Sıcak bir yaz günü mesaisi. Ofisteki herkesin gözü saatte. Mesai bitimine sadece beş dakika var. Genç adam masasındaki evraklarını toparlamaya çalışıyor; evde çalışacağı evrakları çantasına yerleştirmeye ve bilgisayarındaki belgeleri kaydedip kapatmaya başladı. Beş dakika sonra bir çalışma daha günü bitecek, yevmiye defterine bir günlük kazanç daha eklenecekti. Ofisten çıkar çıkmaz evine doğru yola çıkacak, trafik yoğunluğu ile boğuşarak evine ulaşmaya çalışacaktı. Son hazırlıklarını tamamlayıp ayağa kalktığında çalan telefon zili tüm planlarını altüst edecek gibiydi. Telefonu açmak istemedi önce, fakat mesai bitimine beş dakika vardı ve telefonu açmazsa amirleri tarafından azarlanabilirdi. Telefonun ahizesini kulağına tereddütle dayayıp ‘’ alo ‘’ dediğinde değişim başlamıştı. Arayan şirketin Genel Müdür sekreteriydi ve son ayın satış raporları ile beraber Genel Müdürün odasına gitmesini söylüyordu. Genç adam homurdanarak kapattı telefonu ve ardından gülümsedi. Çünkü Genel Müdürün bu ani isteğine karşı hazırlıklıydı ve raporları sabah saatlerinde boş bir anında hazırlamıştı. Yazıcıdan çıktı alması fazla sürmeyecek, ‘’ prınt ‘’ tuşuna basmasıyla raporlar birkaç dakikada hazır olacaktı. Vakit kaybetmeden bilgisayarını açtı ve çıktı almaya başladı, diğer taraftan da raporları sunacağı dosyayı hazırladı. Genel Müdüre sunulmaya hazır dosyası elinde idari kata çıkmak üzere asansöre doğru ilerledi
İdari kata çıktığında asansörün kapısı açılmadan Genel Müdürün sinirli bağırışlarını duyabiliyordu. Korkacağı ve endişe edebileceği bir durum olmadığını düşündü. Çünkü raporları hazırdı ve yaptığı işten emin adımlarla ilerliyordu. Genel Müdürün odasının kapı önünde kıyafetini düzeltti ve yavaşça kapıyı çaldı. İçeriden gelen sinirli kükremeyle irkilerek saygılı bir biçimde girdi odaya. Raporları masaya bırakıp çıkmak üzereyken Genel Müdür beklemesini söyledi, kendinden emin duruşuyla beklemeye başladı genç adam. Raporları incelemeye başlayan Genel Müdürün yüzündeki sinir ve gerginlik yumuşamaya, ruh hali gerginlikten neşeye dönmeye başladı. O sırada genç adam saate baktı tekrar; mesai saati biteli beş dakika olmuştu. Genel Müdürün sinirli halinden eser kalmamış, raporlardaki satış rakamları keyiflenmesine sebep olmuştu. Gülümseyen gözlerle teşekkür etmişti genç adama ve çıkabileceğini söyledi. İyi akşamlar dileyerek odadan çıkan genç adam hemen ofisinin olduğu kata indi ve hazır olan çantasını alıp işyerinden dışarı çıktı. Satış raporlarındaki rakamları görünce sinirinden eser kalmayan Genel Müdürü düşündü biran. Ve mırıldandı gülümseyerek; ‘’ beş dakikada değişir bütün işler’’
Arabasına binip yola çıktığında trafik çilesi başlamıştı. Bu akşam farklı bir yoldan gidecek, ara sokakları kullanarak beş dakika kazanacaktı. Evine beş dakika erken gidecek ve çok sevdiği eşiyle fazladan beş dakika daha yaşayacaktı. Ara sokakları kullanarak ana yola çıktığında beş dakika kazanmanın keyfiye bir sigara yaktı. Bu sigara paketindeki son sigarasıydı ve yolda durup sigara alması gerekiyordu. Ceket cebine elini sokup baktığında beş lira bozuk parası olduğunu fark etti, sigara almaya yetecek miktardı. Sigarasını söndürdüğünde saate baktı; evine varmasına beş dakika kalmıştı. Sigara almak için yol kenarındaki büfenin önünde durdu. Arabadan inip büfeye yöneldiğinde yan taraftaki çiçek satıcısı tezgâhını gördü. Bir buket çiçeğin beş lira olduğunu öğrendiğinde bu akşam sigara içmemeye, onun yerine eşine bir buket çiçek almaya karar verdi. Cebindeki beş lira bozuk parayı çiçekçiye vererek beş kırmızı karanfil ve kesme çiçeklerden oluşan buketi satın aldı. Bu çiçek buketinin eşinin yüzünde oluşturacağı tebessümü hayal ederek bindi arabasına. Beş dakika sonra evine ulaşacak ve kapıyı açacak olan eşine çiçek buketini sunarak onu mutlu edecekti. Bu hayallerle çıktı yola. Eşi çiçekleri, özellikle karanfili çok severdi, bu buket sayesinde akşamları daha renkli geçecekti.
Beş katlı büyük binanın önünde durdurdu arabasını genç adam; binanın arkasındaki park yerine çekti arabasını. Merdivenlerden çıkıp beş numaralı dairenin önünde durdu. Bu akşam zili çalmayacak; kapıyı anahtarla açıp eşine sürpriz yapacaktı. Yavaşça açtı kapıyı ve içeri süzüldü. Eşi oturma odasında televizyon izliyordu. Eşini korkutmadan yavaşça süzüldü yanına ve beş karanfilden oluşan buketi verdi. Genç kadın kendine sunulan güzel çiçek buketinden dolayı mutlu bir şekilde sarıldı eşine ve beş kez öptü dudağından erkeğini. Birbirlerine sımsıkı sarılarak mutfağa gittiler. Birlikte yedikleri akşam yemeği bittiğinde bulaşıkları da yine birlikte yıkadılar. Genç adam dinlenmek üzere televizyon karşısındaki koltuğa oturduğunda yorgunluktan uyuyakalmıştı. Beş dakika sonra eşinin iç gıcıklayıcı öpücükleriyle uyandı genç adam. Eşinin üzerinde beşinci evlilik yıldönümleri için aldığı kırmızı iç çamaşırları vardı. Bu ****i ve davetkâr kıyafet genç adamın hoşuna gitmiş ve karını üzerine çekerek koltukta sevişmeye başlamışlardı. Birden genç kadını kucaklayarak ayağa kalktı ve ağır adımlarla yatak odasına doğru yürümeye başladı. Bir yandan yürüyor diğer yandan kucağındaki genç ve güzel eşiyle sevişmeye devam ediyordu. Genç çift çığlık çığlığa doyuma ulaşarak bitirdi aşk akşamını. Genç adam sigarası olmadığını hatırlayarak hayıflandı; **** sonrası içilen bir sigaranın keyfini başka hiçbir şeyde bulamadığını düşünüyordu. Salondaki komidinin çekmecesinde sigara olduğunu hatırlayarak yataktan kalkıp salona gitti. O sırada eşi banyoya girmişti. Genç adam yatağa uzanıp sigarasını yaktığında saate baktı; akşam daha tazeydi ve farklı şeyler yapabilirlerdi. Mesela sinemaya gidebilirler, sinema dönüşü eşinin çok sevdiği lunaparkta hoş saatler yaşayabilirlerdi.
Eşi duşa gireli beş dakika olmuştu. Genç adam banyoya gidip eşiyle sular altında sevişmek istediğini hissetti. Yataktan kalkıp banyoya doğru ilerlemeye başladığı anda eşinin cep telefonundan gelen mesaj sinyaliyle durakladı. ‘’mesajın geldi ‘’ diyerek eşine seslendi, ‘’okur musun lütfen ‘’ diyerek karşılık aldı eşinden. Genç adam komidinin üzerindeki telefonu alıp mesaj menüsünü açarak gelen mesajı okumaya başladı. ‘’ beş yıldır göremiyordum seni, bugün seninle tekrar görüşmek çok güzeldi; seni çok özlemişim. En kısa zamanda tekrar görüşmek üzere’’. Mesajın geldiği numara eşinin telefon rehberinde kayıtlı değildi. Genç adam tekrar tekrar okudu mesajı; kimden olabilirdi acaba? Belki eşinin eski bir arkadaşıydı ya da beş yıldır görüşülmeyen bir olduğuna göre eski sevgilisi de olabilirdi. Kıskançlığın karşı konulmaz zehri genç adamın damarlarına yayılmıştı bile. Beş dakika önce çılgınlar gibi seviştiği karısı, bugün yıllardır görmediği eski sevgilisiyle görüşmüş olabilirdi. O sırada genç kadın banyodan çıkmış ve eşinin yanına gelmişti. Göz göze geldiklerinde kocasının gözlerindeki kıskançlık ateşini fark edebiliyordu genç kadın. Genç adamın soruları ardı ardına gelmeye başladı. Öyle ki; eşine cevap hakkı bile tanımıyordu genç adam. Beş dakika içinde konuşmaları kavgaya, ağız dalaşına dönüşüvermişti. Oysa genç kadın o gün üniversiteden arkadaşı olan bir bayanla buluşmuş; daha doğrusu tesadüfen karşılaşmışlardı. Bir cafede oturup kahve içmişler, eski günlerden konuşup hasret gidermişlerdi. Her ne kadar bu olayı anlatmaya çalışsa da, kıskançlık zehri genç adama bu mesajda başka çağrışımlar hissettirmişti. Eşine ne kadar güvense de bu mesaj hakkında bin bir türlü fikir üretiyordu. Ve sonunda genç kadın telefonun arama tuşuna basarak eşinin karşı tarafla konuşmasını istedi. Genç adam heyecanla esrarengiz numaranın sahibinin telefonu açmasını bekliyordu.
Telefonu genç bir bayan açtı ve arkadaşının aramasından mutlu bir şekilde ‘’nasılsın canım ‘’ dedi. Genç adam mahcup ve şaşkın bir biçimde telefonu eşine uzattı. Eşi de arkadaşına bir sorun olduğunu hissettirmeden bir süre sohbet etti. Genç adam damarlarındaki kıskançlık zehrinin yol açtığı mahcubiyetinden kurtulamamış ve pişmanlık zehriyle boğuşmaya başlamıştı. Nasıl yapabilmişti bunu? Nasıl düşünürdü eşinin bir başka erkekle birlikte olduğunu? Nasıl çıkmıştı ağzından o sözler? Genç kadın telefonu kapatıp genç adamın yanına geldiğinde daha da utandı genç adam ve bakamadı eşinin yüzüne. Rüya gibi başlayan bu güzel akşamı beş dakikada kâbusa çevirmeyi başarmıştı. Eşi hiç konuşmadan onu kınar bakışlarla baktı genç adama ve giyinmeye başladı. Genç adam ne söyleyeceğini, ne yapacağını bilemez haldeydi. Kısık ve pişmanlık dolu bir sesle özür diledi. Genç kadının bu özrü kabul etmeye niyeti yok gibiydi. Hızla çıktı yatak odasından ve oturma odasına girdi. Genç adam yaptığı hatadan dolayı pişman, yatağın üzerine oturdu ve aynadaki yansımasına baktı. Bir yandan hatasını nasıl telafi edeceğini düşünürken diğer yandan büyülenmiş gibi aynı cümleyi tekrar ediyordu; ‘’BEŞ DAKİKADA DEĞİŞİR BÜTÜN İŞLER’’
beş dakikada değişir bütün işler...
Normal
