Geri git   Van.GEN.TR Forum | Yerel Van Forumu > Dini Konular > Peygamberler

Peygamberler Peygamberlerle ilgili bilgiler burda

Cevapla
 
Konu Araçları Stil
Alt 09/05/07, 17:39   #1
ZyreC
Site Yöneticisi
 
ZyreC - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2006
Bulunduğu yer: Van
Yaş: 42
Mesajlar: 4.724
Tecrübe Puanı: 200 ZyreC isimli üye Tecrübe puanını kapatmıştır.
Standart Hılfu'l-Fudul Antlaşması

İbnu Hişam, İbnu İshak'tan naklen şöyle diyor: "... Bir antlaşma yapmak üzere Kureyş kabileleri birbirlerini davet ettiler ve Abdullah ibnu Ced'an'ın evinde toplandılar. Şerefine ve yaşına hürmeten toplantı onun yanında yapıldı. Haşimoğulları, Muttaliboğulları, Esed ibnu Abdiluzza, Zühre ibnu Kilab ve Teym ibnu Mürre gerek Mekke halkından, gerek Mekke dışından oraya gelen biri zulme uğradığında onun yanında yer alacakları konusunda yemin ettiler. Zulmü defedinceye kadar zalimin karşısında dikileceklerdi. İşte bu antlaşmaya Kureyşliler, Hılfu'l-Fudul adını verdiler." (1) İbnu İshak diyor ki: "Muhammed ibnu Zeyd ibni Muhacir'in Talha ibnu Ubeydillah ibni Avf'tan onun da Zühri'den rivayet ettiğine göre Zühri, Resulullah (s.a. s.)'in şöyle dediğini duymuştur: "Ben Abdullah ibnu Ced'an'ın evinde yapılan bir antlaşmada hazır bulundum. Böyle bir toplantıda hazır bulunmam benim için kırmızı develere sahip olmamdan daha sevimlidir. İslam'da da böyle bir antlaşmaya davet edilsem yine icabet ederim." (2)

Süheyli diyor ki: "Humeydi'nin Süfyan'dan, onun Abdullah'tan, onun da Hz. Ebu Bekir'in Muhammed ve Abdurrahman isimli iki oğlundan rivayet ettiği şu hadisi şerif yukarıdakinden daha kuvvetli ve evladır: "Ben Abdullah ibnu Ced'an'ın evinde yapılan bir antlaşmada hazır bulundum. Eğer İslam'da böyle bir antlaşmaya davet edilseydim kabul ederdim. Orada, hakları alıp sahiplerine iade etmek ve zalimin mazlumu ezmesine engel olmak üzere ahitleştiler."

Hılfu'l-Fudul antlaşması Ficar savaşından sonradır. Çünkü tercih edilen rivayete göre Ficar Savaşı, Resulullah (s.a.s.)'ın on yaşlarında olduğu sırada Şaban ayında gerçekleşmişti. Hılfu'l-Fudul ise, peygamberlikten yirmi yıl önce Zilkade ayında meydana gelmiştir.

Arap kavmi arasında en şerefli antlaşma olarak kabul edilen antlaşma işte bu antlaşmadır. Bu fikri ilk defa ortaya atan ve insanları böyle bir antlaşmaya ilk davet eden Zübeyr ibnu Abdilmuttalib'dir.



Hılfu'l-Fudul Antlaşmasının Sebebi

Hılfu'l-Fudul antlaşmasını hazırlayan gelişme şu olay oldu: Zübeyd oğullarından bir kişi Mekke'ye ticaret malı getirmişti. As ibnu Vail onu satın aldı. Fakat hakkını vermedi. Bunun üzerine Zübeyd oğullarından olan kişi daha önce anlaşmalı olduğu kabilelerin ileri gelenlerine müracaat etti. Fakat onlar kendisine yardım etmekten çekindiler ve onu kovdular.

Zübeydi başına gelen bu bela üzerine Ebu Kubeys dağının tepesine çıktı. O sırada Kureyşliler Kabe'nin çevresinde kendilerine ait localarında bulunuyorlardı. Zübeydi yüksek sesle şöyle bağırdı:

"Ey Fihroğulları! Bir mazluma yetişin.

Mekke'nin ortasında malı elinden gitti.

Ey toplananlar! Kabe'de grup grup

Umresini yapamayan perişan bir ziyaretçi var.

Ey Hicr ile Haceru'l-Esved arasında toplananlar!

Bu mukaddes yer, keremini tamamlayanlarındır.

Günahkar ve zalim kişinin elbisesi,

Ona saygı ve asalet vermez."

Bu çağrı üzerine Zübeyr ibnu Abdilmuttalib ayağa kalkarak: "Bu işin peşi bırakılmaz" dedi. Sonra Abdullah ibnu Ced'an'ın evinde toplandılar. Ev sahibi onlara yemek hazırladı. Haram aylardan olan Zulkade ayında antlaşma yaptılar. Zalime karşı mazlumun yanında birlik halinde bulunacakları ve zalimden hakkını alıp mazluma iade edinceye kadar mücadele edecekleri üzere Allah'a söz verdiler. Sonra yürüyüp As ibnu Vail'in yanına gittiler. Satılan malın karşılığını kendisinden çekip aldılar ve sahibine verdiler." (3)

Abdurrahman ibnu Avf (r.a.) Resulullah (s.a.s efendimizin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Amcalarımla birlikte İyi Kişiler Antlaşması'nda bulundum. O zaman daha genç yaştaydım. Bu anlaşmayı bozmam karşılığında kırmızı develerimin olmasını istemem (yani karşılığında kırmızı develer verilse de yine bu anlaşmayı bozmak istemem.)." (4)



Hılfu'l-Fudul Antlaşmasından Çıkarılacak Önemli Bazı Dersler

1. Zulüm ve şirkin insanları kuşattığı zamanlarda Allah (c.c.) o zulüm ve şirki kaldırmak için peygamberler göndermiştir. Peygamberler ve onlara iman edenler, yeryüzünde zulüm ve şirk kalmayıncaya kadar zulüm yuvaları ve şirk müesseseleriyle mücadele etmeyi kendilerine prensip edinmişlerdir. Son peygamber Hz. Muhammed (s.a.s.) daha peygamberlikle görevlendirilmeden "mazlumun yanında durmak ve zalimin karşısında direnmek" maddesinden ibaret olan dolayısıyla hem cahiliye devrinde hem de İslam'da büyük önem taşıyan Hılfu'l-Fudul antlaşmasına katılmıştır. Resulullah (s.a.s.) peygamberlikle görevlendirildikten sonra da hep mazlumun yanında yer almış zalimin karşısına çıkmıştır. Nitekim Resulullah (s.a.s.) henüz zayıf durumda olduğu Mekke döneminde Ebu Cehil tarafından malı gasp edilerek zulme uğrayan ve baş vurduğu her kapının yüzüne kapatılması sonucunda çaresiz duruma düşen bir yabancının hakkını ondan almıştır. Ayrıca Resulullah (s.a.s.)'ın zulme uğrayan sahabilerine ilk hicret mekanı olarak Habeşistan'ı tercih etmesinin sebebi orada zulmün olmamasıydı. Kısacası Resulullah (s.a.s.) hayatı boyunca mazlumun yanında zalimin karşısında olmuştur. Resulullah (s.a.s.)'den sonra yeni bir peygamber gelmeyeceğine göre peygamberlerin varisleri olan gerçek alimlerin zulme karşı mücadelede halka önderlik ve rehberlik yapmaları ve halkı zulüm hakkında yeteri kadar bilgi sahibi kılmaları gerekmektedir. Resulullah (s.a.s.)'in zulümle mücadele metodu Kitap ve sahih sünnet kaynaklarımızda mevcuttur. Şu asrımızda zulmün karanlığının her tarafı kapladığı herkes tarafından bilinmektedir. Zulmün karanlığını dağıtabilmek için Müslümanların mutlaka tekrar Kitap ve sünnetin etrafında toplanmaları ve diğer meselelerde olduğu gibi zulme karşı mücadele etmede de Resulullah (s.a.s.)'in Kur'an ve sünnette belirtilen mücadele metoduna göre hareket etmeleri gerekmektedir.



2. Resulullah (s.a.s.)'in kendi kavmi içindeki olaylara karıştığını görmekteyiz. Resulullah (s.a.s.) Hılfu'l-Fudul antlaşmasına katıldığı gibi ondan yaklaşık on yıl önce de kabileler arasında vuku bulan meşhur Ficar savaşına katılmıştır. Resulullah (s.a.s.)'in daha gencecik yaşta kavmiyle haşir neşir olması ve olayların içinde bulunması onun dürüst ve "emin" lakabını kazanmasına vesile oldu. Kitap ve sünnetin ihyası için gece gündüz demeden çalışan günümüz davetçilerinin de mutlaka halkla kaynaşmaları, onlarla haşir neşir olmaları, onların dertleriyle dertlenmeleri ve yararlı gördükleri her türlü etkinliğe katılmaları gerekmektedir. İnsanların arasına inmeyen bir davetçi halkın dert ve sorunlarını bilemeyeceği gibi onlara hiçbir yarar da sağlayamaz.



3. Allah (c.c.) Kur'an-ı Kerim'de mealen şöyle buyurmaktadır: "Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra yardım da göremezsiniz." (Hud, 11/113) Mealini verdiğimiz bu ayetten anlaşıldığı üzere değil zulme iştirak etmek, zulme meyletmek dahi çetin bir azaba yakalanmanın alametidir. Ayrıca yukarıda mealini verdiğimiz ayetin, hakkında "Hud suresi beni kocalttı" anlamındaki hadisi şerif bulunan "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol" mealindeki ayetten hemen sonra gelmesi ayrı bir anlam taşımaktadır. Kur'an-ı Kerim'de zulüm manasına gelen kelimelerin dışında sadece zulüm kelimesi ve ondan türeyen kelimeler yaklaşık 300, Kütübi Tis'a'da ise tekrarlarla birlikte yaklaşık 467 kere geçmektedir ki, bu da İslam'ın zulme ne kadar karşı olduğunu göstermektedir. Ayrıca bilindiği üzere İslam'da bir halifenin bulunması farzdır. Bunun da iki ana sebebi vardır: Biri, dini muhafaza etmek; diğeri, mazlumlara yardımcı olmak ve onların haklarını korumak. Bütün bunlar zulmün ne kadar menfur ve çirkin olduğunu göstermektedir.



4. Resulullah (s.a.s.) "Mazlumun yanında zalimin karşısında olmak" maddesini içeren daha doğrusu sadece bu maddeden ibaret olan Hılfu'l-Fudul gibi bir antlaşma hakkında "şimdi de davet edilsem icabet ederim" buyurarak o antlaşmayı övmüştür. Günümüz Müslümanlarının Resulullah (s.a.s.)'in o sözlerine kulak vermeleri ve o sözler ışığında benzer meselelere yaklaşmaları gerekir. Çünkü mazlumun yanında durmak ve zalimin karşısına dikilmek ancak gerçek müminlerin kârıdır. Dolayısıyla kimden sadır olursa olsun ve kime yapılırsa yapılsın zulüm zulümdür. Başka bir adı da yoktur. Müslümanlara düşen görev zulme dur deyip zalimin zulmüne engel olmaktır. Şayet olamıyorlarsa en azından dile getirmeleri ve yazmaları gerekir. Şunu da unutmamak gerekir ki, zalimin zulmüne karşı sessiz kalmak zulmü dolaylı bir şekilde benimsemek demektir.

Şunu da unutmamak gerekir ki mazlumun dini sorulmaz. Her şeyden önce ona yapılan zulme engel olmak lazımdır. Binaenaleyh, mazlumun yanında olmak, onun hakkını aramak ve korumak ve zalimin zulmüne engel olabilmek amacıyla atılan her adımı desteklemek ve bu doğrultuda yapılan ciddi davetlere icabet etmek, bunu yaparken de şahsi çıkarları ve ırki saikleri hiçbir zaman ön plana çıkarmamak gerekmektedir. Zulme uğrayan Kürt ,Türk, Arap ya da başka bir ırktan olabilir. Zulüm oklarının düştüğü yer Irak Kürdistan'ı veya Bosna-Hersek, Çeçenistan, Cezayir, Filistin ya da Keşmir olabilir. Gerçek Müslümanların görevleri hakkı haykırmak, yapılan zulmü dile getirmek ve bir ırka veya bir bölgeye karşı gösterdikleri hassasiyeti diğer bölgelere karşı da göstermektir. Zira Allah (c.c.) Kur'an-ı Kerim'de mealen: "Mü'minler ancak kardeştirler." (Hucurat, 49/10) buyuruyor. "Ancak Kürtler veya Türkler ya da Araplar kardeştir" demiyor. Resulullah (s.a.s.) bir hadisi şerifte mealen: "Müminler, birbiriyle kenetlenmiş bir duvarın kerpiçleri gibidirler" diyor. "Kürtler veya Araplar ya da Türkler birbirleriyle kenetlenmiş bir duvarın kerpiçleri gibidirler" demiyor. Şu halde kamil bir Müslüman, insanlar ve bölgeler arasında asla ayırım yapamaz ve herhangi bir halka veya bir bölgeye yapılan zulmü kendi halkına ve kendi bölgesine yapılmış gibi kabul eder. Şu hakikati dile getirmeden geçemeyeceğim: Şuurlu Müslümanların kamuoyunun hakimiyetini ellerinde tutan ve yıllardır kendimin de abone olduğu İslami bazı gazeteler ve bu gazetelerde yazılar yazan kamuoyunda ün yapmış bazı köşe yazarları Bosna'ya, Keşmir'e, Çeçenya'ya vb. yerlere karşı duydukları ilgi ve gösterdikleri hassasiyeti (ki, bunu takdirle karşılıyorum) bugüne kadar Müslüman Irak Kürdistanı'na daha doğrusu Müslüman Kürt halkına karşı göstermemişlerdir. Irak Kürdistanı'ndaki İslami çalışmalar hususunda dahi buradaki halkı aydınlatmamışlardır. Söz konusu gazete ve yazarların orada yaşayanların dertlerini dile getirmeleri ve o dertlere çare aramaları gerekirken maalesef: "Aman dikkat! Kuzey Irak'ta Amerika ve İsrail güdümünde bir Kürt devleti kuruluyor" veya: "İsrail'in Kürt kartı" başlığı altında sayfalar dolusu dizi yazılar yazdılar ve o yazılarda -doğru da olabilir yanlış da- bazı şahsiyetleri itham altında bıraktılar. Kerkük ve çevresinde Amerikan ve İsrail güdümlü bir Türkmen devleti kurulsaydı acaba aynı alerjiyi duyacaklar mıydı? Doğrusu merak ediyorum ve yine daha önce kurulmuş olan bazı bölge ülkeleri Amerika ve İsrail güdümünde değiller mi? Ve sabah akşam İsrail'i tesbih ederek kalkıp oturmuyorlar mı? Ama sıra Kürtlere gelince kıyametler koparılıyor. Evet. Amerika ve İsrail'in ajanları bölgede cirit atıyor ve ciddi bir oluşumun peşindeler ama buna sebep olan nedir? Bana kalırsa Müslümanların bölgeye karşı ilgisizliği ve oraya kardeş elini uzatmamalarıdır. Tabii ki bölge ülkelerinin izledikleri siyaset de büyük rol oynamaktadır. Ben ister Irak Kürdistanı'nda ister başka yerde olsun Amerika ve İsrail'in desteklediği herhangi bir oluşuma karşı olduğumu ve ister Kürt ister Arap ister Türk olsun zulme uğrayan herkesin yanında ve zalimin karşısında olduğumu ve zulmü kaldıracak Hılfu'l-Fudul gibi antlaşmaları desteklediğimi bir Müslüman olarak burada ilan ediyorum.



Dipnotlar:

1. İbnu Hişam Sireti

2. A.g.e.

3. Bkz. Münir Gadban, Resulullah'ın Hayatı ve Metodu, Risale, İst., C. 1, sh. 93-95,

4. Buhari, el-Edebu'l-Mufred, 567 (el-Edebu'l-Mufred, Buhari'nin el-Cami'u's-Sahih'ten ayrı müstakil bir kitabıdır); İbnu Hibban, el-Mevârid, 2062; Hakim, 2/220, Tefsir. Hakim: "İsnâdı sahihtir, ancak Buhari ve Müslim Sahih'lerine almamışlardır" demiş Zehebi de ona muvafakat etmiştir. Ahmed ibnu Hanbel, 1/190-193; İbnu Hacer el-Heysemi, Mecmeu'z-Ze-vaid, 8/172
__________________
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça


Ne kadar kibirli dursa da
Bardağın önünde eğilir çaydanlık
Öyleyse bu büyüklenme niye?
Bu kibir bu gurur niçin?
Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından;
Bardağı insan bunun için öper daima alnından…


Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...
ZyreC isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 1053
Takımınız:
Alt 09/05/07, 22:57   #2
Satan22
Mareşal
 
Satan22 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2006
Bulunduğu yer: Sence Nerden..:))
Mesajlar: 14.070
Tecrübe Puanı: 0 Satan22 isimli üye Tecrübe puanını kapatmıştır.
Standart

emeğine sağlık kardeş sağol..
__________________
TabuTlara sığmayacak kadar inTihar var , şeyTanın siparişi..
dünyanın ninnisi olmuş sirenler , Ya RAB bizi özler...

şah damarım aTTıkça yaşını silerim çeşmin , solar hayaT resmin..
umuT nerdesin yine biTTin , nerelere giTTin , ben seni göremeden...



Satan22 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 1596
Takımınız:
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz Aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 14:55 .


Powered by vBulletin
Copyright © 2000-2007 Jelsoft Enterprises Limited.
Sitemap
6, 5, 3, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 113, 16, 17, 18, 19, 81, 20, 27, 22, 23, 24, 25, 26, 48, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 43, 136, 40, 58, 45, 42, 44, 46, 47, 53, 54, 55, 56, 57, 59, 60, 70, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 68, 69, 71, 72, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 82, 83, 96, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 98, 97, 100, 101, 102, 103, 106, 104, 105, 112, 109, 108, 107, 110, 111, 114, 115, 118, 116, 117, 119, 148, 154, 124, 165, 122, 120, 123, 121, 150, 153, 125, 128, 129, 131, 132, 133, 134, 135, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 151, 149, 202, 175, 164, 152, 167, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 195, 169, 166, 168, 170, 171, 172, 199, 174, 173, 196, 200, 176, 177, 180, 178, 179, 182, 189, 187, 184, 186, 191, 192, 193, 194, 197, 198, 201, 203, 229, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 211, 212, 213, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 220, 221, 222, 223, 224, 236, 231, 232, 233, 234, 235, 237, 240, 239, 241, 243, 242, 244,