FANATİK, 4 büyüğü mercek altına aldı. Kaan Bora sordu, Can Çobanoğlu yanıtladı. Çok konuşulacak bu yazı dizisinin ilk konusu Şampiyon Beşiktaş...
- Beşiktaş’ı şampiyonluğu götüren faktörler sizce nelerdi?
Siyah-Beyazlılar yanlışlarla başladığı ligi yaptığı değişikliklerle doğru bitirdi. Mutlu sona ulaşırken, sadece saha içi düzenlemeler değil, saha dışına da çıkan yeni prensipler önemli faktörlerdi şampiyonluk yolunda. Kavga ile vakit geçirmeden, bahane üretmeden, futbolcuyu başarısızlık kılıfının içine sokmadan, işine bakarak, hedefe gidilebileceğinin güzel örneği oldu geçen sezon Beşiktaş açısından... - Fenerbahçe ve Galatasaray’ın yarıştan erken koparak Beşiktaş’ın ekmeğine yağ sürdükleri çok konuşuldu. Sizce bu bir etken miydi?
Şampiyon olmak kolay iş değildir. Kimse bu kupanın üzerinde gölge aramasın. Saygı gösterilecek bir U dönüşüyle tam da dibe vururken, yakalanan şampiyonluğu herkes takdir etmeli. Saygı göstermeli ve tebrik etmelidir. Uzun ve yorucu, üstelik de çetin mücadeleli bir ligde diğer rakipler herhalde laf olsun diye kopmadılar veya siz kopun da biz şampiyon olalım diyen çıkmamıştır. Bunları bir kenara bırakmak lazım. Tertemiz oynanmış bir ligde kazanılan şampiyonluğa emek verenlere herkes alkış tutmalı. Eleştirmenler de diğer camialar da bunu kabullenmeli. Daha önceki sezonlarda ezeli rakipler şampiyon olduklarında Beşiktaş ligden koptu diye mi bu gerçekleşti. Üstelik Fenerbahçe’nin yıldızlarla dolu kadrosu Avrupa Şampiyonu hocayla taçlandırılmış, Galatasaray ise tarihinin en pahalı kadrosuyla yarışa başlamıştı. Kartal’ın başarısını diğer takımların başarısızlığına bağlamak çarpık bir düşüncedir. - Şampiyonluğun mimarı Mustafa Denizli mi?
Ertuğrul hocanın gönderilmesi camiada çok kabul edilmeyen bir olaydı ama oynanan futbol şampiyonluğun gelmeyeceğini gösteriyordu. Beşiktaş Yönetimi, son senelerdeki belki de en cesur ve akılcı işi yaparak, Mustafa Denizli’yi göreve getirdi. Kartal sezon sonunu şampiyon olarak tamamlayamasa Yıldırım Başkan soyadı dahil yara alarak ve kulüp de büyük bir kaosa sürüklenerek, sezonu bitirirlerdi. Tecrübeli hoca, sadece futbolcu üzerindeki etkisiyle değil, savruk demeçlerin de önüne geçince ve en önemlisi de takımda adaleti sağlayarak, herkesi forma bulabileceğine inandırınca başarı geldi. Buna göre de aslan payını Denizli’ye vermek gerekli. - Geçen sezonun en kilit oyuncuları kimlerdi?
Rüştü tecrübesiyle şampiyonluk yolunun önemli anahtarıydı. Yusuf ise sahaya çıktığı zaman ‘mutlaka birşey yapar maçı çevirir’ düşüncesiyle hem tribünlerin hem takım arkadaşlarının güven abidesi oldu. Özveri ve çalışkanlıklarıyla sezon başı yaşadıkları talihsizliklere rağmen iki İbo’ya şapka çıkarmak gerekir. Ekrem Dağ ise Beşiktaş’ın alnından öpülecek işler yapan emekçisi oldu.
- Şu ana kadar transfer politikasının çok başarılı olduğu söylenemez. Topuz ve Nihat konusunda yaşanan hayal kırıklıkları şampiyonluk coşkusuna bile gölge düşürdü. Bu yeni sezon öncesi camiaya negatif etki yapar mı?
İyi niyetli bir soru. Çünkü transfer politikasından bahsediyorsunuz. Bence kulüpte transfer politikası dahi yok. Şu ana kadar verdikleri görüntü o. Beşiktaş kulübü geçen sezon kazandığı kupaların ağırlığını masa başında da göstermeliydi. Veya transferi yaparken geçmiş dönemde yaşadığı fiyaskoları bir daha yaşamamalıydı. İşi inat noktasına kadar getirdiyseniz, futbolcu da ‘gönlüm sizde’ diyorsa ve üstelik de Beşiktaş forması giydirdiyseniz, o formayı onun üzerinden çıkartırmazsınız. Kabul edilmeli ki, yanlış bir taktik ile Mehmet Topuz işi sürdürüldü. Kulübünden bonservisi ile ilgili güvence alınmadan bu kadar yaygara koparılmamalıydı. Ya da herşey göze alınıp, Topuz bedeli karşılığı bir sezon oynamadan tabiki kurallar gereği Beşiktaş haricinde bir yerde antrenman yaptırılarak, tutulabilirdi. Nihat olayında ise bu futbolcunun geleceği garantisi alınmadan hareket edilmemeliydi. Topuz olayının tam tersi şekilde hareket edildi. Önce kulübü ile anlaşıldı, bu sefer de futbolcu gelmeyeceğini söyledi. İki yanlışı bir arada nasıl yapıyorlar anlamak mümkün değil. Bir türlü hem futbolcu hem kulüple görüşmeyi beceremiyorlar. Böylelikle Beşiktaş’ta transferin iki yakası bir araya gelmiyor. Fink transferi ise bana göre gereksiz. Alman futbolcunun yerine daha çok ayağına hakim, oyun içi sürekliliği olan lider ruhlu, mücadele gücü daha yüksek bir oyuncu alınmalıydı. - Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’ne direkt katılıyor. Üstelik üçüncü torbada. Yeni sezonda Avrupa’ya böyle bir avantajla başlayacak Kara Kartal’ın kadrosu yeterli mi?
Ciddi bir analiz yaparsanız önümüzdeki sezon bu kadronun Türkiye için bile yeterli olmadığının farkına varırsınız. Son 4-5 maçına baktığınız zaman Beşiktaş’ın çok zorlandığını göreceksiniz. Kısa kısa gidersek, kalede Rüştü’yü sürekli rekabet içinde tutacak iyi bir partnere ve hatta onun önünde olabilecek kaliteli bir kaleciye ihtiyaç var. Üzülmez solda tek tabanca. Yaşı malum, olası sakatlık büyük sıkıntı yaratıyor. Oraya da bir alternatif lazım. Sağbek ise zaten hiç olmayan tarafı Beşiktaş’ın. Alternatifli bir oyuncu mutlaka oraya alınmalı ki, hücumcusu bu kadar çok olan bir takımın özellikle kanat bindirmeleri etkili hale gelsin. Sakatlık riskleri yüksek olan Zan ve Toraman’ın yanlarına dağınık olmayan stoper de gerekli. Fink için yukarıda söylediklerimiz burada da geçerli. Bobo aklı bu kadar dışarıdayken artık yarar sağlamaz, kulübede otururken de parasını alamadığı zamanlarda da surat asıyor, problem çıkarıyor. Oynadığı maçlardaki görüntüsü de artık demir almak zamanının geldiğini gösteriyor. Holosko içine kapanık, gol atamadıkça sinirleniyor. Patlama gücü yüksek, final vuruşları zayıf bir oyuncu. Hem sağlanacak psikolojik destek hem de oyun içinde onu daha etkili kullanacak taktik şablon bu sene onu parlatır. Zapo gitmeli, Şampiyonlar Ligi’nde hedef üste tırmanmaksa Sivok da onunla beraber gönderilmeli. Yabancı kontenjanı hala dolu olan Beşiktaş boşuna para ödeyerek Türkiye dışında tuttuğu yabancılarından da bir önce kurtulmalı. Tello, Şili’ye gidip, geldikçe müthiş düşüş yaşıyor. Buna bir çare bulunmalı. Ernst-Yusuf ikilisini desteklemesi düşünülen Fink’in yerine bahsettiğimiz tarzda bir futbolcu şart. Delgado beklentinin uzağında kaldı, artık gitme vakti geldi. İki Serdar zor kazandıkları formalarını kolay kaybedebileceklerini bilmeli. İnceman ise silkinip, kendine gelmeli. Yoksa ona da yol gözükecek gibi. Nobre tam bir savaş adamı. Sakatlık da dahil hiçbir mazaret dinlemeden sahada herşeyini vermek üzere bulunuyor. Beşiktaş’ın büyük avantajı. Bobo gitse de gitmese de Nobre’nin yanına iyi bir golcü şart. Batuhan’ı unuttum zannetmeyin. O zaten kendini unutturmuyor, giderken de gelmesi gündemdeyken de konuşuyor. Demeçleri hala aklımda unutmamalıki, Beşiktaş daha çok Batuhanlar yaratır, ama Batuhan bir daha Beşiktaş bulamaz. Rıza hocayı bile bıktırdıysa iyice düşünmeli. Tavsiyem çenesini tutup, oyununu geliştirmesidir. Daha olmadan oldum zannederse damdan düşer. Hem Türk futbolu hem de kendi kaybeder. Önce ailesi, sonra akılsız (!) akıl hocaları onu Beşiktaş ile başbaşa bıraksınlar. Kısacası Beşiktaş’ın bir an önce acil ve akılcı transfer eylem politikasına geçmesi gerekiyor. Kaan BORA-Can ÇOBANOĞLU
Şampiyon kadro yetmez!
Normal
