Biliyorum, konuşucak birşeyimiz yok
Ama yine de gözlerini al gel
Elindeki yarayı, suskunluğunu, acemiliğini
Beni biri severse inanmam
Seni biri severse utanırsın
Bilmediğin bir hastalığa acımak gibi bile olsa gel
Biliyorum konuşacak bir şeyimiz yok
Ama ıstırabım sende, mutlaka al da gel..
Sevgim seni yurduna getirdi:
tuzak ev,dilsiz baba,yenik anne...
İşte hepsi bu...
Hayallerini yak,evi ısıt.
Gideceğin en büyük oda arka odan.
İçerden sesleri geliyor annenle babanın,
yanlış ilişkiler ayaklarını yerden kesiyor.
Artık biliyorsun çarpınca duvara ne kadar
acıyacağını kalbinin.
Sevgim seni yurduna getirdi...
Arkadaşların çok uzaklara gitti.
Sevmeden seviştiler özgürlük adına
Kaptırmadan kendilerini hiçbir şeye,
bütün hazları tattılar.
Sense evinde kaldın,
acıları gömme töreninde.
Katı kuralların vardı,
tutucuydun onlara göre.
Döndüler sonra birer birer
sana sordular yine de kaderlerini.
neydi yaşamak, neydi hayatın anlamı...
Bütün yanlış ilişkiler seni yurduna getirdi.
Artık biliyorsun yere düşünce ne kadar
acıyacağını kalbinin.
Sevgim seni yurduna getirdi.
İncitir tenini
Kim olursa olsun sevişmek,
İncitir yüzleri olmayan bedenlerin
Kimsesiz hazları...
Çarmıha gerilmiş ruhlar
Döner boşluğun çarkında.
Bir elin burada, bu aşksız zamanlarda,
Bir elin yorgun kalbinde,
Döner bir gün döner diye beklersin,
Tenini incitmeden kalbinin kapısını açacak el,
Eldeki incetilmiş büyü, sabır, yangın...
Beklersin, beklersin...
Beklerken,
Kalbini bir ıssızlığa, umut dolu bir yokluğa emzirirsin...
Biz aşk bahçemizi küçük tuttuk
seninle
içinde güvensizlik ağaçları
küstüm otları
kendini saklama çiçekleri
Özlem kirlibir kan gibi yüreklerimizi
boğmasın
yalnızlık karanllık bir orman gibi
çökmesin içimize diye
Sen;
Güzellik uykusundan kalkıp
Sırtına serili kara inat
Gözlerini umuda çeviren
Bir çiğdemin güneşe olan sevdasıydın
Sen;
Bir yanı susuzlukla inleyen
Bir yanı korkuyla titreyen
Dağ ceylanının suyla kavuşmasıydın
Sen;
Kısacık ömrüne inat
Gökkuşağın tüm renklerini
Çiceklere nakış misali dokuyan
Narin bir kelebeğin hayata gülüşüydün
Sen;
Ölümle yaşam arasındaki
İnce çizgiye inat
Ekmeğini karanlıktan kazanan
Bir madencinin aydınlığa bakan yüzüydün
Sen;
Ölüme inat
Küçücük yüreğinde
Ölümsüz bir sevdayı yaşayan
Yarım bir adamın son yaşama sevinciydin.
__________________
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...