bu ben değilim aslında
korkan, susan
kimbilir belkide bu senin hayat boyu üzerinde çalıştığın
usta hareketlerle şekil verdiğin
ruhunun bir kısmını üzerine üflediğin
ve bana verdiğin bir sanat eseri
sen en az ortak özelliği olanımsın
sen en küçüğüsün hayatımın
ve en büyüğü kalbimin.
kalabalıktaki yalnızlığım
gürültünün ortasındaki sessizliğim
unutmadığım birkaç isimden biri.
ve sen ilk sustuğumsun
sen, hep hayalini kurduğum
kimselerin ve benimde bilmediğim o yerde
denize bakan ağaçların arasındaki ahşap evimin önünde
yakamozu seyreden kişisin..
sen ilk yazdığım değil
ilk sakladığım şiirsin.
sen bu kokuşmuş dünyada yıllardır aradığım ve geç bulduğum
masum çocuk yüzüsün.
uzağımdaki yakınım, yakınımdaki uzağımsın.
en yakınında olmak istediğim ama en uzağında olmam gerekensin.
ve sen hayatımın ilk ikibuçuğusun..
__________________
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...
Bir terazinin durgun prinç kefesine
Pat diye inince kara kiloluk
Nasıl kalkar havaya birdenbire
Boş kalan zavallı kefe..
Nasıl titreşir terazi uzun süre,
Denge sağlanıncaya kadar başka şeylerle..
Anılarla bozdum o dengeyi ben önce,
İkimiz için de yaptım bunu..
Yaşadığımız günlerden biriktirdim sessizce,
Bir kefede sana hiç sezdirmeden..
Koyabilirsin kara kiloyu artık,
Bak terazi nasıl kolay gelecek dengeye..
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...
Eskimiş bir konsolun
Çatlak aynasinda durmadan,
Bir buluttur mehtabi inatla kovalayan.
Bir hüznü yansitan alninin ortasinda,
Yüzün müdür acaba yolumu dolaştiran?
Acinin bu solgun haritasinda,
Kendime yeni duraklar buldugum.
Ulaştigim issiz dag doruklarinda
Yüzün müdür hep sorular sordugum,
Bakişinin titrek aydinliginda?
Aslinda ne bulunur bir gezginin yaninda
Kendi yüzünden başka,
Hüzünle bileyen direncini.
Bir suyun ürpermiş aynasinda
Apansiz gözgöze geldigim.
Ayaklari ayaklarima bitişik
Kimiltisiz bir gövdeyle rüzgârin sildigi.
Bir bulup bir kaybettigim
Yani bir gezginin hep gittigi,
Senin yüzün benim yüzüm degil mi..?
Ne zaman vazgeçmeye kalksam yüreğim o kocaman haliyle dikildi karşıma. Ben yüreğimin sesini dinledim. Ve yüreğim aslında sendin. Her sözcüğü denedim aslında seni anlatmak için. Her sözcüğün üzerinde durup bin kere düşündüm. Ya onlar anlatamadı seni ya sen onlara yetmedin. Sözcükler yetmedi ya, renklere sarıldım bende. Bir tek mavi anlattı seni. Maviye yakışan yalnız sendin. Ne kendimi sakladım ne de sözlerimi. Duygularım içtendi. Seni kendimi sever gibi sevdim. Tutkuyla bağlıydım sana ama sevdam senin tutsağın değildi. Ben özgürlüğüme düşkündüm ve özgürlüğümde sendin.
Dinle sana bağımlı olmadan senin haberin olmadan büyüttüm ben bu sevdayı içimde. Sen olsanda büyümeye devam edecek olmasanda. Sevmişim bir kere seni kurtuluşun yok sevgimden. Seni özlemeyi en çok ben bilirim. Hiç yakınmadım seni özlemekten. Üstelik kavuşamama ihtimali işlenmemiş soğuk bir taş gibi önümde dikilip dururken. Sana dokunamamak yüreğimi böyle acıtırken. Bil ki ben yüreğimi kanatan bu acıya inat dokunmadan tenine SAATLERCE SENDE VE GÖZLERİNDE KALABİLİRİM...
__________________
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...