Hayatınızda önünüze çıkan herkesin özel bir görev ile karşınıza geldiğine emin olun.
Ve ona varlığı için teşekkür edin... Özellikle düşmanınızsa...
...
Önünüzde gelecek varken geçmişle uğraşmayın...
Ama geleceği de yeni bir “eski geçmiş” yapmak için yaşamayın...
Onu şekillendirin; geçmişinizin tekrarlarından kurtulun...
...
Başınıza gelmiş ve gelecek her şeyin tek sorumlusunun kendiniz olduğu gerçeğiyle barışmayı reddettiğiniz her gün tedavi süreniz gecikecek, “yeni bir eski geçmiş” için her seferinde yeni bir adım attığınızla kalacaksınız...
...
Gerçek, düş artı zamandır...
İnanmak için görmeyi beklemeyin... İnanın ki, görebilin...
...
Dünyadaki en büyük ekonomik gerçek mutluluktur...
Ekonomi’nin tanımı mutluluktan başka bir şey değildir... Her zaman iyi bir ekonomist olun...
...
Düşleyin, düşleyin, düşleyin... Düş, var olan en gerçek şeydir...
(...Stefano Elio D’anna)
Çevremizdeki acıları bizim de çekmemiz gerekmektedir.
Hepimizin ortak bir vücudu yoktur, ama ortak bir büyümesi vardır:
Bu ise, şu ya da bu biçimde acılar içinden çekip götürür bizi. Nasıl ki çocuk belli bir gelişim sonucu hayatın tüm evrelerinden geçer, yaşlanır ve sonunda ölürse, biz de bunun gibi yaşadığımız dünyanın tüm acılarından geçerek gelişiriz.
Bu konuda adalete yer yoktur, acılardan ürkmeye ya da acıları üstünlük diye yorumlamaya yer yoktur... (...Franz Kafka)
Vefa ve samimiyet ilk prensipleriniz olmalıdır...
Eğer kusurların varsa, onlardan kurtulmaya çalışmalısın ve bundan korkmamalısın.
Yapılmış şeyler üzerinde konuşmak lüzumsuzdur, geçmiş şeyleri ayıplamak da manasızdır.
Bir insan sabahleyin doğru yolda ise, akşam saatlerinde de öyle kalacak ve bundan pişman olmayacaktır.
Tevazu ile konuşmayan bir kişi, zamanla bununla ilgili bütün kelimeleri de tamamıyla unutabilir.
Kelimelerin kuvvetini bilmeyen insanlarla esaslı bir konuyu konuşmak mümkün değildir.
İhtiyatlı insan nadiren hata işler.
Doğaya göre bütün insanlar birdir, fakat pratikte birbirlerinden dehşetli ayrılık gösterirler.
Çoğunlukla başkaları tarafından mutlu edilmeyi bekleriz...
Ve genellikle onlar bizi, bizim istediğimiz gibi mutlu etmeyi başaramaz...
Neden?... Çünkü yalnızca bir kişi sizin mutluluğunuzdan ve sonsuz saadetinizden sorumlu tutulabilir...
O kişi sizsiniz...
Bu yüzden; anne-babanız, çocuğunuz, ya da eşiniz de olsalar, sizin mutluluğunuzu garanti etme şansına sahip değiller...
Onlar, sadece sizin mutluluğunuzu paylaşabilirler...
Mutluluğunuz, kendi içinizde saklıdır...
Hayatta her şeyin insanlar için olduğunu bilirseniz;
Başınıza gelen kötü olayları, acıları, üzüntüleri olgunlukla karşılayabilirsiniz...
Hayatın size karşı adaletsiz davrandığını düşünmeden, kendinize acımadan...
Olduğu haliyle kucaklayabilirsiniz yaşamı... Acısıyla tatlısıyla...
Böyle yaptığınız zaman ilerleyebilirsiniz ancak...
Hem yaşamın cennet gibi olacağını size kim söyledi ki?...
(...Carol S. Pearson)
Yüreklilik; kendi hatalarına egemen olmaktır...
Onlardan acı çekmektir, ama onların altında ezilmemektir...
Ve yoluna devam etmektir... Yüreklilik hayatı sevmektir...
Ve ölüme dingin bir bakışla bakmaktır...
İdeale koşmak ve gerçeği anlamaktır...
Harekete geçmek ve evrenin çabamıza hangi ödülü ayırdığını veya bir ödül ayırıp ayırmadığını bilmeden büyük amaçlara kendini adamaktır...
Yüreklilik, gerçeği aramak ve onu söylemektir...
Geçici olarak muzaffer olan, yalanın yasasına boyun eğmemektir...
Ve ruhumuzu, dudağımızı ve ellerimizi, aptal alkışların ve fanatik yuhalamaların yansıması yapmamaktır...
(...Jean Jaures)
İnsanlar yalnız ağlıyor, yalnız ölüyor...
Çocuklara kötü muamele ediliyor, yaşlılar son günlerini sevecenlik ve sevgiden uzak geçiriyor...
Sevgi gösterisine bu kadar çok ihtiyaç olan bir dünyada, hayatımızdaki insanlara sadece sıcak bir kucaklama ya da uzatılan bir elden daha karmaşık olmayan bir hareketle yardım edecek büyük bir gücümüz olduğunu anlamak çok önemli...
Dünyayı daha iyi, daha sevgi dolu bir yer yapmak için neler yaptığımızı düşünmek için en uygun zaman günün sonudur...
Geceler boyunca aklımıza hiçbir şey gelmiyorsa, dünyayı daha iyiye doğru nasıl değiştirebileceğimizi düşünmek için de uygun bir zamandır bu...
Öyle çok büyük şeyler yapmamıza da gerek yoktur; var olan basit şeyler üzerinde bir şeyler yapmak da yeterlidir...
Etmediğimiz bir telefon, yazmayı ertelediğimiz o not, takdir etmediğimiz o iyilik...
İş sevgiyi vermeye gelince fırsatlar sonsuzdur ve bunu hepimiz yapabiliriz... (...Leo Buscaglia)
Kim olursa olsun, her insan;
Her zaman, her yerde, aklının ve mantığının ona dayattığı gibi değil,
Canının istediği gibi davranmak ister...
Kendi çıkarlarına ters düşen şeyleri de isteyebilir...
Hatta ara sıra böyle olması zorunludur...
İşte hiçbir sınıflandırmaya sokulamadıkları için yok sayılan,
Bütün sistemlerin, kuramların canını okuyan en önemli çıkarlarımız,
Bağımsız, engellenemeyen isteklerimiz, yabanıl kaprislerimiz,
Kimi zaman çılgınlık derecesine varan düşlerimizdir. (...Dostoyevski)