Umudum ol, gel yaşat beni bu yok edici döngüde.
Varsın yine kış olsun mevsimler, varsın şarkılar cinnete çağırsın olmadık vakitlerinde gecenin.
İçinde taşıdığın o efsundan akıt yüreğime.
Göğermek için cesaret bulsun içimde kardelenler.
Ben bu hayatı sensiz aşamam.
Yol bilmem iz bilmem bu karanlıklar çağında.
Mücrimim üstelik aldanışlarla geçtim sevgili ülkesinden.
Bilemezsin ne büyük korkular taşıyorum ve ne kadar garip.
Havalar ısınmadı bir türlü. Ektiğim tohumlar yeşermeyip çürüyecek bu gidişle.
Üstelik bazı martıların Ereğli'den Ankara'ya balık taşıyan kamyonların
peşine takıldıkları ve Ankara'ya ulaştıklarında denizsiz kalıp
orada öldükleri söylendi bana. Üşüdüm, bir şeyler döküldü içimden.
Gel ateşim ol. Yak, ısıt beni, donduracak yoksa bu kaybedişler kanımı.
Nefesim ol, gel solut beni.
Son bulsun düzensiz eskiyişlerim. Sil yaşamak karşısında duyduğum tüm tedirginlikleri.
Umudum ol.
Gülüşlerin aydınlatsın yüzümü,
yüzüne döndür yüzümü ki, nice derin kuyuları aşıp geldiğim,
sırf sevdim diye seni, ne çok ben tükettiğim kendimden anlaşılsın.
Sebebim ol.
Adıma bakıp mücrim rivayetlerle anmasın kimse beni.
Aramızda söylenmemiş hiçbir sözün kalmadığı,
sonucunda hayat denilen bölüşümün sevinçlerin sana hüzünlerin bana kaldığı bilinsin.
Bilinsin, hiçbir kayıtta inat için olsun itiraz şerhime rastlanmadığı.
Gel, umudum ol, ya temize çek bütün sözlerimi ya da helakim ol,
al bende kalan son emanetini.