Uzmanlar, günümüzde güzellik anlayışının çok zayıf olmakla ilişkilendirilmesi, özellikle de genç kadınların bilinçsizce diyet yapmalarına ve son 20 yılda sıklığı artan "anoreksiya nevroza" hastalığına yol açtığını bildirdi.
Beslenme ve diyet uzmanı Gülay Hamzaoğlu, genellikle vücutlarını beğenmeyen mükemmeliyetçi kişilerin bu hastalığa yakalandıklarını söyledi. Psikiyatri Uzmanı Dr. Bekir Tasalı da, bu hastalığın psikiyatrik bir bozukluk olduğunu, temelinde fiziksel görüntüyü beğenmeme ve şişmanlama korkusunun yattığını belirtti.
Hastalığın bale, modellik, güreş, jimnastik, buz pateni, jokey, kros koşucuları gibi dış görüntünün önemli olduğu meslek gruplarında daha fazla görüldüğünü anlatan Dr. Bekir Tasalı, araştırmalara göre anoreksiya nevrozanın çift yumurta ikizlerinde yüzde 15-20 oranında görüldüğünü söyledi. Tasalı'ya göre, hastalığın başlıca bulguları arasında bir deri bir kemik kalacak derecede zayıflamak, şişmanlama korkusuyla yemekten kaçınma, düşük kalorili yiyecekler tüketme, yediklerini bilinçli olarak çıkarma, az kalori alıp fazla hareket etme, iştah kesici, idrar söktürücü kullanıp kilo almamaya çalışma eğilimi yer alıyor. Ağır kilo kaybı olmayan hastaların ayaktan tedavi edilebileceğini bildiren Dr. Tasalı, şunları söyledi:
"Hasta yüzde 30'dan fazla kilo kaybediyorsa hastanede yatarak tedavi uygulamak gerekiyor. Hastalığın kronik seyirli olduğunu biliyoruz. İyileşme ve tekrarlama dönemleri sıkça görülüyor. Ayaktan tedavi olabilecek vakalarda sonuç yüz güldürücü oluyor. Yalnız hastaneye yatırılarak tedavi olan vakalarda yüzde 40 tam iyileşme, yüzde 30 ise kısmen iyileşme görülüyor."
Beslenme ve diyet uzmanı Gülay Hamzaoğlu da, anoreksiya hastalarının, çok şişmanladıklarını düşünerek abartılı rejimler uyguladığına dikkat çekti. Hamzaoğlu, "Bir süre sonra iştah yok oluyor ve vücudu çökerten bir zayıflama sürecine giriliyor. Hastaların çoğu ergenlik çağında. Ergenlik çağında olmak bu hastalığın temel nedenlerinden sadece biridir. Şişmanlık, sosyo kültürel baskılar, vücut hoşnutsuzluğu, diyet yapma, mükemmeliyetçilik ve genetik etkiler de bu hastalığı tetikliyor. Özellikle vücut hoşnutsuzluğu yeme bozukluklarında en önemli risk faktörlerinden. Hastalığın en önemli belirtileri arasında, kilo ve iştah kaybı, zayıf olunmasına rağmen kilo almaktan korkmak, bedenle ilgili algının bozulması, üst üste en az 3 kez adet görmeme geliyor" diye konuştu.
Hastaların çoğunluğunda iyileşme sürecinin 1-5 yıl sürdüğünü kaydeden beslenme uzmanı Gülay Hamzaoğlu, hastanın önce kendine, sonra da tedavi ekibine inanması gerektiğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: "Tedaviye başlarken, günlük enerji alımı 1000 -1600 kalori olmalı, yavaş yavaş günlük harcanan enerjiye göre, 2600-3700 kaloriye kadar artırılmalıdır. Hastalara günlük vitamin ve mineral takviyesi yapılarak, posa içeren besinler önerilmelidir. Bu hastalığın tedavisinde ağızdan beslenme yeterlidir. Gerek duyulduğunda özel bileşimli karışımlarla klinikte damar yolu ile beslenme yapılabilir."