Ve her şey gibi onlar da bir gün yok olup giderler. Her canlı gibi onlar da birer birer günü geldiğinde ölüler semtine taşınırlar.
Ama herkes bir şeyler bırakarak gider. Herkes mutlaka bir şey bırakır.'
Bir umut! Belki bir gün birileri duyar diye.
Tıpkı bu halkın yiğit ve cengaver çocuklarının sesini bu gün duyanlar çıktığı gibi. Çünkü birkaç yıl öncesine kadar bu halkın yiğit, mert, cesur çocuklarının sesini de kimse duymuyordu.
Şimdi benim sayıklamalarımı sadece su, ay, ateş gibi nesneler duyuyor. Birde suçlu ve suçsuzlukları olmayan sadece orada duran yıldızlar duyuyor.
Dedim ya bir umut!
Belki bir gün birileri duyar.
İnsanlar ölmek için doğar, doğmak için ölürler. Bu döngü içersinde ise o kadar çok şey yaşanır ki…
Basit, sade ve çok güzel oyunlarla ama birçoğu daha oyunlarına doyamadan büyürler. En kötüsü yürek göçü olan bir dizi göçle tanışırlar.
Sonucu sadece yıkım olan bir sürü savaşın orta yerinde tüm acemiliklerine rağmen kendilerini bulurlar. Hep yarım kalırlar. Bir yanları eksik kalarak yaşarlar. Ve sonunda yarımlıklar toplamı olarak büyümüş ve yaşama atılmış olurlar. Bu yarımlıklarıyla yaşam okyanusunda yüzmeye çalışırlar. Kimileri boğulur, kimileri de birçok şeylerini yitirme pahasına alışarak yaşamayı sürdürür.
Alışmak!
Yani ölmek yada ölmenin diğer adı. İnsanın yapmaması gereken en büyük hatadır alışmak. Çünkü alışkanlıklar insan hayatının yönlendiricisi ve yöneticisi olurlar. İstemedikleri birçok şeyi onlara yaptırırlar.
Ve her şey gibi onlar da bir gün yok olup giderler. Her canlı gibi onlar da birer birer günü geldiğinde ölüler semtine taşınırlar.
Ama herkes bir şeyler bırakarak gider. Herkes mutlaka bir şey bırakır.
Kimi büyük bir miktar maddi varlık bırakır. Kimi kat, kimi yat, kimi şan, şöhret, kimi mal mülk bırakır. Kimileri de cesaret ve korkularını bırakır.
Kimisi ise sevgisi, mutluluğu, umutlarını, yarınlarını birde bunların tamamlayıcısı olan yarım gülüşü ile bakışını bırakır. Bu şekilde çekip gider herkes haberli ya da habersiz.
Bende bir gün çekip gideceğim.
Benim gidişim de bu halkın çocuklarının gidişi gibi olacak.
Yani yüreğimi ve hayatımı bırakıp giderim. Çünkü bizlerin yüreğimiz ve hayatımızdan başka bırakacak bir şeyimiz yok.
Biz de onları bırakıp gideriz. İçindeki yarımlıklarla…