyük güçlü bir ırmak oluşturdu.

Lee, kara bulutun önce yağmur damlalarına, sonra da kocaman bir ırmağa dönüştüğünü görünce “Keşke ırmak olsaydım. O zaman ne kadar güçlü ve dolayısıyla da mutlu olurdum” diye dua etti.

Lee’nin duasını işiten Allah “Peki” dedi, “ırmak olabilirsin.”

Böylece, Lee nehir yatağı botunca çağlayarak aktı, aktı. Bir süre sonra bir kıvrıma rastladı. Bu, nehrin yönünü değiştiren koca bir kaya kütlesiydi.

“Kaya, kaya!” diye düşündü Lee, “Sonunda her şeyin en güçlüsünü buldum. Bu kaya, şiddetle akıp giden bir nehrin bile yolunun değiştirebiliyorsa, demek ki en büyük o. Keşke bu büyük kaya olabilseydim, o zaman mutlu olabilirdim.”

Ve Allah Lee’yi o kaya kütlesine dönüştürdü. Lee orada durarak nehrin yönünü değiştirdi ve bundan çok mutlu oldu.

Bir gün, bir adam geldi ve kayadan büyücek bir parça kesti. Lee üzüldü. Bu adam gelip onu kesebiliyorsa, demek ki dünyanın en büyüğü o değildi.

“Keşke” diye düşündü, “kayayı kesen o adam olabilseydim. O zaman en büyük ben olurdum.”

Ve Allah Lee’yi tekrar taş ustası haline getirdi.

K Ü Ç Ü K E V


Bir köylü bilgenin yanına geldi ve şikayete başladı:

“Ne’ olur bana yardım edin, yoksa çıldıracağım. Tek odalı bir evde yaşıyoruz. Ben, karım, çocuklarım, karımın akrabaları. Herkesin siniri tepesinde. Birbirimize bağırıp duruyoruz. Oda sanki bir cehenneme döndü.”

“Sana söyleyeceğim şeyi yapacağına söz verir misin?” diye sordu bilge ciddi bir sesle.

“Yemin ederim, ne söylerseniz yapacağım.”

“Pekâla. Kaç hayvanın var?”

“Bir inek, bir keçi ve altı tavuk.”

“Onların hepsini evinize al. Bir hafta sonra yanıma yine gel.”

Bilgenin talebesi çok şaşırmıştı, ama itaat edeceğine söz vermişti bir kere.

Böylece, hayvanları da odaya aldı. Bir hafta sonra geldiğinde perişan haldeydi. Acı ve kederle inliyordu.

“Mahvolmuş durumdayız. Pislik! Koku! Gürültü! Hepimizin aklının kaçırmasına ramak kaldı!”

“Şimdi git ve hayvanları evden çıkar” dedi bilge.

Adam eve kadar hiç durmadan koştu. Ertesi gün bilgenin yanına geldiğinde gözleri mutluluktan parlıyordu:

“Hayat ne kadar güzel. Hayvanlar dışarıda. Evimiz, öyle sessiz, öyle temiz ve öyle geniş ki. sanki bir cennet!”

Z E N G İ N İ N Ç O R A B I


Çok zengin bir adamcağız, ölümünün yaklaştığını hissedince, oğlunu yanına çağırmış.

Evvelâ en mühim vasiyetini bildirmiş. Demiş ki :

“Beni mezara çoraplarımla gömün.”

Anlamamakla berâber kabul etmiş oğlu. Adam bir de mektup tutuşturmuş oğlunun eline.

“Ölümümden sonra, ilk başın sıkıştığında bu mektubu açarsın” demiş sonra.

Ona da “Peki” demiş çocukcağız.

Neyse hak vâkî olmuş, adam rûhunu teslim etmiş. Eş dost toplanıp ağıt yakarken, oğlanı almış bir düşünce. “Ben şimdi bu adamı çoraplarıyla nasıl gömerim” diye. Bir hoca bulup sormuş acele tarafından. Ama müspet cevap alamamış. “Olmaz” demiş hoca,

“Dinimizce uygun değil böyle bir şey.” Başka hocaya sormuş, o da “Olmaz” demiş. Çocuk çâresiz, ölüyü de artık bekletmeden gömmek lâzım. Aklına birden babasının “İlk başın sıkıştığında aç” diyerek bıraktığı mektup gelmiş. Hemen mektubu arayıp, bulmuş.

Mektupta şunlar yazılıymış:

“Oğlum, gördüğün gibi ben bunca zenginliğime rağmen yanımda bir çorap bile götüremiyorum. Sen düşün gerisini...”
by_akrep isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 5
Alt 08/05/07, 23:33   #2
alosar
Genç Adm!n
 
alosar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Jan 2007
Bulunduğu yer: BileciK
Mesajlar: 7.192
Tecrübe Puanı: 200 alosar isimli üye Tecrübe puanını kapatmıştır.
Standart

tşkler
__________________

[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]


[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
TARAFTAR KLÜBÜ

alosar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 325
Takımınız:
Alt 09/05/07, 22:48   #3
Satan22
Mareşal
 
Satan22 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2006
Bulunduğu yer: Sence Nerden..:))
Mesajlar: 14.110
Tecrübe Puanı: 0 Satan22 isimli üye Tecrübe puanını kapatmıştır.
Standart

sağol by akrep
__________________
TabuTlara sığmayacak kadar inTihar var , şeyTanın siparişi..
dünyanın ninnisi olmuş sirenler , Ya RAB bizi özler...

şah damarım aTTıkça yaşını silerim çeşmin , solar hayaT resmin..
umuT nerdesin yine biTTin , nerelere giTTin , ben seni göremeden...



Satan22 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 1596
Takımınız:
Alt 18/06/07, 14:54   #4
LastDesiqner
Super Moderator
 
LastDesiqner - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Jan 2007
Bulunduğu yer: ναη
Mesajlar: 8.132
Tecrübe Puanı: 56 LastDesiqner has a reputation beyond repute LastDesiqner has a reputation beyond repute LastDesiqner has a reputation beyond repute LastDesiqner has a reputation beyond repute LastDesiqner has a reputation beyond repute LastDesiqner has a reputation beyond repute LastDesiqner has a reputation beyond repute LastDesiqner has a reputation beyond repute LastDesiqner has a reputation beyond repute LastDesiqner has a reputation beyond repute LastDesiqner has a reputation beyond repute
Standart

emeğine sağlık...
__________________
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]


[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
LastDesiqner isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 488
Takımınız:
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Araçları
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz Aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:53 .


Powered by vBulletin
Copyright © 2000-2007 Jelsoft Enterprises Limited.
Sitemap
6, 5, 3, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 113, 16, 17, 18, 19, 81, 20, 27, 22, 23, 24, 25, 26, 48, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 43, 136, 40, 58, 45, 42, 44, 46, 47, 53, 54, 55, 56, 57, 59, 60, 70, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 68, 69, 71, 72, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 82, 83, 96, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 98, 97, 100, 101, 102, 103, 106, 104, 105, 112, 109, 108, 107, 110, 111, 114, 115, 118, 116, 117, 119, 148, 154, 124, 165, 122, 120, 123, 121, 150, 153, 125, 128, 129, 131, 132, 133, 134, 135, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 151, 149, 202, 175, 164, 152, 167, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 195, 169, 166, 168, 170, 171, 172, 199, 174, 173, 196, 200, 176, 177, 180, 178, 179, 182, 189, 187, 184, 186, 191, 192, 193, 194, 197, 198, 201, 203, 229, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 211, 212, 213, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 220, 221, 222, 223, 224, 236, 231, 232, 233, 234, 235, 237, 240, 239, 241, 243, 242, 244,