Geri git   Van.GEN.TR Forum | Yerel Van Forumu > Serbest alan > Eğitim & Öğretim

Eğitim & Öğretim Ödev, tez, ÖSS, OKS, KPSS ile ilgili bilgiler ve paylaşımlar bu bölümde....

Cevapla
 
Konu Araçları Stil
Alt 15/04/07, 11:30   #1
SeMaZeN
Albay
 
SeMaZeN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Apr 2007
Bulunduğu yer: SeMaZeN'den
Yaş: 45
Mesajlar: 808
Tecrübe Puanı: 34 SeMaZeN has a brilliant future SeMaZeN has a brilliant future SeMaZeN has a brilliant future SeMaZeN has a brilliant future SeMaZeN has a brilliant future SeMaZeN has a brilliant future SeMaZeN has a brilliant future SeMaZeN has a brilliant future SeMaZeN has a brilliant future SeMaZeN has a brilliant future SeMaZeN has a brilliant future
Thumbs up Birinci Dünya Savaşi (1914–1918)

SAVAŞIN NEDENLERİ
1815 yılında yapılan Viyana Kongresi ile Avrupa’ya, geniş anlamıyla dünyaya, yeni bir statü getirilmiş ve buna göre de güçler dengesi kurulmuştu. Ancak, özellikle 1870 Sedan Savaşı ile Almanya ve İtalya'nın birliklerini kurmaları, bunların büyük devlet olarak, devletlerarası ilişkilerde yer almak için girişimlerde bulunmaları, Viyana Kongresi statüsünü ve güçler dengesini büyük ölçüde değiştirmişti. Bundan sonra yeniden bir dengenin kurulması girişimleri ise, Avrupa'da yeni blokların ortaya çıkmasına ve bunların birbirleriyle çatışmasına yol açmıştı. Bloklar arasındaki gerginlik de, karşılıklı silahlanmaya neden olmuş, bu da "Silahlı Barış Dönemi"ni ortaya çıkarmıştı. Bu dönemde, bloklar ve devletlerarası ilişkilerde çok yönlü gelişen çatışmalar gerginliği daha çoğaltmış ve devletleri bir savaşın eşiğine kadar getirmişti.
Birinci Dünya Savaşı’nın nedenleri çeşitli ekonomik, siyasi, askeri gelişmelere dayanmaktadır. Bu arada, bunlara Büyük Devletlerin çıkar hesaplarını da eklemek gerekir.
İngiltere; Almanya’nın gelişen ekonomisinin dünya pazarlarını ele geçirmesinden ve askeri yönden güçlenmesinden, diğer büyük devletler gibi endişelenmekteydi. Nitekim Almanya, 1890'lardan sonra izlediği politikayla Güneydoğu Avrupa ve Önasya'yı etkisi altına almış, Afrika ve Uzakdoğu'da da girişimlerde bulunmaya başlamıştı. Böylece Almanya; İngiltere için. denizlerde güçlü bir rakip ve Avrupa'da da dengeyi bozan bir güç haline gelmişti. Bu da İngiltere'nin; güvenliği ile Hindistan yolu ve denizaşırı çıkarları yönünden, tepkisine yol açmıştı. Bu nedenlerle İngiltere, Almanya’nın güç ve etkinliğinin azaltılmasını istiyordu.
Fransa, yanı başında güçlü bir Almanya'nın varlığından, güvenliği açısından endişelenmekteydi. Diğer taraftan, 1870'ten beri Almanya'dan öç almak ve Alsace-Lorraine'i yeniden ele geçirmek istiyordu. Bu nedenlerle, çıkabilecek bir savaşta müttefikleriyle birlikte, Almanya'yı parçalamanın hesabı içindeydi.
Rusya, batı sınırında Almanya'nın bir güç olarak belirmesinden ve Doğu Avrupa'da Panislavist emellerine set çekmesinden, bu arada Pancermenizmin tehlike haline gelmesinden memnun değildi. Bu nedenlerle, Almanya'yı yıkarak ve ona dayanan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nu parçalayarak bu tehlikeyi ortadan kaldırmak ve bütün Slavları Rus egemenliği altına alabilmek emelindeydi. Bunlardan başka, özellikle İngiltere'nin karşı çıkmasından dolayı bir türlü alamadığı İstanbul ve Boğazları, İngiltere ve Fransa'nın müttefiki olmasından yararlanarak ele geçirmeyi tasarlıyordu.
Almanya, ekonomik ve siyasi yönlerden, dünyada daha etkin hale gelmek istiyordu. Özellikle Doğu'ya doğru genişlemek, Alman artık nüfusunu bu yörelere yerleştirmek ve yeni pazarlar ele geçirmek düşüncesindeydi.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu; Avrupa'nın gittikçe güçten düşen bu devleti, kendisine en büyük zararın Panislavizmden geleceğini anlamıştı. Özellikle Sırbistan'ın büyük iddialarla harekete geçmesinin ve Rusya'nın da bu devleti desteklemesinin, kendisi için tehlikeli olduğunu görmüştü. Bu nedenle Sırbistan'ı ortadan kaldırarak, Doğu'ya doğru genişlemek ve Rus etkisini Balkanlar'dan uzaklaştırmak istiyordu.
İtalya, Üçlü İttifak bloku içerisinde olmakla beraber, gizlice Fransa ile anlaşmıştı. Amacı, Avusturya'nın egemenliğinde kalmış olan İtalya topraklarını kurtarmak, Akdeniz ve çevresinde yeni sömürgeler ele geçirmekti.
Görüldüğü gibi, büyük devletlerin hemen hepsi, bir savaşın çıkmasında kendi çıkar ve emelleri açısından yarar görmekteydi. Bu nedenle, Balkan bunalımından doğan Avusturya-Sırbistan çatışması, kısa sürede genel bir savaş halini alabildi.

SAVAŞIN BAŞLAMASI VE GELİŞMELERİ

Avrupa'da Savaşın Başlaması ve Yayılması:
Avusturya, Büyük Sırbistanı kurmak isteyen ve bu amaçla girişimlerde bulunanlara gücünü göstermek üzere, 1914 yılı Haziran ayı sonlarında, Bosna'da bir manevra yapmaya karar vermişti. Buna katılmak üzere de Avusturya Veliahdı Arşidük Ferdinand Saray-Bosna'ya gelmişti. Ancak Veliaht ve karısı, 28 Haziran 1914 günü, Princip adında bir Sırplı tarafından öldürüldü. Bu da Birinci Dünya Savaşı'na yol açan olayların başlangıcı oldu.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, aynı zamanda Bosna-Hersek'in Avusturya'ya ilhakının bir tepkisi olan bu olayı, Sırbistan'a bir darbe vurmak ve aralarındaki sorunları kendi lehine çözümlemek için fırsat saydı. Böylece, bir zamandan beri tehlike olarak beliren Sırp girişimlerine son vermeyi kararlaştırdı. Ancak Rusya'nın, Sırbistan'ın yanında savaşa girebileceğini göz önünde tutarak, önce Almanya'nın desteğini sağlamak istedi. Bunu elde ettikten sonra da, 23 Temmuz-1914'te, Sırbistan'a 48 saatlik bir ültimatom vererek çok ağır isteklerde bulundu. Sırbistan, Rusya'nın desteğini sağladıktan sonra, bu isteklerden bazılarını kabul, diğerlerini reddetti. Bunun üzerine Viyana Hükümeti, 28 Temmuz 1914'te, Sırbistan'a savaş ilan etti ve Belgrad’ı bombardıman etmeye başladı.
Avusturya'nın bu girişimi üzerine, Rusya, bir kısım birliklerini seferberlik durumuna geçirdi. Buna karşılık da Almanya; Rus seferberliğinin, Avusturya-Macaristan'a karşı olmakla beraber, Almanya'yı da seferberlik kararı vermek zorunda bıraktığını bildirdi. Böylece, Avusturya'nın zayıflayarak yıkılmasını, kendi çıkarları yönünden uygun görmeyen Almanya işe karışmış oldu. Bunun üzerine Rusya genel seferberlik yapmaktan vazgeçti. Bununla beraber Avusturya-Sırp çatışması, sonunda bir Avusturya, Alman-Rus çatışması halini aldı.
İngiltere, boyutları genişleyen sorunu diplomatik yollarla önlemek istedi, fakat bir sonuç elde edemedi. Bunun üzerine Rusya, 31 Temmuz 1914'te, genel seferberlik ilan etti. Bu suretle Rus Hükümeti, ordularını Avusturya ve Almanya'ya karşı savaş düzenine geçirmiş oldu. Buna karşılık Almanya, aynı gün Rusya'ya bir ültimatom vererek 12 saat içerisinde seferberliğin durdurulmasını istedi. Rusya bunu kabul etmeyince de, Almanya, 1 Ağustos 1914'te, Rusya'ya savaş ilan etti. Bu ise, gerçek anlamda Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasına neden oldu.
Almanya, 31 Temmuz 1914'te, Fransa'ya da bir ültimatom vererek, çıkacak bir Alman-Rus savaşında tarafsız kalıp kalmayacağını sormuştu.
Fransa, buna kesin bir cevap vermedi ve aynı zamanda da seferberlik kararı aldı. Bunun üzerine Almanya 3 Ağustos’ta Fransa’ya savaş ilan etti.
Böylece Almanya, çevresindeki iki büyük devlete aynı anda savaş açmış oldu. Ancak daha önce yapılmış olan Schlieffen planına göre, Alman orduları ilk olarak Belçika’dan geçerek Fransa’yı kısa sürede işgal edecek, sonra da Rusya’ya saldıracaktı. Bu nedenle Almanya, Belçika’dan askerlerinin geçmesine izin vermesini istedi. Belçika bunu kabul etmeyince de, 4 Ağustos’ta, bu devlete açtı ve topraklarını işgal etmeye başladı.
İngiltere, adasının güvenlik kuşağı olarak saydığı karşı kıyılarda gelişen olaylar üzerine, Üçlü İtilaf içerisindeki müttefiklerine katıldı ve 4 Ağustos 1914’te Almanya’ya savaş ilan etti.
Japonya, Avrupa devletleri arasındaki bu durumdan yararlanarak, Uzakdoğu’da yayılmasını hızlandırmak istedi. İngiltere ile müttefik olduğundan durumu da elverişli görmüştü. Bu bakımdan 15 Ağustos 1914’te Almanya’ya bir nota vererek, Almanların Çin’deki donanmasını geri çekmesini ve Kiacohow’u kendisine vermesini istedi. Japonya, bu isteğine cevap alamayınca 23 Ağustos 1914’te Almanya’ya savaş açtı ve aynı yılın Kasım ayına kadar Uzakdoğu’daki Alman sömürgelerini işgal etti. Bundan sonra da, Büyük Okyanus’ta, Hint Okyanusu’nda ve diğer denizlerde müttefiklerine yardıma başladı.
Böylece, 1914 yılı Temmuz ve Ağustos ayları içerisinde Avrupa’da meydana gelen gelişmelerin sonucunda başlayan savaş, kısa sürede dünyaya yayılmış ve Birinci Dünya Savaşı’nı başlatmış oldu.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Savaşa Katılması
Birinci Dünya Savaşı başladığı sırada; Osmanlı İmparatorluğu, Trablusgarp Savaşı ile bunu izleyen Balkan Savaşı’ndan yeni çıkmıştı. Bu savaşlarda uğradığı yenilgi sonucunda da büyük topraklar kaybetmiş ve çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalmıştı. Bu suretle; ordusunun zayıflığı, diplomasisinin etkisizliği, bütün açıklığıyla bir defa daha ortaya çıkmıştı. Bu nedenlerle de, bir yandan ordu ve donanmasını yeniden düzenlemeye çalışırken, diğer yandan siyasi yalnızlıktan kurtulmak için bazı diplomatik girişimlerde bulunmuştu.
Yalnızlıktan kurtulmak isteyen Osmanlı Devleti, Almanya’ya daha çok yaklaşmaya başladı. Zaten bu sıralarda iktidarda bulunan İttihat ve Terakki Hükümeti'nin etkili üyeleri olan Harbiye Nazırı Enver Paşa ile Dahiliye Nazın Talât Paşa, ayrıca Sadrazam Sait Halim Paşa Alman taraftan olup, Üçlü İttifak'ın yanında savaşa katılmak istiyorlardı. Diğer yandan, Balkan Savaşı'nın ağır sonuçlarının etkisi altında olan Osmanlı Devleti, bu savaştan sonra İtilaf Devletleri arasında bağın daha da güçlenmesinden ve kendisi hakkındaki düşüncelerinden endişeye düşmüştü. Özellikle Rusya'nın, İngiltere ve Fransa ile müttefik olması, Osmanlı devlet adamlarında, bu devletin Boğazlar hakkındaki emelleri yönünden bu endişeyi çoğaltmıştı.
Almanya ise, İtilaf Devletleri tarafından etrafında kurulmuş olan çemberin parçalanabilmesi için, Osmanlı Devleti ile (diğer nedenlerin de sonucu olarak) bir anlaşma yapılmasını istiyordu. Osmanlı Devleti’nin güçlenmesi Almanya’nın çıkarlarına uygundu.. bu nedenle yardıma da hazırdı.
Bunların sonucu olarak; Avusturya'nın önerisiyle, Osmanlı Devleti ile Almanya arasında bir ittifak yapmak üzere, 27 Temmuz 1914'te, İstanbul’da görüşmelere başlandı. 2 Ağustos 1914'te de Sadrazam Sait Halim Paşa Almanya'nın İstanbul Büyükelçisi Baron von Wangenheim arasında, Osmanlı-Alman Anlaşması imzalandı. Buna göre:
1) Osmanlı Devleti ve Almanya; Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile Sırbistan arasındaki anlaşmazlıkta, tam tarafsızlıklarını koruyacaklardı.
2) Eğer Rusya, Avusturya'ya savaş açarsa ve Almanya da buna katılmak zorunda kalırsa, Osmanlı Devleti de savaşa girecekti.
3) Almanya; Osmanlı Devleti'ni, bir tehdit altına düştüğünde gerekirse silahla koruyacaktı.

Osmanlı Devleti'nin tarafsız kalması, Rusya’ya müttefiklerinin Boğazlar yoluyla yardım yapabilmesini sağlayacaktı. Bu nedenle İtilaf Devletleri, Osmanlı Devleti'ne savaş boyunca tarafsız kalması için bazı önerilerde bulundular.
Osmanlı Devleti de, bu isteğe karşılık, kapitülasyonların kaldırılması, Ege Adaları'nın kendisine geri verilmesi ve Mısır sorununun çözümlenmesi önerisinde bulundu. Ancak özellikle İngiltere bunları kabul etmeye yanaşmadı. Bu ise Osmanlı Devleti'ni Almanya'ya daha da yaklaştırdı.
Bu sıralarda, Akdeniz'de bulunan iki Alman zırhlısı olan Goeben ve Breslav, 11 Ağustos 1914'te Çanakkale Boğazı'nı geçerek Marmara Denizi'ne geldiler. Osmanlı Devleti; tarafsız olduğu için, devletlerarası hukuka göre, bu gemilere savaşın sonuna kadar el koyması gerekiyordu. Ancak, Osmanlı Devleti'nin, savaşın hemen öncesinde İngiliz tezgâhlarında yaptırdığı ve özellikle Ege Denizi'ndeki denge için ümitle beklediği "Reşadiye" ve "Sultan Osman" adları verilen iki büyük savaş gemisine, İngiltere savaş başlayınca el koymuştu. Biraz da buna karşılık olmak üzere Osmanlı Hükümeti, hem iki gemi elde etmek, hem de Almanya'ya doğru kamuoyunu yaklaştırmak için, bu iki Alman gemisini satın almaya karar verdi. Bunun üzerine, sözde daha önce Almanya'dan satın alınmış olan bu gemilere 16 Ağustos 1914 günü Türk bayrağı çekildi, tayfalarına fes giydirildi ve Goeben'e "Yavuz", Breslav'a "Midilli" adı verildi. Böylece gemiler, komutanları Souchon ve mürettebatıyla Türk donanmasına katıldı.
Diğer yandan başta Enver ve Talat Paşalar olmak üzere bazı hükümet üyeleri, bir an önce Almanya’nın yanında savaşa katılmak istiyorlardı. İstanbul’daki Alman Askeri Heyeti de, bu amacın gerçekleşmesi için çalışıyordu. Sonuçta, 27 Ekim 1914’te, Amiral Souchon komutasındaki (Midilli ve Yavuz gemileri de dahil olmak üzere) Türk Donanması Karadeniz’de açıldı ve 28-29 Ekim 1914 gecesi Rusya’nın Odesa ve Sivastopol gibi limanlarını topa tuttu. Böylece de Osmanlı Devleti fiilen savaşı başlatmış oldu.
Bu olay üzerine; Rusya 2 Kasım’da, İngiltere ve Fransa 5 Kasım’da, Osmanlı Devleti’ne savaş ilan ettiler. Osmanlı Devleti de bunlara karşı 12 Kasım 1914’te resmen savaş açtı.

Osmanlı İmparatorluğu’nun Savaştığı Cepheler ve Diğer Gelişmeler

a. Kafkas ve Doğu Anadolu Cephesi:
Kafkas ve Doğu Anadolu Cephesi: Savaşın başlamasından hemen sonra, 1 Kasım 1914'te, Rusya hücuma geçerek Kuzey Anadolu'yu işgale kalkıştı. Ancak Türk Ordusu bunu önledi. Bundan sonra Başkomutan Vekili Enver Paşa, emrindeki 189.562 kişilik bir orduyla Rusları arkadan çevirmek, onları geriletmek, Kars ve Batum'u alabilmek üzere Sarıkamış Harekâtı'na girişti. 22 Aralık 1914'te de hücuma geçti. Ancak soğuk, yolsuzluk, açlık ve hastalıktan, aynı zamanda iyi planlama yapılmamış olmasından Türk Ordusu 60.000 kişi kadar kayıp vererek, 9 Ocak 1915'te geri çekilmek zorunda kaldı. Böylece Enver Paşa istediği sonuca ulaşamadı".
Osmanlı ordusunun Sarıkamış bozgunundan sonra Kafkas cephesinde üstünlük Rus ordusuna geçti. Ruslar, bunun üzerine taarruza geçip Anadolu'da ilerlemeye başladılar ve 27 Mart 1915'te Artvin'i aldılar. Bu arada, Van'daki Ermeniler, 15 Nisan 1915'te ayaklandılar; şiddetli çarpışmalardan sonra Türklerin 17 Mayıs 1915 günü kenti boşaltmak zorunda kalmaları üzerine, Van'ı ele geçirip, yaktılar Bunun arkasından da Ruslar, kolayca Van'a kadar ilerleyip, burayı işgal ettiler. Sonra da, 16 Şubat 1916'da Erzurum ve Muş'u, Mart'ta Bitlis'i, 8 Mart'ta Rize'yi, 19 Nisan'da Trabzon'u ve 25 Temmuz 1916'da da Erzincan'ı ele geçirdiler.
Böylece, bir bakıma Osmanlı-Alman planı olan Kafkaslar'dan Hindistan'a varma girişimi başarısızlıkla sonuçlandığı gibi, Doğu Anadolu'nun bir kısmı da işgal altına düşmüş oldu.
Bundan başka, Ruslar, Muş ve Bitlis'i aldıktan sonra, Bayburt ve Tercan doğrultusunda batıya doğru çekilmekte olan 3 üncü Türk Ordusu'nun güneydeki kuvvetlerinin gerilerini Diyarbakır doğrultusunda tehdit etmeye başladılar. Diyarbakır Rusların eline geçecek olursa İskenderun ve Irak da Rus tehdidi altına girebilirdi. Bu sıralarda ise Rus asker ve siyasetçileri, İskenderun Körfezi yoluyla Akdeniz'e inmeyi tasarlamaktaydılar. Bu amaçla da Rusya'nın himayesinde, Doğu Anadolu ile birlikte Kilikya'yı da içine alan, Büyük Ermenistan’ı meydana getirmeyi düşünüyorlardı. "Van ve Muş yönündeki askeri hareketlerin arka planında işte bu çok uzaklara varan siyasi ve ekonomik emelleri vardı.
İşte Doğu Anadolu'da Rus tehdit ve tehlikesinin bu şekilde çoğaldığı sıralarda, Çanakkale Muharebeleri'nin sona ermesinden sonra 16 ncı Kolordu Komutanlığı'na atanan Mustafa Kemal, 1916 Mart ayında Diyarbakır'a geldi ve göreve başladı.
Bundan biraz sonra, takviye alan Rus kuvvetleri, 12 Temmuz 1916da bütün cephelerde taarruza başladı. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa komutasında 16 ncı Kolordu, karşı taarruza geçti ve düşmanı yenerek, 6 ve 7 Ağustos'ta Muş ve Bitlis'i geri aldı. 9 Eylül 1916 tarihine kadar süren bu harekât sırasında, Erzurum kurtarılamadıysa da Rus ileri harekâtı durduruldu.

b.Irak Cephesi:
Savaşın başlamasından hemen sonra İngilizler Basra'ya çıktılar. İngilizlerin Basra Körfezi'ndeki hücumlarının hedefi, her şeyden önce Hindistan ile deniz bağlantısını sağlamak, aynı zamanda bölgedeki Alman tehlikesini ve varlığını ortadan kaldırmaktı. Bu bakımdan İngiltere, Mısır ile Hindistan arasında bulunan ve aynı zamanda petrol yönünden zengin kaynaklara sahip olduğu anlaşılan bu önemli bölgeyi bir an önce ele geçirmek istiyordu. Bu suretle, aynı zamanda bölgenin karşısında olan ve İran petrolünün tasfiyehanesinin bulunduğu Abadan'ı güvenlik altına almayı, kuzeye doğru ilerleyerek de Rusya ile birleşmeyi amaçlıyordu.
İngiltere, bu hedeflerine ulaşmak için, 1914 yılı Kasım ayı başlarında Hindistan'dan getirdiği birlikleri Basra'ya çıkardı. Buradan Irak'ın içlerine doğru ilerlemeye başladı. İngiliz kuvvetleri Bağdat yakınlarına kadar geldi. Fakat Türk kuvvetleri, 22–24 Kasım 1915'te, Ktesifon'da İngilizleri yenerek geri püskürttü. 29 Nisan 1916'da da Küt-ül Amare'deki İngiliz kuvvetlerini kuşatan Türk birlikleri, başlarında komutanları Towshend olmak üzere 18.000 İngiliz askerini esir aldı. Böylece Irak'ta düşmanın ilerlemesi durduruldu. Fakat İngilizler Basra'dan yeni kuvvetler karaya çıkardılar. Bu defa başarı kazanarak 11 Mart 1917'de Bağdat'a girdiler.

c. Kanal Cephesi:
İngiltere, savaşın başlaması üzerine Mısır'daki durumunu daha güçlendirmek, burayı kesin olarak kendisine bağlamak, aynı zamanda bölgedeki çıkarlarını korumak ve geliştirmek üzere harekete geçti.
Osmanlı Devleti, İngilizlerin Mısır’a yerleşmesini baştan beri bir türlü kabullenememişti ve burayı geri almanın hesabı içerisindeydi. Bu nedenle,
Almanya'nın da isteğiyle, savaşın başlamasından hemen sonra, İngilizleri can damarından vurmak, buraları geri almak üzere Süveyş Kanalı'nı ve Mısır'ı ele geçirmeye karar verdi. Bu önemli görev için Bahriye Nazırı Cemal Paşa, 13 Kasım 1914'te Suriye ve Filistin'deki Dördüncü Ordu Komutanlığı'na atandı.
Bahriye Nazırı ve Dördüncü Ordu Komutanı Cemal Paşa, hazırlıklarını yaptıktan sonra, 14 Ocak 1915'te Süveyş Kanal Harekâtı'na başladı. Türk Ordusu büyük güçlüklerle Kanal'a kadar geldi. Fakat Şubat 1915'te Kanal'ı geçmek için yaptığı iki girişim başarısızlıkla sonuçlandı. Bundan sonra bu cephedeki savaş önemi kaybetti

d. Çanakkale Cephesi:
İngiltere ve Fransa, daha savaşın başlarında Boğazlar'ı ve İstanbul'u alarak, Osmanlı Devleti'ni savaş dışı bırakmak, müttefikleri olan Rusya'ya bu yolla yardım ulaştırmak, Batı cephesindeki yüklerini hafifletmek üzere, Çanakkale'de bir cephe açmaya karar vermişlerdi. İngiliz Bahriye Bakanı Churchill'e ait olan bu düşünce, İngiliz ve Fransız gemilerinin 19 Şubat 1915'te Kumkale ve Seddülbahir tabyalarını dövmeye başlamasıyla uygulamaya kondu.
Müttefikler asıl hücumlarını ise 18 Mart 1915'te yaptılar. Ancak, Çanakkale Boğazı'nı kolayca geçebileceklerini düşünen İngiliz ve Fransızlar, büyük bir yenilgiye uğrayarak geri çekilmek zorunda kaldılar ve deniz yolundan. Boğazı geçemeyeceklerini anladılar. Bunun üzerine Gelibolu Yarımadası'na., asker çıkardılar. Böylece Çanakkale cephesinin kara savaşları (muharebeleri) dönemi başladı. Ancak Müttefikler burada da Türk askerlerinin şiddetli karşı koymasıyla karşılaştılar. Ağustos ayı başlarından itibaren Gelibolu'ya daha büyük birlikler çıkardılar. Fakat Mustafa Kemal'in komutasındaki Türk askerinin Anafartalar ve Conkbayırı savaşlarında gösterdiği başarı üzerine, buradan da ilerleyerek amaçlarına ulaşamayacaklarını anladılar. Bunun üzerine İngiliz ve Fransızlar, 19 Aralık 1915'ten itibaren, Çanakkale cephesindeki askerlerini geri çekmeye başladılar ve 8–9 Ocak 1916'da da burayı tamamen boşalttılar.
Böylece, Çanakkale'de Türk Ordusu, sekiz buçuk ay süreyle yarım milyonluk bir kuvveti karşısında tutmuş oldu. Bununla da batıdaki müttefiklerine büyük yardımda bulundu. Savaşı bir an önce bitirerek amaçlarına ulaşmak isteyen İtilaf Devletleri'ni durdurmayı başardı. Dolayısıyla bir süre için de olsa İstanbul'u ve İmparatorluğu işgal edilmekten kurtardı.
Çanakkale Savaşı (Muharebeleri), ilk gününden itibaren çok hareketli başladı ve sonuna kadar da aynı şekilde sürüp gitti. Yakın tarihinin bu çok önemli ve kendine özgü gelişmeleri olan Çanakkale Savaşı’nda, Türk Ordusu ile Müttefik kuvvetleri yaklaşık olarak 465.000 kişi kayıp verdiler. Ancak, Türk Ordusu’nun verdiği büyük kayıplara karşılık Çanakkale’de kazandığı büyük zafer, çökmekte olan yıpranmış bir imparatorluğun içinde dinç ve güçlü Türk ulusunun varlığını ortaya koyması yönünden de ayrı bir değer kazandı.
__________________
"Gel ne olursan ol, gel.
İster Tanrı tanımaz, ister ateşe tapar.
ister bin kez tövbeni bozmuş ol.
Bizim dergahımız umutsuzluk dergahı değil,
Gel ne olursan ol, yine gel"
HZ. MEVLANA


<b><font face=[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]" border="0" />
SeMaZeN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 214
Alt 15/04/07, 15:12   #2
Satan22
Mareşal
 
Satan22 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2006
Bulunduğu yer: Sence Nerden..:))
Mesajlar: 14.070
Tecrübe Puanı: 0 Satan22 isimli üye Tecrübe puanını kapatmıştır.
Standart

emeğine sağlık sağol....
__________________
TabuTlara sığmayacak kadar inTihar var , şeyTanın siparişi..
dünyanın ninnisi olmuş sirenler , Ya RAB bizi özler...

şah damarım aTTıkça yaşını silerim çeşmin , solar hayaT resmin..
umuT nerdesin yine biTTin , nerelere giTTin , ben seni göremeden...



Satan22 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 1596
Takımınız:
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz Aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 10:00 .


Powered by vBulletin
Copyright © 2000-2007 Jelsoft Enterprises Limited.
Sitemap
6, 5, 3, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 113, 16, 17, 18, 19, 81, 20, 27, 22, 23, 24, 25, 26, 48, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 43, 136, 40, 58, 45, 42, 44, 46, 47, 53, 54, 55, 56, 57, 59, 60, 70, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 68, 69, 71, 72, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 82, 83, 96, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 98, 97, 100, 101, 102, 103, 106, 104, 105, 112, 109, 108, 107, 110, 111, 114, 115, 118, 116, 117, 119, 148, 154, 124, 165, 122, 120, 123, 121, 150, 153, 125, 128, 129, 131, 132, 133, 134, 135, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 151, 149, 202, 175, 164, 152, 167, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 195, 169, 166, 168, 170, 171, 172, 199, 174, 173, 196, 200, 176, 177, 180, 178, 179, 182, 189, 187, 184, 186, 191, 192, 193, 194, 197, 198, 201, 203, 229, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 211, 212, 213, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 220, 221, 222, 223, 224, 236, 231, 232, 233, 234, 235, 237, 240, 239, 241, 243, 242, 244,