lidyalılar parayı bulduktan sonra düşük olan para degerlerını artırmak borsayı canlandırmak gayrımenkul satıslarını hızlandırmak ıcın careler düşünmüşler ve lidyalının biri reklam fıkrını bulmuş parayı bir şeyle kıyaslayalım ama öyle bir şey olsunki kimse ne oldugunu aslında bilmesin hayali bir şey olsun demiş zekaya bak ortaya bir kavram atıp kavram kargaşası anlam kargaşası yaratarak aklınıza gelebılen insanı üzen tüm duyguları sözcükleri bir kelime altında toplayıp aşk kelimesine yuklemısler sözlüktende (bu sözlük lidya dili ve edebiyatı sözlügüdür)diger kelimeleri çıkarmışlardır.sözlükten bu kelımeler çıkartılıp kullanılmaı yasaklanınca insanlar kötü hallerini anlatacak kelime bulamaz olmus cumle kurama olmus mecburen aşık oldum ben aşıgım aşk bu işte diye acılarını üzüntülerini dile getirmişler.lidya hükümeti aşkmı paramı?sorusuyla para degerlerıne ivme kazandırmış borsalarını yükseltmiştir.acı keder içindeki lidya halkı daha sorunun bitmesini bile beklemeden para para diye bagırmıstır.aşk yoktur yok öyle birşey üzgünüm
__________________
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü
ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,,,
öyle gitki arkanda izinden başka birşey kalmasın hayata dair
aşk çince kökenli bir kelime dünya dil ve kültürüne sonradan girmiştir.çinliler aşk diye pirinç taralarında pirincin köklerine zarar veren bizim köstebege benzeyen bir hayvana mahlukata aşk derler.bu hayvan pirinç bitksinin köklerini yalayarak kesinlikle yemez sadece yalar dilinden bıraktıgı zehirli jel sıvıyla pirinç bitkisini çürüterek tamamen zamanla öldürür.zehiri alan bitki önce sararır sonra solar beli bükülür kafası suya düşer.çinliler bu hayvanı hiç sevmezler.onlara göre en kotu hayvandır o.çinliler sevmedikleri insanlarada aşk olsun diye bedduada bulunurlar bu aşk olsun deyımıde bıze ordan geçmiştir.rengi soluk boynu bükük duran insanlarada lo neyın var aşıkmı oldun demelerinin sebebide çürümüş pirinç bitkisine benzemesındendır diyecem oki aşk öyle duygusal falan bir şey degil aşk yoktur
__________________
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü
ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,,,
öyle gitki arkanda izinden başka birşey kalmasın hayata dair
aşk insanlar göçebe hayattan yerleşik hayata geçip üretim toplumu olmaya başlayarak yemek yapmasını ogrenmelerınden sonra ortaya cıkan bır olgudur.o zamanlar ümit usta yemek kıtaplarıolmadıgından yemek yapmasını bılmıyodu insanlar.kadınlar buldukları agac koklerını hayvan kemıklrını derilerini ugur boceklerını kaynatıp karıstırp sofraya koyuyorlardı.bu yemegın tadı berbattı erkekler kadınlar alınmasın dıye cok guzelcok begendık elınıze saglık deyıp onlar gormeden masanın altına dokuyolardı.kahvede kendı aralarında bu yemege bır ısım takmıslardı.adamı şaşırtan kabus bas harflere dikkat cekerim kısaltıp aşk demişlerdir adamlar eve gelipte karıcıgım napıyosun ne yıyecez dıyınce kadınlar aşk yapıyorum derlermiş.adamlarda içinden bu aşk yüzünden bir gün ölecez derlermiş demem oki aşk yoktur yok öyle bir şey
__________________
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü
ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,,,
öyle gitki arkanda izinden başka birşey kalmasın hayata dair
aşk farsça kokenli bir kelimedir.hipokrat tıp bilimini geliştirmek için en ünlü tıp adamı olabilmek için gece gündüz çalısır yuzyıllr sonra adıma yemınler edilsin adımı anmayan tıp adamı olmasın diye hayaller kurarak gece gunduz calışmış.ruhsal psikolojik araştırmaları esnasında hipokrata bir hasta getirmişler.bu hasta sürekli tavana boş boş bakan yemeden içmeden kesilen sürekli gögsünü tutup aha buram cok acıyo diyen bir adammmış.günlerce muyaene etmiş hipokrat.etmiş emme bir teşhis koyamamış.herkes hipokrattan adamı iyileştirmesini bekliyomuş lakin hipokrat bulamamış çare.bakmış namına ününe leke sürülecek demiş kendi kendine öyle bir teşhis koyayımki benden sonra gelenler bile bunu kabul etsin yokhipokratın bulamadını biz bulduk demesinler demiş.farscada sır anlamına gelen aşk adını koymuş hastalıga.demiş bu aşktır söyleyemem nedenini ama en kısa sürede düzelecek demiş.düzelmişte adam.boş boş tavana bakıp sebebini soylemesının nedeni tavan yapılırken bozuk paraları dokulmus alamamıs atılan betonun içinde kalmış adamın içinde dert olmuş hergece bakıp bakıp gitti paralar diyomuş kendıne.yemeden içmeden kesilmesinin sebebide giydigi bol gömleklerle sakladıgı göbegini rejım yaparak eritmek içinmiş ama hipokrat bunu hiç ögrenememiş.sonraki yıllarda dalıp dalıp bir yerlere boş boş bakanlar yemeden içmeden kesilenler aşık bu demişler bu şekilde literatürde yerleşmiş gitmiş demem oki aşk yoktur yalan bu
__________________
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü
ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,,,
öyle gitki arkanda izinden başka birşey kalmasın hayata dair
zeusun üç oglu olur.birine anteris digerine şakteris ötekinede kanteriks ismini koyar.zeus ogullarını çok sever onlarla bulut zıplatmaca yıldız saymaca gökkuşagı yapmaca oynar gününü mutlulukla geçirir.bunu diger tanrılar çok kıskanır anterisi savaş tanrısı etkisine alır şakterisi ateş tanrısı etkisine alır kanterıksıde boş işler tanrısı etikisine alır anteriks artık zeusu sevmez psıkolojık savas yasar ıçınde duygularıyla catısır,şakterıs sürekli içim yanıyor içim yanıyor diye inler durur zeusla oynamaz,kanterıks gunlerıı hep boş işlerle geçirmeye başlar zeusa hiç yaklaşmaz.zeus kahreder derkı savas ates ve boş işler tanrılarına ogullarımı benden aldınız cok mutsuzum onları gerı verın bana her istedınızı kabul ederım der.dıger tanrılar verırız ama bır sartla.bu uc oglunu tek bır bedende sana verırız uc mutluluk cok sana hemde nufus planlamasınada katkımız olur derler zeus mecburen kabul eder.uc oglunu tek bedende verırler zeusa.zeus mecburen dıger ogullarının anısını yasatmak ıcın bu ogluna bas harflerını koyar ve aşk der.ama lakın ucu bır arada olan cocuk kendı ıcınde psıkolojık savaslar yasayan sürekli içi yanan ve boş işlerle ugraşan biri olur.zeus pişman olur.mitolojide gecen bu olaya dayanarak gunumuz ınsanıda bos ıslerle ugrasan içi yanan psikolojik çatısmalar yasayan kişiler aşık durumada aşk demişlerdir aşk sandınız gibi bir şey degil aşk yoktur
__________________
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü
ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,,,
öyle gitki arkanda izinden başka birşey kalmasın hayata dair