Geri git   Van.GEN.TR Forum | Yerel Van Forumu > Spor > Futbol > Galatasaray

Cevapla
 
Konu Araçları Stil
Alt 12/07/07, 11:32   #1
çikolataa
Orgeneral
 
çikolataa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Apr 2007
Bulunduğu yer: Adana
Yaş: 34
Mesajlar: 2.927
Tecrübe Puanı: 35 çikolataa has a brilliant future çikolataa has a brilliant future çikolataa has a brilliant future çikolataa has a brilliant future çikolataa has a brilliant future çikolataa has a brilliant future çikolataa has a brilliant future çikolataa has a brilliant future çikolataa has a brilliant future çikolataa has a brilliant future çikolataa has a brilliant future
Standart <<<efsane maçlar>>>

Galatasaray-Fenerbahçe rekabetinin en unutulmaz olaylarından birisi 1910-1911
sezonunda yaşanmıştır. 12 Şubat günü Kadıköy'deki Union Club sahasında yapılacak
maça, aşırı lodos nedeniyle bazı Galatasaray'lı futbolcular karşıya geçemez. 11 kişilik takımı tamamlayamayan Galatasaray, Fenerbahçe sahasındaki maça ancak 7 kişi çıkabildi. İnanılmaz bir inançla mücadele veren 7 kişi Fenerbahçe'yi kendi sahasında 7-0 yendi. Sarı Lacivertli takım da bu maçta kalecisi Ali Said'in sakatlanıp çıkması sonucu 10 kişi ve kalecisiz oynamak zorunda kalmış ve gol yiyenin kaleyi bir diger arkadaşına devretmesi şeklinde öteki futbolcularda bir bir kaleye geçmiştir. Bu inanılmaz zaferi kazanarak ezeli rekabetin en parlak sonuçlarından birini elde eden Galatasaray takımının o maçı hangi kadrosuyla oynadığını saptamak ne yazık ki mümkün olmamıştır. Bu konuda, kaynaklar arasındaki çelişkiler içinden çıkılabilecek gibi değildir. Yanlışı göze alarak verebileceğimiz kadro şöyledir:

Ali Sami - Ali, Bekir Bircan, Horace Armitage, Celal İbrahim, İdris, Emin Bülent.
(Cem Atabeyoğlu, bu maçta kalede Ahmet Robenson'un oynadığını belirtiyor. Ayrıca, onun verdiği kadroda Horace Armitage ve Bekir Bircan yok. Emin Bülent de iki ayrı kişi olarak verilmiş... Ancak, bütün bu isimlerin anılmış olması nedeniyle yine de belli bir sonuca varmış oluyoruz.)

1910-1911 ŞAMPİYONU GALATASARAY TAKIMI

Ayaktakiler sağdan: Asım, Mahmut, Ruşen, Eşref, Bojkof, A.Robenson, Neşet, İbrahim, Celal, Kamil Orta Sıra Sağdan:Yusuf Celal, Cevdet Kalpakçıoğlu, Kiril, İdris, Celal, Hüseyin, Rıza, Ali Sami Yen, Salih Arif Ön Sıra Sağdan:Bekir, Hüseyin Cevat.

------------------------
1934-35
FENERBAHÇE-GALATASARAY MAÇI

Galatasaray son maçını Fenerbahçe ile yapacak... Maç Kadıköy'de... Fenerbahçe bu maça çok iyi hazırlanmış...Mutlaka kazanacaklar... Galatasaray sahada yer aldığı zaman herkes hayretini gizleyemez...Çünklü, Sarı-Kırmızılı takım gençlerden kurulu bir 11 ile saha yer alıyordu... Santrforda Arap Adnan oynayacaktı..Bu takımı görenler Galatasaray adına galibiyet umudunu yitirmişlerdi bile. Ama tek şey vardı düşünmedikleri; 'Galatasaraylılık ruhu...'

İşte o ruh o gün Fenerbahçe Stadında öylesine coştu ki, öylesine şahlandı ki, 4 gol birbiri ardına sıralanırken , o tam kadrolu Fenerbahçe'ye sadece bunları seyretmek düşüyordu... Hala anlatılan bir hezimet daha var ki , bunu tafsilatıyla anlatmaya lüzum bile görmüyorum... Bunu herkes biliyor zaten; Hani Galatasaray'ın altı kişiyle başlanıp,yedi kişiyle sona erdirilen Kadıköy'de ki bir maçta Fenerbahçe'yi 7-0 ile kumbaraya çevirdiği maç... Rahmetli Altan ERBULAK , 80'li yıllarda, bu maçla ilgili çok güzel bir karikatür çizmişti...Karikatürdeki sözcük şundan ibaretti ;
" Dua edin ki 7 kişiydik , ya 11 kişi olsaydık..? "


------------------------------------------------------------------
1935-36
GALATASARAY - GüNEŞ MAÇI

Ayvalı maç...

Güneş ayrığının Galatasaray'ı ne kadar yıprattığını , Galatasaray'n senelerce toparlanamadığını ,Fenerbahçe'nin ise bu sayede nasıl 'atı alıp Üsküdar'ı geçtiğini' uzun uzun anlatmayacağım... Galatasaray ile Güneş arasında ki ilk maç bir intikam maçı gibi olur...Bir gün önceden Galatasaray Lisesinde hummalı bir hazırlık başlar. Sınıflardaki tahtalara ve camlara 'Galatasaraylı kardeş, yarınki maçta hazır ol' yazılır. Ayrıca etütlerde, özellikle yatılılar,pankartlar hazırlarlar. Elebaşı, Soğan Nazım'dır. Her hareketi o yönlendirir, her direktif ondan çıkar... İki küfe ayva götürülecektir stadyuma... Soğan Nazım dışarı çıkan her öğrenciye ayva getirmesi için talimat verir. Bunların nasıl toparlanacağını izah eder... Neden ayva? Bunun açıklaması ise şudur: Önce Ateş-Güneş namıyla kurulan Güneş Kulübünün rumuzu A ve G harflerinden oluşur. Muzip bir Galatasaraylı da buna 'Ayva G.t' deyiverir. Bu isim kısa sürede yerleşir...Hem de öylesine yerleşirki A ve G'den ibaret yaka rozetleri çıkartılır. Adil Giray kendi adının baş harflerinden oluşan şövalye yüzüğünü bile takamaz olur... Soğan Nazım maç günü iki küfe ayvayı toparlayıp Taksim stadına sevk eder. Küfelerin turnikelerden geçmesi mesele olur ama halledilir. Nazım önde küfeler arkada, giriş kapısının sol tarafındaki Galatasaray tribününe taşınır. Stat hıncahİnç dolar. Takımlar sahaya çıktıklarında Galatasaray meşhur Cim Bom Bom 'u ile taraftarlarınca desteklenir..Azınlık Ateş-Güneş seyircisinden çıt çıkmaz.
Maç boyunca rakibinden üstün oynayan Galatasaray, Ateş-Güneş'i 6-2 mağlup eder.

Maç esnasında, zaman zaman ayva yağar sahaya.Özellikle Galatasaray tribününün önünden taç ya da korner atan Ateş-Güneşliler nasiplenirler bu ayvalardan. Bir ayva da Eşref Şefik'in kafasında patlar. Galatasaray'ın bir taç atışı sırasında Eşref Şefik tribünden 'Ofsayytt' diye bağırınca, Soğan Nazım 'Taçtan ofsayt olur mu? Bir ayva da sen hakettin' der ve ayvayı hedefe ulaştırır... Maç sonrası ise Galatasaraylı gençler Sıraselviler'de ki Ateş-Güneş kulubünü basar,binayı ayva yağmuruna tutar ve dağılırlar.



(36)
GAZİ BÜSTÜ

Busefer 'Atı alan Üsküdar'ı geçemedi...


1928 yılında Tayyare Cemiyeti tarafından ortaya koyulan 'Gazi Büstü' için Galatasaray ile Fenerbahçe karşılaşır. 10.08.1928'de oynanan ilk maç 3-3 berabere biter. Bu maçı Suphi Batur şöyle özetler:

'Maçın 15.dakikasında 3-1 gibi ağır bir sonuçla karşılaşmış, ümitsiz bir didişme içinde devreyi bitirmiştik. Soyunma odasına giderken tahta parmaklıkların üzerinde vucutlarını koyvermiş o gün takımda oynamayan Vahyi ile Ercüment'e gözüm ilişti.İkisinin de gözü yaşlıydı... Soyunma odasında Antrenör Billy Hunter'ın nasihatlarını dinliyoruz. Bir aralık odaya Polis Şevket geldi. Bize 1 no.lu azamız Ali Sami Bey'in 'Allah'ım büyüksen, bugün Galatasaray kurtulur' diye ağladığını anlattı.
Sahaya çıkacağımız anda içimde bir ferahlİk hisseder gibiydim. Bu ferahlığı arkadaşlarımın da hissettiğine eminim.

İkinci devrenin dakikalarını Genel kaptanımız Abidin Daver Bey stat balkonundan parmaklarıyla işaret ediyordu. Oyunun bitmesine 16 dakika vardı. Sağdan bir korner oldu. Leblebi topu düzeltti, Muslih önümde yere eğilmiş topu gözlüyor. Kadri ile Sabih, Muslih'in başında nöbetçi. Neticenin artık değişmeyeceğinden emin bu iki FB'li arkadaş; 'Hoca nereye bakıyorsun, atı alan Üskdar'ı geçti' diye eğleniyor. Hoca bu alaylı söze sert bir cevap veriyor.

Rahmetli Şeref vuruş düdüğünü çaldı. Top kaleye doğru süzülüyor. Hocanın Besmelesi ve sert bir kafa vuruşu,top ağlarda. Sol tribünün bizi teşci eden ve ardı arkası kesilmeyen 'Re re re Ra ra ra...' temposu. Üçüncüğ beraberlik golünü de atmakta gecikmedik.

Bunlar maçın bilinenleri,bir de bilinmeyenler var. Bizi o gün beraberliğe getiren içimizdeki Galatasaraylılık meşalesini ateşleyen imanımızdı...
Aradan uzun yıllar geçti. Hala tribünlerde muzdarip bekleşen Galatasaraylılar'ı
düşünüyorum. Bir daha sırtımıza giyemeyeceğimiz sarı-kırmızı formanın hasreti içimi yakıyor.

Bu satırlarda belirtmek istediğim eski bir hatıranın altındaki gizli hisleri, yıllardır çektiğimiz ızdırabı dindirecek genç futbolcu arkadaşlarımıza ithaf
ediyorum...'

Galatasaraylılık ruhu, Galatasaraylılık imanı, takımı ikinci maça taşır. Bir tarafta azim ve irade var. Öteki tarafta ise 3-1 den 3-3 olan maçın intikamı. Ve sonuç; G.Saray
4-0 galip...

Galatasaray Gazi Büstünü görkemli müzesinin Şeref köşesine koyar. Kulüp Başkanı Necmettin Sadak, Gazi Musatafa Kemal Paşa'ya durumu bir mektupla bildirir ve Ulu Önderimizden şu karşılık gelir; 'Mektubunuzu aldım.Türk gençliğinin spor sahasında da gösterdiği kabiliyet ve faideli faaliyetini takdirle müşahade ve takip ediyorum. Hakkımda ibraz buyurulan asarı muhabbetten mütehassıs oldum. Teşekkür ederim efendim.' Reisi Cumhur Gazi M.Kemal

----------------
GALATASARAY-LEEDS

VE TÜRKLER İLE İNGİLİZLER ! :
Dünyanın bir kaç ülkesinden belli başlı rekabetleri ortaya serdik ama artık Avrupa'da
hatta Dünyada bir rekabet daha doğdu... Türkler ve İngilizler...

Galatasaray'ın bir çok yurtdışı maçına gittim...İtalya,İspanya,Hollanda, Almanya, Avusturya vs...Bu ülkelere en fanatik gruplarla gittiğimiz ve en ünlü meydanlarında gövde gösterileri yaptığımız halde ne kimseye sataştık , ne de o ülkenin saygı duydugu değerlere dokunduk...

Gittiğimiz heryerde alkışlandık.Dostluklar tesis ettik.Rakip taraftarlarla beraber içtik beraber sarhoş olduk...Ama ne kavga ne de bir tatsızlık olmadı aramızda...
Çünkü biz Türekler dünyanın en müsafirperver insanları olduğumuz gibi , misafir gittiğimiz ülkelerde de nasıl davranılacağını bilen insardık...

Ancak nedense Chelsea maçı için İngiltere'ye gittiğimizde, maç öncesi Londra sokaklarında yaptığımız gösterilerde en küçük bir olay olmamasına rağmen, stada giderken ve 04.09.2000stat içinde , bize karşı bir küçümseme ve öfke hissediliyordu...Kıçını açanlar ! (bu hareket karşısında bizim çocuklar da birşeyler gösterdi de yazamam şimdi) ,orta parmağını gösterenler bira şişesi fırlatanlar hep İngilizlerdi.Biz bunlara da güldük geçtik...

Ülkemize gelen çok çeşitli ülkelerin taraftarlarıyla da hep içiçe olduk...Yien dostlular tesis ettik...Hatta Herta Berlinli taraftarlardan ikisini A. arkadaşımız ( İnternet üzerinden tanışmışlardı) misafir etti...Boğazda yedirdi, içirdi,gezdirdi...Aynı karşılığı Berlin'e gittiğimizde A. da gördü...

Bizim ülkemizde hiç kimseye sataşılmadı...Dostluğun en güzel örnekleri sergilendi...Hatta Chelsealılara bile... Ama Leedsliler ülkemize bir geldi pir geldi...Taksim ve çevresinde yapmadık rezalet bırakmadılar.Orda toplanan gençler ile aralarında olaylar patladı...İki İngiliz hooligan öldürüldü.Onlarca Galatasaraylı genç tutuklandı bazıları hüküm giydi... Bu gerginlikten dolayı biz de İngiltere'de ki rövanş maçına götürülmedik. Sonrasında Arsenal ile Kopenhag'da oynandığımız UEFA Kupası final maçında 3.Dünya savaşı çıktı...Yine yüzlerce yaralı ve tutuklananlar oldu... Sanırım bundan sonra da her İngiliz - Türk karşılaşmasında buna benzer olaylar olacak...


--------------------------------------------------
GALATASARAY - ARSENAL

Başlangıçtan bu yana pekçok değişiklik geçiren UEFA Kupasındaki en radikal değişim
o sezon yaşanmıştı. 1958'de Fuar Şehirleri Kupası olarak başlayıp , daha sonra UEFA Kupası haline gelen bu kupada, bir önceki sezon Kupa Galipleri Kupasının kaldırılmasıyla bir takım yenilikler yapılmıştı.

Buna göre öncelikle takım sayısı çok artıyordu , çünkü ülkelerinde Kupa Galibi olan takımlar da buraya geliyordu.Ayrıca Şampiyonlar Ligindeki gruplarında 3. olan takımların da UEFA Kupasına aktarılmaları mücadeleyi çok zorlu hale getirmişti...
Galatasaray'ımız da ,ilk kez katıldığı bu nitelikteki bir turnuvada , öncelikle Şampiyonlar Liginde mucizevi bir şekilde üçüncü olarak UEFA Kupasına katılmaya hak kazandı...

Sonrasında da dünya futbolunun başındaki ülkelerin temsilcilerini birer birer safdışı bırakarak hedefe ulaştı...

Böylece Aslanlarımız hem 2000 yılının, hem de yenilenip zorlaştırılmış olan UEFA Kupasının ilkini kazanma onurunu yaşadı. Galatasaray'ın bu başarısı, kupayı bugüne kadar kazanmış bulunan takımlardan daha büyük oldu...
Gerçi Fenerbahçeli ve bazı Beşiktaşlı dostlarımıza göre "elediklerimiz de takım mıydı?"

ama olsun...Biz işimizi yaptık ya canları sağolsun... Haa şimdi gelelim son maçın ayrıntılarına; Galatasaray'ımız 17 Mayıs 2000 tarihinde Kopenhag'ın Parken Stadyumunda Türkiye açısında çok önemli bir maça çıkacaktı.Ama daha öncesinde Kopenhag meydanlarında Türk ve İngiliz taraftarlar arasında bazı olaylar yaşanacaktı... Kopenhag'a giderken aramızda tek bir inançsız insan yoktu...İşte bu pozitif enerjinin ağababasıydı.

Kopenhag'a vardığımızda maça daha 1 gün vardı...Önce otellerimize yerleştik daha sonra ünlü Tivoli meydanında toplanmaya başladık.Hava harikaydı...Kuzeyli dilberler ise muhteşemdi... Salı günü olduğu için İngiliz taraftarların sayısı bize göre yarıyarıya azdı.Aramızdaki ilişkiler ise gayet iyiydi.Resimler çekiliyor , kadehler tokuşturuluyordu... Ama ne zamanki alkol İngilizlerin beyin hücrelerini kemirmeye başladı , olaylar da o zaman başladı... Bizim gurbetçilerin kamera şımarıklıları da işin içine girince ,görsel medyaya da gün doğdu... İngilizler azdıkça ve onların aralarına karışan provokatörler işlerini yaptıkça bizimkiler de tarihi görevini yapıp İngilizlere hadlerini bildiriyorlardı... Tv'lerde görülenler haricinde ara sokaklarda olanlar ise daha vahimdi.Ancak bizim İstanbul taraftarının gurbetçi taraftarlarımızın elinden bir çok İngiliz'i aldığına bizzat şahit oldum... Olayları yatıştırmak adına İstanbul taraftarının çok büyük mücadelesi oldu ama alkol bu, İngilizleri çıldırtıyordu işte...Eh o zaman da yapacak birşey kalmıyordu... O gece irili ufaklı yüzlerce kavga oldu...26 İngiliz yaralandı.Bir Türk gazetecisi ise başından polis darbesiyle yaralandı...

Ertesi gün ise sabah erken saatlerde gelmeye başlayan günübirlikçi İngiliz ve Türk taraftarlar Tivoli' yi ve çevresini işgal etmişlerdi... İngizler barları bizimkiler ise herzaman olduğu gibi alışveriş merkezlerini tercih etmişlerdi... Barların önünde biriken İngilizlerle Türkler arasında yine dostluk görüntüleri sergileniyordu ama ateşli yakınlaşmalar da ufaktan kendini göstermeye başlamıştı... Vakit ilerledikçe ,daha doğrusu alkol İngiliz'in kanına karıştıkça bizimkilerin iyi niyetli ve eğlence amaçlı davranışları bazı İngiliz gruplar tarafından küfür ve sözlü taciz ile sonuçlanıyordu...
Bu arada Leeds taraftarlarının da Kopenhag'a geldiği dedikodusu yayılıyuordu ama bunu önemseyen yoktu...... Örgütlü ve tamamane olay çıkartmaki için Kopenhag'a gelen bu grup , Danimarkalı hooliganların yardımı ile, saat 15.00 ile 16.00 saatleri arasında, alışveriş paketlerini otellerine bırakıp maça gitmek için dağılan çoluk çocuk Türklerin üzerine Tivoli meydanında cesurane bir saldırı gerçekleştiriyorlardı...
Gerçi ilk şaşkınlık atlatıldıktan sonra İngilizler saldırdıklarına saldıracaklarına bin pişman olmuşlardı ama iş işten geçmişti birkere...

Yine bıçaklanan İngilizler, yerlerde sürüklenen hooliganlar ve 7-8 İngiliz' in arasına düşmüş Türk gençleri bildik görüntüleri oluşturuyorlardı... Taksim'de ağır tahrik sonucu gerçekleşen münferit bir olayı , Galatasaray'a yüklemeye çalışan bazı medya mensupları ve "Bu organize bir katliamdır" çığlıkları atanlar , organize hareketin babasını Tivoli Meydanında canlı canlı görmüşlerdi...Zaten sonradan bazı medya mensupları,diğer medya mensupları tarafından "Olaylarda medyanın da rolü var ! "şeklinde değerlendirilmişlerdi ve bu yüzden çok tartışma çıkmıştı...Çünkü bu sefer kendilerinin de canı yanmıştı ve Akşam gazetesinde Sayın Aykut Işıklar İngilizler tarafından sıkıştırılıp kalleşçe ve acımasızca dövülmüş , kaburga kemikleri kırılmıştı...

Dört koldan üçeryüz kişilik gruplarla, ellerinde ki cep telefonları ile birbirlerini yönledirip, kadın ve çocukların çokluğuna bakmadan meydandaki insanlara saldıranlar kendilerini Breave Heart filmindeki İngiliz Alayları sanmışlardı herhalde...
O saatlerde Allah'tan ki İstanbul taraftarı meydanda yoktu...Düşünsenize o dakikalarda meydanda bizim fanatikler de bulunsaydı belki de bu maç oynanamazdı...

Bugüne kadar Avrupa'nın heryerinde fütursuzca insanlara saldıran ve hiç karşılık görmeyen şımarık hooliganlar , Türk ile karşılaşınca neye uğradıklarını şaşırmışlardı. Bir deşu var ki; bu insanlık yoksunları Türklere Galatasaraylı diye değil TÜRK diyerek saldırıyorlardı...Ama bizim Türkiye'de ki rakiplerimizin bazı kendini bilmez taraftarları ise hala İngiliz'lere tezahürat yapıyor ve İngiliz bayrağını tribünlerine asmaktan gocunmuyorladı...

Bizim polisimize Taksim olaylarından sonra ,'beceriksiz' diye çamur atanlar ise , Türkiye'de postacı bile olamayacak Danimarka polisini görünce sanırım utanmışlardı...

Bütün bu tatsızlıklardan sonra maç saati gelip çatmıştı.Parken'e vardığımızda tribünlerin 2/3'sinin bizim taraftarlarımız tarafından işgal edildiğini gördük.Gerçekten muhteşem bir görüntüydü.

Maçtan önce ve maç boyu gırtlaklar paralandı...Arsenalliler şaşkına döndü...
Sahadai Aslanların mücadelesi sürerken tribünlerde gözlerden yaş , dudaklardan dua eksik olmuyordu.Hele normal sürenin bitimine doğru başlayan ve uzatmalarda da süren "Dağ başını duman almış" marşı başladığında artık gözyaşlarımız hakimiyetimiz dışında yanaklarımızdan süzülür olmuştu...

Ben o gün Galatasaray Dergisinin görevlisi olarak saha içinde bulunuyordum...
Yanımızdaki İngiliz gazeteciler benim ve Sabah Gazetesi muhabiri Zürap ağabeyin yüzüne bakıp bakıp şaşkınlıklarını gizleyemiyorlardı...Onlar mı garipti , biz mi ? Bunu bilmiyorum ama biz böyleydik işte...

Uzatmaların başında Hagi kırmızı kart görmüş , oyundan çıkmıştı...Ama Aslanlar bir anda saha sanki 20 kişi olmuşlardı...Fatih Hoca yerinde değişiklikler yapmış "İleriii " diye bağırıyordu...

O mücadeleye ağlamamak kolaymıydı..?

İş penaltılara kalmıştı...Tribünler "Türkiye sizinle guru duyuyor " diye inliyordu...
Ellerim titriyordu , ben bu penaltıları nasıl çekecektim acaba ? Zürap ağabeyi oturttum ve dirseklerimi onun omuzların akoyarak biraz olsun titremeyi durdurdum...
Ergün Pembe,Hakan Şükür , Ümit Davala derken Popescu'nun penaltısı ,ligimizdeki penaltı özürlü Galatasaray'ı ( o sezon ligde önemli sayıda penaltıyı gole çevirememiştik) UEFA ŞAMPİYONU yapıyordu...

Arsenalliler ufak ufak tribünleri terkederken , bizim tribünlerde ve saha içinde gözyaşı sel olmuştu...

Maçtan sonra Tivoli'de maça girmemiş olan İngiliz hooliganlar yine taşkınlık yapmaya çalıştılar...Ama yine derslerini aldılar ... Galatasaray'ımız ve Türkiye ,Kopenhag'da hem sahada hem de saha dışında Aslanlar gibi temsil edilmişti... Yurda dönüş esnasında ise kaldığımız otelin temizlikçileri bizi tebrik etmişlerdi...Biz maç yüzünden zannetmiştik meğer odaları kullanma biçimimizden dolayı teşekkür ediyorlarmış... Bizimle aynı otelde kalan İngiliz taraftarlara ise lanet okuyorlardı. Çünkü onların kaldığı odalar perişan haldeymiş... Onlar medeni biz barbarız ya...Pöh...
Ah unutmadan ekleyeyim ; Bu arada 1999-2000 sezonunda da Galatasaray üstüste ördüncü kez Türkiye Ligi şampiyonu oluyor ve bu alanda da kırılması çok zor olan bir rekorun sahibi oluyordu... Artık sırada Şampiyonlar Ligi Şampiyonu Real Madrid ile oynanacak olan Süper Kupa vardı...
__________________

!!!нєяgüη güηєş ∂σğαя уєтєя кι αçıк σℓѕυη ρєя∂єℓєя!!!




[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
çikolataa isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 623
Takımınız:
Alt 24/07/07, 17:28   #2
LastDesiqner
Super Moderator
 
LastDesiqner - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Jan 2007
Bulunduğu yer: ναη
Mesajlar: 8.060
Tecrübe Puanı: 56 LastDesiqner has a reputation beyond repute LastDesiqner has a reputation beyond repute LastDesiqner has a reputation beyond repute LastDesiqner has a reputation beyond repute LastDesiqner has a reputation beyond repute LastDesiqner has a reputation beyond repute LastDesiqner has a reputation beyond repute LastDesiqner has a reputation beyond repute LastDesiqner has a reputation beyond repute LastDesiqner has a reputation beyond repute LastDesiqner has a reputation beyond repute
Standart

emeğine sağlık...üzli...
__________________
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]


[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
LastDesiqner isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 488
Takımınız:
Alt 24/07/07, 17:59   #3
sea star
Cumhurbaşkanı
 
sea star - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2007
Bulunduğu yer: yerle gök arasında bir yerde
Mesajlar: 5.933
Tecrübe Puanı: 65 sea star has a reputation beyond repute sea star has a reputation beyond repute sea star has a reputation beyond repute sea star has a reputation beyond repute sea star has a reputation beyond repute sea star has a reputation beyond repute sea star has a reputation beyond repute sea star has a reputation beyond repute sea star has a reputation beyond repute sea star has a reputation beyond repute sea star has a reputation beyond repute
Standart

sağol canım
sea star isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 1340
Alt 02/11/07, 17:19   #4
LUCKMAN
Korgeneral
 
LUCKMAN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2007
Yaş: 33
Mesajlar: 1.981
Tecrübe Puanı: 65 LUCKMAN has a reputation beyond repute LUCKMAN has a reputation beyond repute LUCKMAN has a reputation beyond repute LUCKMAN has a reputation beyond repute LUCKMAN has a reputation beyond repute LUCKMAN has a reputation beyond repute LUCKMAN has a reputation beyond repute LUCKMAN has a reputation beyond repute LUCKMAN has a reputation beyond repute LUCKMAN has a reputation beyond repute LUCKMAN has a reputation beyond repute
Standart

sağol
__________________
!!!
Üzülme Kelebeğim, Bugünü Atlatırsak Yarın Diye Bir Şey Yok..
LUCKMAN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 304
Takımınız:
Alt 05/11/07, 16:52   #5
recayh
Onbaşı
 
recayh - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2007
Bulunduğu yer: van
Yaş: 41
Mesajlar: 39
Tecrübe Puanı: 0 recayh will become famous soon enough
Standart

sağol........
__________________

BİR GÜNDE KRAL OLMADIK

BİR GÜNDE TAHTTAN İNMEYİZ


VAN.GEN.TR GALATASARAY TARAFTAR KLÜBÜ
recayh isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 10
Alt 30/06/08, 02:22   #6
Mattet
Cumhurbaşkanı
 
Mattet - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: May 2008
Bulunduğu yer: van
Mesajlar: 7.027
Tecrübe Puanı: 48 Mattet has a reputation beyond repute Mattet has a reputation beyond repute Mattet has a reputation beyond repute Mattet has a reputation beyond repute Mattet has a reputation beyond repute Mattet has a reputation beyond repute Mattet has a reputation beyond repute Mattet has a reputation beyond repute Mattet has a reputation beyond repute Mattet has a reputation beyond repute Mattet has a reputation beyond repute
Standart

teŞekkÜrler PaylaŞim İİÇİn
__________________





Düşmeden Bulutlarda Koşmam GereK !
Mattet isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 866
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz Aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 22:53 .


Powered by vBulletin
Copyright © 2000-2007 Jelsoft Enterprises Limited.
Sitemap
6, 5, 3, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 113, 16, 17, 18, 19, 81, 20, 27, 22, 23, 24, 25, 26, 48, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 43, 136, 40, 58, 45, 42, 44, 46, 47, 53, 54, 55, 56, 57, 59, 60, 70, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 68, 69, 71, 72, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 82, 83, 96, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 98, 97, 100, 101, 102, 103, 106, 104, 105, 112, 109, 108, 107, 110, 111, 114, 115, 118, 116, 117, 119, 148, 154, 124, 165, 122, 120, 123, 121, 150, 153, 125, 128, 129, 131, 132, 133, 134, 135, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 151, 149, 202, 175, 164, 152, 167, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 195, 169, 166, 168, 170, 171, 172, 199, 174, 173, 196, 200, 176, 177, 180, 178, 179, 182, 189, 187, 184, 186, 191, 192, 193, 194, 197, 198, 201, 203, 229, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 211, 212, 213, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 220, 221, 222, 223, 224, 236, 231, 232, 233, 234, 235, 237, 240, 239, 241, 243, 242, 244,