Çok para kazanmak amaç haline geldi. İyi kötü günah sevap ortadan kalktı. Maalesef her şeyi euro dolar paritesi belirler oldu.
Antalya’da yapılan [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] toplantısına iştirak ettik. Üniversiteli bir gencin giydiği tişört üzerindeki yazı çok hoşuma gitti. “Niyet ettim adam olmaya” duygulandım. Zengin olmak varken ezen korkutan, yıldıran, ürküten, varlığını her alanda hissettiren herkesin önünde nefes bile alamadığı tir tir titrediği sert patron tipi varken adam olmak! Tebrik ettim başarılar diledim.
Başta komşuluk ilişkileri olmak üzere temel hassasiyetlerimiz bir biri ardına ölüyor. Ailede bile menfaat hakim hale geliyor. Modern apartmanlar yerine cephesi kıbleyi gösteren bahçeli cumbalı kerpiç evleri özledim. Deli dana, kuş gribi, keneden bulaşan kırım Kongo ve domuz gribi, yüksek tansiyon, kolestirol, şeker hastalığı nedir bilmezdik. Stres depresyon ve panikatak tanımazdık. Bir aylık kazancımızı bir öğünde yiyen zatı zevatlar unutmayın ki! Karasakal hocamın dediği gibi eskiden insanlar açlıktan ölüyorlardı, şimdi ise tokluktan ölüyorlar. Zayıflamak için harcanan para ve yapılan israf aç insanları doyurma masrafını geçmektedir. Çamura basar her gün akşam eve ıslak ayakla gelirdik. Elbiselerimizi yamalı giyer ama yırtık pırtık giymezdik.
Bol acılı arabaşı köy tavuğundan hele birazcık da ekşi öf her şeyi alır götürürdü. Kışın sobanın içinde patatesi atar soğan ve turşunun gözüne vururduk. Sabah kahvaltısı bulgur aşı içine kurumuş kavrulmuş et ve annemizin yaptığı değirmende üretilen kepekli mayalı komşumuzun evinde bile tüterdi. Annem ilk pişenleri komşulara dağıtır aman burunlarına tütmesin, canları çeker derdi. Komşumuz bizde yeni ekmek yaptık olsun birde bizim mayalının çeşnisine bakın derdik. Her pişen yemekten birbirimize tattırır ikram ederdik. Fakirdik ama onurluyduk hem de çok mutluyduk.
Evimizi dolduran kuru kalabalık eşyalarımız yoktu. Gaz lambası altında çalıştığımız dersler anlatılan masallar, evliya menkıbeleri, büyüklerimizin savaş hatıralarını can kulağıyla dinler; hiç bitmesin isterdik. Şimdi maalesef dizi hastalığı aldı başını gidiyor. Kim ne kadar kurnazsa en fazla aldatıyorsa en büyük fitneyi çıkarıp ortalığı karıştırıyorsa, İftira edip kuyu kazıyorsa maalesef o kadar kahraman oluyor. Niyet ettim Adam gibi adam olmak için modern hayatın getirdiği olumsuzluklarla ve uyumsuzluklarla savaşmaya… Onursuz zenginlik peşinden koşmayan, büyüğünü küçüğünü bilen, helalı haramı tanıyan, vatana millete faydalı, saygılı, görgülü şahsiyet ve karakterli, iffetli, iyi nesiller yetiştirelim. Unutmayalım ki eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz . İyi evlat, ahlaklı iyi anne ve babadan olur.
<alıntı: Necdet BAŞTOKLU>
ßæ
__________________ qüLün héP qüLDükLérime... sıkıySa öLün bakaLım... héR güN öLDükLérime...
Gerçektende eğitim , terbiye, ahlak ve önemli olan bir çok değer ilk önce aile tarafından çocuklara benimsetilmelidir ki daha sonradan kişide oluşabilecek yanlışları engellemek için.Eğer küçükken bir şeyler öğretilmezse zaten büyüdükten sonrada kendi bildiği doğrularıyla hareket edecektir.
Çağımızın gidişatını anlatan güzel ve anlamlı bir yazı teşekkürler.