Güneşler o gecenin nuruna secdederken
Yıldızlar meşk içinde kainat vecd ederken
Bütün hamdü senâlar yüce Rabbe giderken
O gece sendin gelen ya Hz. Muhammed (s.a.v)
Kâbe’de şirk taşları putlar yere dönerken
Cehalet bayrakları birer birer inerken
Bin yıllık küfr ateşi ebediyyen sönerken
O gece sendin gelen ya Hz. Muhammed (s.a.v)
O gece Save gölü mucizeyle kururken
Kisra saraylarında sütunlar savrulurken
Arzdan arşa alemler rahmetini bulurken
O gece sendin gelen ya Hz. Muhammed (s.a.v)
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
Ey kara iklimlerin beyaz meltemi;
Nasıl da muhtacız sana
Efendim bilsen şimdi!
Güller gülemeden açıyor kaç asırdır,
Ve ümmetini yakan his;
Gidişinin verdiği kahırdır.
Gel diyoruz her sabah,
Her akşam, her gün,her ay
Ve yıllardır…
Bir ümitle koşuyoruz yarınlara
Ey Nebi!
Çünkü bize beslediğin sevgiyle
Yüreklerimiz hayattadır.
Hastayız,aciziz,muhtacız Sana
Her zamankinden bin kat daha fazla!
Yalvarıyoruz Rabbimiz’e
İstiyoruz Seni geri bin bir niyazla.
Gel ne olur!
Çal yeniden paslı yürek kapılarını
Ve bizi sar sıcacık yüreğine
Nazla,nazla…
Bırakma sakın bizi Sevgili.
Senin aşkın içimizde bahardır.
Getirdiğin yüce dava
En sevgili, en yardır!
Ötelerin ötesinde duadasın biliyorum.
Bizim için akıttığın yaşların
Harıyla yanıyorum
Ve Sana layık mıyım hissiyle
Kendimden utanıyorum.
Ey en anne yürekli,
Ey yüreği bin bir renkli,
Gönül tahtının gül kokulu yetimi!
Keşke olabilseydik
Duygularının bir dirhemi.
Belki o zaman hissederdi yüreğimiz
Estirdiğin meltemi!
Çağlar dolusu özlemimle
Yalvarıyorum yıllardır,
Bırakma beni!
Rüyalarımda bile arıyorum,
Asr-ı Saadet’i yaşattığın beldeni…
Ey mutluluk menbaı,
Ey gönüller tabibi,
Ömrümce seve seve
Çekerim bu hasreti.
Öyle ki, aşkından unuttum
Mahlukata nefreti.
Sende buldum ben hayatı,
Sende buldum
Aşkı yaşamak adına kuvveti.!
Bırakmadın,bırakmazsın ama,
Yalvarıyorum Sana
Bırakma tek başına
Sevginsiz,
Sensiz, şu acizi!!!
Geleceğin yollara umudumu yerleştirdim.
Dikenlerin üzerine sevdamı gergef yaptım ki, hepsi güle dönsün.
Bahar gelecekti, Sen de gelecektin baharla. O zaman visaline açacaktı bütün çiçekler ve visal kokacaktı her biri. Rüzgar vuslat türküleriyle esecek, yapraklar Sana doğru kımıldanacak, semalar gelişine ağlayacaktı sevinçten.
Sen gelecektin bulutlar siyah örtüsünü çıkaracaktı. Yıldızlar sönecek, aydınlığında parlamaya devam edeceklerdi.
Sen gelecektin; Ay kararmışlığını Seninle giderecek, güller gibi kokmanın ne demek olduğunu Senden öğrenecekti. Sen gelecektin; Güneş yeniden tebessüm edecekti.
Sen gülecektin zerreler ihtizaza gelecekti. Sen gülecektin bin bir Ebu Zerr bakışlı hasbi yüreğimin çöllerinden geçip Bedr’e fethe gidecekti. Sen gülecektin, kainat gülecekti Seninle…
Geleceğin yollarda, ümidim taşların gözyaşlarını barındırdı. Dikenler parçaladı sevdamın gergefini. Bahar geldi, çiçekler hasretine açtı. Gökyüzü, Nuh Tufanı’na taş çıkardı.
Ağaçlar hasretinle sararıp solarken, bulutlar yas ilan etti.
Sen gelmedin, Ay kararmışlığıyla dağıttı yakamozları. Gönlümün gülleri Nemrut’a har,
baharın gülleri İbrahim’in(ve aleykümselam.) ateşine yar oldu. Yıldızlar daha önce baktığın izlere gözyaşlarını akıttı. Ve gelmeyişinin hüznü parladı gönlümüzdeki okyanuslarda
Bilirim bizim yüreğimizdir taşlara dönen, bizim kalblerimizdir. Bir türlü Sana dönemeyişimizin, gözlerindeki yaşları dindiremeyişimizin, yüreğindeki hüznü gideremeyişimizin taşlaşmışlığıdır Sen’i bizden uzak tutan.
Ne Sen’in nede Sen’den sonrakilerin ayak izlerini takip ettik. Hep Sen’den gayrısına kaydı bakışlarımız. Adımlarına, yoluna, Sana yar olamadık.
Sen Firdevs’i bırakıp bize döndün, biz dünyayı bırakıp Sana dönemedik. Sen arşların arşında büyüklerin en büyüğüyle muhatapken bizi sayıkladın, biz küçüklerin en küçüğüne tenezzül ederken, Sen’i unuttuk. Bizim yüreğimiz, bizim kalbimiz, bizim halimizdir taşlara dönen. Sen’i birtürlü hakkıyla sevemeyişimizin taşlaşmışlığıdır gelmeyişinizin sebebi…
Ey her saniye yağıp da farkına varamadığımız rahmet deryasının kaynağı!
Ey Güneşe Güneşliği, güllere güllüğü, bize de insanlığı öğreten!
Ey ümitlerimizin Efendisi! “Miraç’tan iner gibi, Hac’dan döner gibi” beklediğimiz!
Ey varlığında güzel bir düş, sıcacık bir gülüş ve Cennette geçirilen bir an, yokluğunda ise hazan olduğumuz…
Ağlatmışlığın burukluğu, kirlenmişliğin utancı, küçüğe tenezzül etmenin küçüklüğü ve günahların ezikliği ile bekliyoruz Sen’i. Gözlerimizle değil Sana aç gönüllerimizle bekliyoruz.
Mekke’den Medine’ye hicret eder gibi dön.
Belki oradakiler gibi hasbi değiliz; ama Sen’i görmeden inanan, gecelerde Sen’i arayan, seccadelerinde okyanuslar barındıran hasbiler aşkına, Sen’i alemlere rahmet olarak gönderen ve isyanlarımıza rağmen bizi helak etmeyen Yaradan aşkına dön…
Gözlerimizde semaların gözyaşları, yüreğimizde ademvari pişmanlıklar… Cennet’ten kovulmuş gibi bir hal içindeyiz. Ve biz ellerimizde geleceğine dair küçücük bir umut taşıyoruz.
Arşların arşına, Sen’i bize gönderen Rabb-i Rahim’e dönüp diyoruz ki:
Seni görmekten, Seni duymaktan aciz!
Neredesin ey Rasûl, neredesin Yâ RasûlALLAH?
Bu dava mahzun, bu dava garip, bu dava öksüz büyüdü.
Bir Veysel, Seni tâ Yemenden görürdü.
Görürdü de, Senin dişini kıran o taşa üzülürdü,
Üzülürdü de, sıkıntıdan kendi dişleri dökülürdü.
Yâ RasûlALLAH, Sen buyurmuştun ya hani, Yemen tarafına bakarak
Bu taraftan iman kokusu geliyor diye!
Bu yüzden o iman kokulu yâre, o göz nuru hırkanı bırakmıştın.
Kimdir bu yâ RasûlALLAH? diyenlere ise,
O beni görür ben de onu görürüm
O Veyseldir. buyurmuştun
Sen kâinatın yaradılış sebebi
Sen Ademin affedilme nedeni
Sen Rabbin biricik sevgilisi
Hal böyle iken yâ RasûlALLAH,
Sen açlıktan karnına taşlar bağlıyordun
Bizler, daha Senin gibi, bir gün olsun karnımıza taş bağlamadık!
Bırak taş bağlamayı
Sıcak döşeklerimizi terk edip bir gece olsun,
Gönülden teheccüde kalkamadık
Vazgeçtik nafilelerden
Umut kestik ya
Ümmetin içinde farzları ihmal edenleri görüyor musun yâ RasûlALLAH?
Görüyorsun da içinde kırıklıklar mı oluşuyor?
Neredesin ey Rasûl, neredesin yâ RasûlALLAH?
Hiç bir an unutmadım seni ben ey Sevgili,
Sönmez içimde tutuşturduğun iman ateşi,
Hep canlıydı gönlÜmde ki o hidayet Ümidi,
Kalbimde solmayacak o GÜlÜ Muhammedi.
Seni tanıdım gÜnden beri senindir kalbim,
Huzur ile mutluluğa doygundur bu kalbim,
Karanlıktan nurunla aydınlandı bu kalbim,
Sen gÜneşin,aydınlandı seninle bu kalbim.
Yaratılıp tÜm alemlere sen rahmet kılındın,
BÜtÜn kullara yol gösteren rehber kılındın,
O son Peygamber,Hatem-Ül Enbiya kılındın,
Kurtuluş yollarına sen, mihmandar kılındın.
Ardından gelen kullara tÜm yollar asan olur,
Senin gittiğin yolda ki tÜm tuzaklar bozulur,
Burada sana uyan kul,cennette komşun olur,
Hem dÜnya da hem ahret de kurtulmuş olur.
Seni anan bir gönÜlde ne acı ne de tasa olur,
O kokunu duyan insanın içi gÜl gÜlistan olur,
O gÜl yÜzÜn kalbimiz de açar gonca gÜl olur,
Sen kalplerimize girince cennet bahçesi olur.