Geri git   Van.GEN.TR Forum | Yerel Van Forumu > Şiir & Hikâye & Yazı > Şiir

Şiir Şiir paylaşım alanı

Cevapla
 
Konu Araçları Stil
Alt 01/01/10, 11:43   #11
Asi_isyankar
Onbaşı
 
Asi_isyankar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2009
Bulunduğu yer: Mardin
Yaş: 41
Mesajlar: 27
Tecrübe Puanı: 0 Asi_isyankar will become famous soon enough
Standart

SEVDAN BENİ

Terketmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça...
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni...

[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]

__________________
Asi Bir İsyankar...
Asi_isyankar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 5
Takımınız:
Alt 04/01/10, 11:49   #12
Asi_isyankar
Onbaşı
 
Asi_isyankar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2009
Bulunduğu yer: Mardin
Yaş: 41
Mesajlar: 27
Tecrübe Puanı: 0 Asi_isyankar will become famous soon enough
Standart

BİLİYORUM BU YARA HİÇ KAPANMAYACAK...

Telefonlarıma cevap vermeyeceksin
Cevap versen bile, öyle yorgun öyle
isteksiz çıkacak ki sesin, bir küfür gibi…



Sevmeyeceksin beni…Biliyorum bu şehri bana dar edeceksin…
Çünkü anladın; sevgimden tanıdın beni.O yanık, o hasta bakışımdan…Uçuruma
atlar gibi sevdalanışımdan…
Sevmek deyince, hemen ardından, ölüm, dememden anladın…
Anladın ve kardeşini bir kabustan uyandırır gibi çırılçıplak gerçeğe
uyandırdın beni; uyandırdın ve kaçtın…
Çünkü sen de benim gibiydin; sen de benim gibi seni sevmeyeni sevdin hep.Sana
acı çektireni…Seni aramayanı, telefonlarına çıkmayanı, çıkınca seninle bir küfür
gibi konuşanı sevdin…Sen de benim gibi seni incitip üzeni sevdin hep.
Bakışından hissettim bunu, kokundan, dokunuşundan…
Beni sevmeyecektin biliyorum ama…Ama, öyle susamıştımki kendim gibi birini
sevmeye…Öylesine muhtaçtımki gercekten incitilmeye, gercekten acı
çekmeye, kendim gibi birini özlemeye öylesine muhtaçtım ki, seni tanır tanımaz
çözüldüm…
Sana da olmuştur…Öylesine susamışsındır ki sevilmeye, kendin gibi birini
bulunca tutamaz kendini, herşeyi, belkide söylenmiycek her şeyi o an, garip bir
telaşla söylersin…
Hatta söylerken anlarsın, söylememen gereken şeyleri söylediğini
hissedersin, battığını, giderek çıkmaza girdiğini…Ama yine de engelleyemezsin
kendini tutamazsın.
Aleyhinde olabilecek herşeyi söylersin…Üstelik bunu anladıkca daha da
batırmak istersin kendini…Biraz daha zor duruma düşürmek…
Daha da kaybetmek, daha da dibe batmak istersin…Sanki bile isteye kendi
mutlulugunu kendi elinle bozmak istersin…Kendinden gizli bir öç alır gibi.
Sanki hiç mutlu olmak istemiyormuş gibi…Sanki hiç sevilmek istemiyormuş
gibi…
Bir tür gurur muydu bu?
Birgün nasılsa ve hiç olmadık bir anda alınıp kopartılmadan, kendi
ellerimizle onu yok etmek, bizim gibilerin mutluluğuna tahammül edemeyen bu
hayatta, bu hayatın zorba kurallarına bir tür başkaldırmak mıydı?
Bir şizofren çocuk tanımıştım bir gün.Tam karşımda
oturuyordu.gencecik, yakışıklı bir çocuktu.Şizofren olduğunu
biliyordu.Biliyordu iyileşemiyeceğini…İki de bir, önce kolunu uzatıp, sonra
avucunu açıyor; Mutluluk avuçlarımdaydı, yakalamıştım ama kaçtı
diyor, kaçtı, derken avuçlarını boşluğa kapatıyordu…
Hiç unutmuyorum, bu hareketi defalarca yapmıştı…
Yine hiç unutmuyorum; burjuvalara özenen bir ailede büyüdüm ben.Görgü kitabı
masanın üstünde dururdu hep.
Annem o kitabı defalarca ezberletirdi bize.Yemeğe nasıl oturulacak..çorba
nasıl içilir? Kaşık nerede, çatal nerede durmalı…Balık nasıl yenir? Peçete nasıl
katlanır…Sinemada nasıl oturulur…
Ben de eskiden senin gibi saftım.İnanırdım bu dünyada bile şölenler
olacağına…Bu dünyada anne, baba, kardeşler, bir sofrada lekesiz bir mutluluk
yaşayabilirler diye inanırdım…O kasvetli görgü kuralları kitabına rağmen
inanırdım…
Önce dilediğim gibi başlardı herşey.Herkes bir arada, sonsuz mutlu gibi…Sonra
birden hiç beklenmedik bişey olur, biri ağlayarak odaya kaçardı…İçerden, arka
odadan, ağlamaklı, sonsuz küskün sesler gelirdi; bıktım artık, bıktım, usandım
hepinizden, gideceğim buralardan, yetti artık! …
Ben de senin gibi saftım o zamanlar…Gidilecek neresi var dı ki derdim…İşte
hep birlikteyiz…Alemi var mı bu mutluluğu bozmanın? …
Sonraları çok sonraları anladım.Meğer biz, bizim aile, herkes, tesadüfen bir
araya gelmişiz tesadüften de öte…Biz…bizim aile, herkes, aslında hiç
istemeden, nedeni bilinmeyen bir zorunluluk sonucu bir araya gelmişiz…
Aslında biz bir araya gelmemek için yaratılmışız.
Hayatın en büyük yanlışıymış bizim bir arada olmamız! …
Evet cok geç anladım…
Bıraktım lekesiz mutlulukları; ben kavgasız, üzüntüsüz bir pazar sofrası
özlerken, aslında herkes…annem, babam, kardeşim o evden uzaklara, hiç dönmemek
üzere çok uzaklara gitmek istiyormuş…
Dünyanın en mutsuz otogarı…Dünyanın en imkansız istasyonuydu bizim
evimiz…Yıllarca uzaklara, cok uzaklara gitmek isteyip, bir türlü gidemeyenlerin
sonsuz bekleme durağıydı bizim evimiz…
İşte bu yüzden sevmek benim için bir tutsaklıktı, tuzaktı böylesi sevip
bağlanmak.Uzaklara cok uzaklara gitmek isteyenleri engellemekti.
Sevgi yüzünden bizim ailedeki hiç kimse istediği yere
gidemiyordu…Birbirimize duyduğumuz sevgi, aynı zamanda bizi birbirimize düşman
ediyordu…
Hem biz, bizim aile…Güneşli bir günde ansızın başlayan sağanak yağmurlar
gibiydik…
Bu yüzden hep hırçın, hüzünlü, kırgındık…
Bu yüzdendi, her şeyi, çok iyi gidiyor sanırken, içimizde yükselmesine bir türlü
engel olamadığımız o felaket duygusu…
Anlamıştım senin ailen de böyleydi…
Üstelik öyle severlerdi ki sizi, birgün hiç olmadık bir anda, aslında
istenmeyen çocuklar olduğunuzu söylerlerdi size! …
Sana ya da kardeşine…Tesadüfen dünyaya geldiğinizi…Beklenmedik bir misafir
olduğunuzu! …Aksi gibi, istikbaliniz için hiçbir şeyi esirgemediklerini
söyledikten sonra söylerlerdi böyle sıradan şeyleri! …
Sizin için…Senin için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadıklarını söyledikten
sonra…
Senin de ailen benimki gibiydi…Güneşli bir günde ansızın başlayan sağanak
yağmurlar gibiydi…Bu yüzden sen de benim gibi böyle hırçın, hüzünlü, kırgınsın
her şeye…
Yıllar önce tanıdığım o şizofren çocuk gibi; tam mutluluğu yakalamışken
kaybetmiş gibisin hep…
Ben beni istediğim gibi sevmemiş olan annemin hayaletini arıyorum imkansız
kadınlarda…
Sen, seni istediğin gibi sevmemiş olan babanın hayaletini arıyorsun imkansız
erkeklerde…
Biliyorum ne ben o kadını bulacağım ne de sen o erkeği bulacaksın…
Ve ne acı ki, hep bizi sevmemiş olanları seveceğiz ikimizde…Ne acıki, hep bizi
incitip üzenlere bağlanacağız…Telefonlarımıza çıkmayanlara… Çıksa bile küfür
gibi konuşanlara sevdalanacağız…
Bizden bir çift güzel laf esirgeyenleri özleyecegiz…
Ölesiye, amansız seveceğiz onları…
Biliyorum, bu yüzden odan böyle…Güncelerin ortalık yerde…Kitapların
orada, burada…Anıların saçılmış ortalık yere…Her şeyin darmadağın…
Biliyorum bu yüzden düzenden, adı düzen olan her şeyden nefret ediyorsun…Sen
de benim gibi; toparlayıp da ne yapacağım, düzenli olunca ne olacak; sonunda bir
gün biri gelip her şeyi, biriktirdiğim, düzenlediğim, üzerine özenle titrediğim
her şeyi daha önce hep olduğu gibi hiç beklemediğim bir anda savurup, bozup
gitmeyecek mi, diye düşünüyorsun…
Biliyorum, sen benim için hiç bir zaman ulaşamayacağım annemin
hayaletisin…Ailemdeki insanlar gibisin çok duygusal çok güçlü, çok yaralı…
Onlar da senin gibi seninkiler gibiydi…Aklı başında, mazbut insan rolünü
oynamaktan ve ertelenmiş düşleri yüzünden yorgun düşmüş, yarı çılgınlardı…Hepsi
yanlış evde ve yanlış bir yerde yaşadıklarını söylerlerdi…Düşleri çok
garipti…En kısa yolculuk bile onları yorduğu halde; okyanusları aşmayı ve başka
kıtalara gitmeyi düşlerlerdi…
Yine aradım seni, yoksun…bulsam, benimle küfür gibi konuşacaksın…
Bir kere çözüldüm sana…Bir kere sana senin gibi olduğumu hissettirdim…
Oysa baştan beri biliyordum; sen.seni sevmeyenleri seversin.Tıpkı benim
gibi…
Ama öyle özledim ki benim gibi birini sevmeyi…Öyle özledimki kendim gibi
biri tarafından incitilmeyi, üzülmeyi…
Yine aradım seni yoksun…Beni de birileri arıyor…Beni de kendi gibi birini
sevmeyi özleyenler arıyor…Kendi gibi biri tarafından incitilmeyi, üzülmeyi
özleyen birileri arıyor.
Hiç cevap vermiyorum…BEN SENİ İSTİYORUM, SENİ ARIYORUM…
Kayıtsızlığınla beni yok ediyorsun, geride sen kalıyorsun.Ama seni de biri
yok ediyor…
Aslında bu oyunda herkes birbirini yok ediyor…
Ben birilerini, o birileri başkalarını.Sen beni…Seni bir başkası…
Hem çok iyi biliyorum; beni sevsen bile hiç kapanmayacak bu yaram…Seni biri
sevse de hiç kapanmayacak bu yaran…
Hiç kapanmayacak! …Avuçların hep boşluğa kapanacak.Tıpkı o şizofren genç
gibi…

CEZMİ ERSÖZ...



Not; bu son fotoğraf Ahmed Arif'in bir kitabına aittir.
__________________
Asi Bir İsyankar...
Asi_isyankar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 5
Takımınız:
Alt 06/01/10, 10:33   #13
Asi_isyankar
Onbaşı
 
Asi_isyankar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2009
Bulunduğu yer: Mardin
Yaş: 41
Mesajlar: 27
Tecrübe Puanı: 0 Asi_isyankar will become famous soon enough
Exclamation Doğum Günün Kutlu Olsun..!!



***

Sen iyi ki doğdun
Ben iyi ki yaşıyorum
Ne güzel şey
Seni hala seviyorum

Aziz Nesin

***

BİR DOĞUM GÜNÜ İÇİN

Göklerin yüzü güldü mü
Dünyaya geldiğin zaman?
Azgın sular duruldu mu
Dünyaya geldiğin zaman?

Güneşler gibi tek miydin?
Ay ışığından ak mıydın?
Böyle nazlı çiçek miydin?
Dünyaya geldiğin zaman?

Yıldızlar halin sordu mu?
Bulutlar selam durdu mu?
Yerlerin kalbi vurdu mu?
Dünyaya geldiğin zaman?

Aşkını candan duymuşum,
Canım yoluna koymuşum.
Tam dokuz yaşındaymışım
Dünyaya geldiğin zaman.

Kimbilir nasıl güzeldin,
Göklerden yere süzüldün...
Benim alnıma yazıldın
Dünyaya geldiğin zaman

Sabahattin Ali



GECENİN KOYNUNDA

Karanlık sokaklarda,
Akıyor gölgem...
Bir umuda yönelmiş,
Yorgun bedenleriyle, titrek, soluk;
Üşüyen lambalar ayak seslerime eşlik ediyor..
Gölgem;
Karanlığın kucağına düşmüş,
Kanatlanmış adımlarım, uçar gibi gidiyor...

Belli ki yüreğim,
Bir ahunun gözlerine kapılmış,
O gözlerde,
Kanı donduran
Yeni bir sevdanın pırıltısı varmış...

Tepemde yığın yığın yıldızlar,
Gökyüzü açılmış,
Belli ki, dağılmış bulutlar;
Sularda titriyor, mıh gibi bir ayaz,
Lakin yüreklerde,
Belli ki o ahunun sıcaklığı var..


Yoldaşım olmuş,
Bir bıçak kesmez karanlık, bir gölgem;
Bir de geceyi yırtan ayak seslerim..
Kulağımda hala,
O ahunun şen şakrak nağmeleri var,
Gönlümün kuytu köşelerine gizlenmiş,
Oynaşıp duruyor eski yaşanmış sevdalar..

İçimde bir heyecan, bir heyecan,
Ayaklarım üzerine dikilmiş bedenim;
Bilinmez menzillere akıyor,
Yürek atışlarım, malum;
Anlıyorum,
Yüreğimi o ahunun
Mühür gibi o gözleri yakıyor...

Bir hayale kaptırmışım kendimi,
O menzilde, bir hayalin gölgesi uzanır,
Uzanır ellerim, o menzilin izlerine,
Her uzanışta, ona dokunacakmış sanır...

Evet, biliniyor, belli,
Bir gölgenin ayak izlerine kaptırmışım kendimi,
O gölgenin peşinden koşmaktayım,
O cezbedici tutkuyu,
An be an, o hayalle yaşamaktayım...

Köşe başındayım;
Ayaklarımın altında hala kayıyor yollar,
Bilirim,
O yolların sonunda,
Beni çeken o efsunlu gölge var...

Derken bir ses;
Bir telefon zırıltısı böğrümde,
Anladım, o,
O malum gölge;
Yüreğimde bir heyecan, bir cümbüş,
“Merhaba” diyorum,
Önce merhabama yanıt,
Ardından katre katre yayılıyor,
Yüreğime,
O tatlı ses, o latif gülüş...

Soruyorum;
Nerdedir, nicedir?
Evdeymiş,
Az önce, bir dostunu muhabbetle yolcu etmiş,
Bir tatlı telaş; bir doğum günü hazırlığı,
O hayalin yuvasını sarmış,
Belli ki başka türlü heyecanlar,
Onun yüreğinde de varmış...

Onüçüne giriyor, bir küçük bey,
Daha bıyığı çıkmamış,
Ana kucağından bakıyor hala hayata,
Ama artık, başka halleri var;
Dikilip ayakları üstüne şöyle bir,
Delikanlılığa bir adım daha yaklaşmış...

Doğum günün kutlu olsun, çocuk,
Daha nice yıllara,
Seni gıptayla izliyoruz,
Mutluluğu, sağlığı,
Sana gönülden diliyoruz...

Ben hala gecenin koynundayım,
Kıvrım kıvrım yollarda debeleniyor gölgem,
Adımlarım akıyor sürekli, tıp tıp tıp;
Karanlık katmer katmer katlanmış,
Çelik bir zırh gibi önümde,
Sarmışım geceleri koynuma,
Serinliğiyle sarmaş dolaşım...

Bu yolculuk daha ne kadar sürer, nerede biter,
Hangi menzilde durur bu akış, bilinmez;
Lakin karanlık elbette erir,
Senle ben; ikimiz,
Bir de bakıvermişsin,
Aydınlığa uyanıvermişiz

TOLGA ARI

*******
Ve yüreğimi dağlayan O mükkemmel şarkı..!!

Ahmet KAYA - Doğum Günü



[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]

insanların yüzlerini göremiyorum
Boğazım düğüm düğüm çözemiyorum
istesen de yanına gelemiyorum
Tutsam şu karanlığı Tutsam da yırtsam
Ah elim tutuşmasa, elini tutsam

Susmasan konuşsan sesini duysam
Tutsam güzel yüzünü bağrıma bassam.

Doğum günüm bugün
Doğum günüm gülüm
Doğum günüm diyorsun;

Doğum günün kutlu olsun
Mutlu ol senelerce
Sana boncuktan kuş yaptım
Konacak pencerene
Karakollar beni alır
sorgular gecelerce
Hiç bekleme belki gelmem
gelemem senelerce...
__________________
Asi Bir İsyankar...
Asi_isyankar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 5
Takımınız:
Alt 10/01/10, 12:14   #14
Asi_isyankar
Onbaşı
 
Asi_isyankar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2009
Bulunduğu yer: Mardin
Yaş: 41
Mesajlar: 27
Tecrübe Puanı: 0 Asi_isyankar will become famous soon enough
Standart



İşte Gidiyorum

İşte gidiyorum...
Karşılıksız bir aşka kurban ettim ömrümü!
İşte gidiyorum,
Toprak alsın benim de bu hazin öykümü...

İşte gidiyorum... gurbet yorgunu gövdemi,
Çukura kim indirecek?
İşte gidiyorum,
Bu menfur cinayeti, şimdi çıkıp kim üstlenecek?

Çürüdü gözlerim,
Çürüdü yüreğim, bu yağmurlu şehirde.
İşte gidiyorum,
Beni kaldırın, hicranım kalsın teneşirde.

Size, yüzyallardır sesini kaybetmiş
Bir türküyü söyleyecektim;
Ve bir yayla rüzgarı şefkatiyle
Kirpiğinizin ucundan öpecektim...

Bir masum türküydü sadece
Yüz binlerce mağdurun gönlünde;
Belki söyleriz hep birlikte
Belki... mahşerin birinci gününde.

Nasıl sevmiştim hepinizi,
Nasıl böyle oldu akıbetim?
Ve nasıl çöle döndü,
O benim gül-gülistan memleketim?

İşte gidiyorum,
Hiçbiriniz, hiçbir dilde beni anlamadınız.
Ben başımı verdim, sizinse
İnsafsız bir linç oldu karşılığınız.

İşte gidiyorum,
Penceresiz bir dünyanın bilinmez labirentine...
İşte gidiyorum,
''Saçlarındaki yıldızları artık koparabilirsin anne! ''

Sonunda kaptırdım gönlümü
Ölüm denen o kaypak türküye.
Ve işte kurtuldun benden
Şen olasın ey sevgilim; Türkiye!

Elbet benim de vardı,
Kendime ve yurduma dair umutlarım.
Belki bıraktığım yerden sürdürür;
Dostlarım, karım ve çocuklarım...

Çatladı yüreğim, çatladı sazım.
Demek ki böyleymiş yazım.
Sizlere armağan olsun
Sizlerden ödünç aldığım bu yürek sızım.

Bu nasıl hapis Tanrım
Sabah-sabah bu ne hikmet, bu ne sis?
Kalbime son mermiyi sıkmak
Sana mı düştü, ey güzel Paris?

İşte gidiyorum,
Kalmadı söyleyecek son bir sözüm.
Dediğiniz gibi olsun be!
Dediğiniz gibi olsun gözüm!

İşte gidiyorum,
Tükenmişti inancım, bu nankör hayata dair.
Belki benim için birkaç mısra döktürür
Hayaloğlu diye bir şair! ..

Yusuf Hayaloğlu
__________________
Asi Bir İsyankar...
Asi_isyankar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 5
Takımınız:
Alt 12/01/10, 13:44   #15
Elfida
Binbaşı
 
Elfida - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: May 2009
Mesajlar: 229
Tecrübe Puanı: 0 Elfida will become famous soon enough
Standart şimdi Gitme Yar

ŞİMDİ GİTME YAR

Sen bir kitap kapağı gibi kapamışken adımı, ben her sözcükte seni okuyorum harf harf…

Tümcelerimin boyun büküşlerine aldırma yar!
Gözü yaşlı satırlarımın k(c)an döküşlerinde büyütüyorum keşkelerimi…
Harflerimin ayağı kayıyor uçurumlarından.
Oysa sen bir liman sakinliğiydin yüreğime…
bir gün batımı huzuru…
uçsuz bucaksız bir özgürlüktün mavilerime…
ateşe verdin kıyılarımı apansız, sinsice…
züleyha’nın kaderine razıydım Yusuf(um)sun diye…
peşinden koşmaya, kınanmaya, dile düşmeye…
nerden bilirdim dil(in)den düşeceğimi?

Bir sözünle ateşe verdin uğruna ödenen bedelleri…
Gitme demem, git şimdi!
Bir metalin içine bindirip vedalarını, son bir kez kokunu çekmeden tiryakiliğim, son bir kez düşmeden kollarının girdabına, bir buseyi çok görüp alnıma, en kara yazgıları sür de git!..

Son fethedilen miyim meçhul ama, sen son Fatih’im…
Bilsen, kaç varlığa hiçlikti fetihlerin…
Ama dur, gitme!...
Şu topraklarımda dalgalanan sancağını indir, öyle git!
Yüreğimden sevdanı, dilimden adını sök de git!
Ciğerlerimden kokunu, gönlümden gözlerinin okunu çek de git!
Sözlerimi esaretten kurtar, dilimi çöz de git!

Kaç kez uğurladım seni bu kentten? Kaç kez boynu bükük bıraktın ardından el sallayışlarımı garlarda?
Dönüşünün umuduyla gidişine dayanamazken, bu müebbet vedaya nasıl dayanırım söyle?
Ah yar…
en yakınımken uzağımdın. Şimdi benden öte bensin ki, ben bana t-uzağım…

Kin tutmaz kalemim, bilirsin.
Sen kapatsanda c-ismimin üstüne son sayfanı, bu masalın devamını bir ömür bekler yüreğim…
Sana git diyebilmek için kaç alfabe satın aldım z-amansız pazarlıklarla bilsen.
Tüm kırgınlıklarımı çıkarıp kumbaramdan saydım, bir “git” etmedi.
Yanında “me”si olmayan bir git yakıştırılmadı sevdama…
Ama çok istiyorsan, işte orda; alfabemin kıyısında bir “git”…
Eksik, mahzun, çaresiz…
İster al git, istersen k-al git-me Yar!...

Yar demişim sana… yokluğun dipsiz bir yar! İşte, diz çöküyor sevdana yüreğim, gitme!...
Gitme, sensiz ıssız bu diyar…



Kahraman Tazeoğlu
Elfida isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 2
Takımınız:
Alt 12/01/10, 15:28   #16
M!qRo €wren
Tuğgeneral
 
M!qRo €wren - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Bulunduğu yer: sevdiğim her yerde
Mesajlar: 1.063
Tecrübe Puanı: 18 M!qRo €wren is a jewel in the rough M!qRo €wren is a jewel in the rough M!qRo €wren is a jewel in the rough
Standart "Yalnızım çünkü sen varsın"


YALNIZIM ÇÜNKÜ SEN VARSIN
"gel" desen gelirdim
gittiğin uzakta bendim
dağ gibi bir ihanetten düştüm
bu kendime son gelişim

ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime
kendimi suçüstü yakalıyorum
ve kentsizliğimin isimsizliğini
Araz´a uyak düşüyorum
gözlerime senden düşler sürüyorum
ıslak bileklerim kan bayramına yatıyor
bana en büyük tehdit yine ben oluyorum
sonra bir durağa yaslanıyorum
sonra bir kente
ve sen gidiyorsun
ben kanıyorum
diyorlar ki "kendini dinleme hiçbir şey söylemiyorsun"
oysa "gel" desen gelirdim biliyorsun

yorgun Haliç´e biraz inat
biraz ihanet bırakıyorum
ellerinden bir tedirginliği bir tehdidi avuçluyorum
aklıma düşüyorsun
düşüyorum
düşünce
üşüyorum
azgın hüzünlerle körlüğüme göçüyorum
ayrılığın saati kaç geçiyor bilmiyorum
yalanlarımla bir hiçlikteyim
beni içinden kaç

bu kentte her yağmur kendini ağlar
aklıma düşsen yalnızlık oluyorum
ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir
nerde kimi üşüyorsun
artık kendini yakan bir ateşim
kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz
şimdi boş duraklara yaslanıyorum
boş kentlere
oysa "gel" desen gelecektim

gün düşlerime dönüşlerimde
bakışın içiyor beni gözlerimden
gövdemi düşürüyorum güz yavrusu duraklara
uzaklığına uzanıyorum
sevdiğin sonbahar geçiyor üstümden
ama artık hiçbir göğü içmiyorsun dudaklarımdan
yıkılıyorum şarkılara
"kimseler biliyor"
yalnızlık dostumdu
şimdi korkum oluyor
oysa "gel" desen gelecektim

artık her şey kımıltısız bir geceye dönüşüyor
güz artığı saçlarımda oynaşan sensizlik
göz karana yenik düşüyor en korkak yanlarımdan
kendimi yitirdikçe sana gidiyorum
göbek çukurumda sobelere karanlık uyutuyorum
düş satıcısı ispiyoncu bir ihtiyarın insafına kalıyorum
uysal yalnızlıklar satın alıyorum
gülüşümle ödeyerek
ve içimde yalancı bir katil taşıyorum
yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarıma
cüzamlı ruhlar cehennemine gidiyorum ben
kirli sözlerimi temize çekme
oysa "gel" desen gelecektim

gözlerim ihanete ihbar taşıyor
kuşkulu bir cinayeti fısıldıyor kaşlarına
sözü namluna sürmelisin şimdi
en yaralı yanımdan vurmalısın beni
çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır

avlunda bıraktığım az kullanılmış intiharları deniyorum
ne vakit nikotinli ellerinden yola çıksam
susuşuna kan döküyor gözlerim
sen gözüne çiğ kaçtı sanıyorsun
oysa bilmelisin Araz´ım
kimsenin içi görünmez
ve hiç bulamadıklarını
asla yitiremezsin
bak şimdi aramızda sessiz kalıyor
söylenecek bütün sözler

her sabah akşam oluyorsun
alnından ellerine damlıyorsun
yüzündeki yağmurla iniyorsun kente
içine dert oluyorsun kentin
dışına yağmur
yüreğinde dağılıyor kristal şehirler
duvarların kan öksürüyor
ve sen
başkalarının gözlerini
yüzümde aramamayı öğreniyorsun
beni bir durağa yaslıyorsun
beni bir kente
gidiyorsun
oysa "gel" desen gelecektim

susmak en inatçısı olmaktır yalnızlığın
en susmakta neydi öyle
sen en dinlerken
biliyorum Araz´ım
insan kendini bulmamalı, hep aramalı
gittiğin yerden başlıyorum öyleyse
gece cinnetlerimi de alıp yanıma

denize bakmayı bilmeyenler
bir gün mutlaka boğulur
işte bundandır gözlerinden kaçışlarım

siz hiç yar saçının bir telinden kendinize gurbet yaptınız mı

ben şimdi gurbetim
içimde taşıyorum
heba olsa da senlerce yılım
oysa "gel" desen gelecektim

ömrümden düşürdüğüm sol anahtarlarına takılıyorum hep
ve hayat yüklü kamyonlar geçiyor üstümden
şairler ölüdür derler
inanmıyorum


en karanlık ceketimi giyiyordum
ışığa kördüm çünkü
şimdi ise güneşe ilerliyorum
dirilmek için

kimliği paslanıyor eski bir anarşistin
gecenin kör gözünden utanıyorum
hadi bana en militan kelimelerle saldır
batır içime cümlelerini
beyhude bir dehşet bırak
hak ediyorum

gizlilikten ölmek üzere olan bir akrep sızıyor içime
can kaybından ölüyorum
cenazemde namaz kılacağım
zan altındayım
yalanıma inanıyorum

yorgun söylentiler kanıyor solgun yaralarımdan
kırılır mı bilmem hüznümde taşıdığım kin
kinim kendime
susuşum sana
küsüşüm tüm dünyaya

üstü kalsın ihanetimin
"gel" desen gelecektim

yine bir tren geçiyor içimden
sen kesiliyorum gülüşümün karşılığı
saçların bir rüzgarın öyküsünü taşıyor
görmüyorum söylemiyorsun kırılıyorum
hiçliğimin etleri yolunuyor şizofrenik bir gecede
sana bir öykü çıkarıyorum ağzımdan
süsle beni ey aşk
geçtiğin yerleri öpüyorum

yarısı yanık bir aşkın küllerini taşıyorum
dişlerindeki nikotin tadı terkimde
sirenler ve ateş hatları içip
sesini peydahlıyorum kendimden ve kentimden
ıslak ceplerimi buluyorum el yordamıyla
yasadışıyım
tutukla beni gözlerimden

kalemim bitti yitirdi şiirini şuur
öldü kanımdaki mürekkep balığı
solumdaki sise intihar etti intiharlar
bir aşkı kaça katlayabilirdi ki ezik bir yürek
yaşamak için geç bir zaman
ölmek için ise erken

çok davullu bir senfoni sürçüyor
dikiş tutmaz ayrılığımda
kirpiğinden yapılma bir darağacına
geceyi asıyorum
yoksun
bu yağmurlar ıslatmıyor beni
bir durağa yaslanıyorum sensiz
gidişinin en sessiz harfinden yırtılıyorum
"gel" desen gelecektim oysa

kulaklarımdan bordo denizler dökülüyor
şimdi herkes biraz sen biraz acı
göğsümde bir vagon
gizli sözler batıyor
fırtınalar çıkıyor üstüme

şakağımda
intihar acemisi bir şairin
delilik provaları
arkandan uluyan kapılardan
söküyorum kokunu
yokluğunu kokluyorum
yokluğunu yokluyorum

çöz gözlerimi senden hadi
ücranda yak bakışımı
gözlerine bekçi sevdam
dünden ve senden kalmayım

içine her düşen
kendi keşfi sanıyor seni
oysa sen
melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin
ve kendini acıtmak istiyorsun
ama güller kendine batamaz
bilmiyor musun
"gel" mi diyorsun

herkes kendi gördüğüne bakar
peki hayatın rüzgarında kime yelkeniz
kıpırdamadan duramayız bir aşk boyu
hadi en kanadığımız yerden susalım
"gel" desen gelirdim
"git" dedin ve gittin

Aşka...
Rüzgara...
Ayrılığa...
Zamana...

eyvallah..



Kahraman Tazeoğlu

M!qRo €wren isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 113
Takımınız:
Alt 19/01/10, 11:05   #17
Asi_isyankar
Onbaşı
 
Asi_isyankar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2009
Bulunduğu yer: Mardin
Yaş: 41
Mesajlar: 27
Tecrübe Puanı: 0 Asi_isyankar will become famous soon enough
Standart

Beni Koyup Gitme (Ağustos Çıkmazı)



Beni koyup koyup gitme, n'olursun
Durduğun yerde dur
Kendini martılarla bir tutma
Senin kanatların yok
Düşersin yorulursun
Beni koyup koyup gitme, n'olursun

Bir deniz kıyısında otur
Gemiler sensiz gitsin bırak
Herkes gibi yaşasana sen
İşine gücüne baksana
Evlenirsin, çocuğun olur
Beni koyup koyup gitme, n'olursun

Atilla İlhan

***

Şiir paylaşan tüm arkadaşların yüreğine sağlık olsun..!
__________________
Asi Bir İsyankar...
Asi_isyankar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 5
Takımınız:
Alt 19/01/10, 18:35   #18
İLLEGAL
Çavuş
 
İLLEGAL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2009
Mesajlar: 42
Tecrübe Puanı: 19 İLLEGAL is a glorious beacon of light İLLEGAL is a glorious beacon of light İLLEGAL is a glorious beacon of light İLLEGAL is a glorious beacon of light İLLEGAL is a glorious beacon of light
Standart

Tşk şiirler Için
__________________
HTML-Kodu:
<marquee> İLLEGAL </marquee>
İLLEGAL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 7
Takımınız:
Alt 27/01/10, 21:46   #19
RoN@hi
Cumhurbaşkanı
 
RoN@hi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Bulunduğu yer: a$kistaN
Mesajlar: 7.752
Tecrübe Puanı: 25 RoN@hi is a jewel in the rough RoN@hi is a jewel in the rough RoN@hi is a jewel in the rough RoN@hi is a jewel in the rough
Standart

Güzel şiirleriniz için sağolun.Hepsi güzel ama en güzeli ''NE MUTLU SANA '' şiiri
RoN@hi isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 946
Takımınız:
Alt 07/02/10, 15:57   #20
Asi_isyankar
Onbaşı
 
Asi_isyankar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2009
Bulunduğu yer: Mardin
Yaş: 41
Mesajlar: 27
Tecrübe Puanı: 0 Asi_isyankar will become famous soon enough
Standart



SAKIN HA

Sabiha bu adamlar beni alıp götürecek

sakın ha ağlamanı istemiyorum
soracakları varmış yıllardır sorarlar
anlaşılan bu sorgu daha yıllarca sürecek
ilk götürülüşümü bak hatırlıyorum
sendikaya yazıldığım günlerdi sanıyorum
otomobil farlarına yağmur yağıyordu
cıgaram ıslanmış sokaklar nedense dar
bu defa aksi gibi zilzurna ilkbahar
çocuğa bir şey söyleme Sabiha belli olmaz
sakın ha ağlamanı istemiyorum
bakarsın çabuk biter akşama evdeyim
uzayacak olursa git hüseyin'i bul
eli kızıl kanda olsa bizi bırakmaz
çantamı hazırlarsın pijamam terliklerim
izin verirlerse seni de beklerim
hani bir gülümsemen vardır sanki istanbul
gözlerin gözlerimi bulur bulmaz
içimde bütün şehir atlı karınca gibi
döner ha döner ışık renk ve pul
hay allah bu ilkbahar beni öldürecek
rüzgardaki kokular dudaklarımdaki tuz
bu adamlar Sabiha beni alıp götürecek
günlerden cuma sabah saat dokuz
sakın ha ağlamanı istemiyorum
paran var mı yok mu bilemiyorum
al şu yüz lirayı yanında bulunsun
yüz de bana kalıyor varımız yoğumuz
çocuğa bir şeyler al onunla avunsun
beyler ben hazırım haydi gidiyoruz
Sabiha unutma
Seni bekliyorum

[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]

__________________
Asi Bir İsyankar...
Asi_isyankar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 5
Takımınız:
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz Aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:01 .


Powered by vBulletin
Copyright © 2000-2007 Jelsoft Enterprises Limited.
Sitemap
6, 5, 3, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 113, 16, 17, 18, 19, 81, 20, 27, 22, 23, 24, 25, 26, 48, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 43, 136, 40, 58, 45, 42, 44, 46, 47, 53, 54, 55, 56, 57, 59, 60, 70, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 68, 69, 71, 72, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 82, 83, 96, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 98, 97, 100, 101, 102, 103, 106, 104, 105, 112, 109, 108, 107, 110, 111, 114, 115, 118, 116, 117, 119, 148, 154, 124, 165, 122, 120, 123, 121, 150, 153, 125, 128, 129, 131, 132, 133, 134, 135, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 151, 149, 202, 175, 164, 152, 167, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 195, 169, 166, 168, 170, 171, 172, 199, 174, 173, 196, 200, 176, 177, 180, 178, 179, 182, 189, 187, 184, 186, 191, 192, 193, 194, 197, 198, 201, 203, 229, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 211, 212, 213, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 220, 221, 222, 223, 224, 236, 231, 232, 233, 234, 235, 237, 240, 239, 241, 243, 242, 244,