Sokağın başına geliyorsunuz. Çok soğuk, dondurucu bir esinti pardesünüzü dalgalandırıyor. Sislerin arasında kaybolan sokağın karanlık ucundan garip sesler geliyor. Tabancalarınızı çekiyorsunuz. Laserpointer'larınız sokaktaki dumanı birden kırmızıya boyuyor. Yürümeye başlıyorsunuz. Garip ses gittikçe yaklaşıyor. Aqua-vampire kurşunlarınızı şarjörlerinize sürüyorsunuz. İki silahınızda da sadece birer şarjör kalmış. Birden sislerin arasında bir karartı sizden çok daha yukarda ve size doğru geliyor. Pointer'larınızı karartıya kitleyip delice silahınızdaki bütün kurşunları boşaltmaya başlıyorsunuz. Garip ses artık acıdan bağırıyor. Kurşunların mı yoksa seslerin mi biteceğini düşünürken son kurşununuz namluya geliyor. Aniden ses kesiliyor ve ölü bir bendenin yere yığıldığını duyuyorsunuz. Yanına gittiğinizde bir vampirin kanlar içinde parçalanmış olarak yerde yattığını görüyorsunuz. İşte bir tanesi daha öldü diyerek sokağı bitiriyorsunuz. Ve arkanızda sadece ayakkabınızın altına sürülmüş olan kanın izleri duruyor...
Nocturne'a böyle bir atmosferde başladım. İlk izlenimlerimin ne olduğunu aşağı yukarı tahmin etmişsinizdir. Yine de bir kaç kelime ile açıklamaya çalışmak gerekirse: Şaşkınlık, dehşet, maksimum derecede salgılanan adrenalin ve kesinlikle daha fazla oynama isteği.
Oyunun konusu şimdiki veya gelecek zamanda değil tam aksine 20. yüzyılın başlarında geçiyor. Başrolde Stranger lakablı, tüm oyun boyunca olağanüstü karizmatik davranan, sır dolu, gri ve siyahlar içinde bir ajan var. Stranger, o dönemin amerikan başkanı Theodore Roosevelt tarafından 1902 yılında kurulan, FBI benzeri, gizlilik içinde çalışan ve görevi doğaüstü olayları ve bunlarla bağlantılı cinayetleri incelemek olan Spookhouse adlı bir organizasyon için çalışıyor. Daha önceki görevlerde başarı gösterdiği ve tecrübeli olduğu için yeni görevlere yine Stranger çağırılıyor. Oyun kronolojik olarak 4 bölüme ayrılmış. Bu bölümlerden ilki 1927'de Almanya'da geçiyor. Stranger bu bölümde Yathfoe-Gyoule adlı özel bir taşı Count Voicu adlı ölümsüz bir vampirin ve onun hizmetkarlarının koruduğu bir şatodan almaya çalışıyor. İkinci bölüm 1931 yılında Texas'ta zombileri araştırmayla geçiyor. Bu bölümde trenin içinde zombi ve kurtadamlarla boğuşuyorsunuz. Üçüncü bölümde 1933'te Chicago'da zombi üreten bir fabrikayı ortadan kaldırmaya çalışıyorsunuz. Al Capone'nun kaçırdığı ve Alman bilim adamından almaya çalıştığı ölüleri tekrar canlandıran sıvıya siz ondan önce ulaşmaya çalışıyorsunuz. Ve finalde 1935 yılının Fransa'sındayız. Bu bölüm de birtakım yaratıklarla savaşarak eski organizasyon üyelerinden birini altetmekle geçiyor.
Sürekli yalnız değilsiniz. Oyunun başlarında size (hiç hoşunuza gitmese de) yarı vampir olan bir karşı cinsiniz eşlik ediyor. Rus aksanıyla konuşan bu hırçın bayan daha sonradan ortalardan kayboluyor ama tabi bu yalnız çalışmayı seven Stranger'ın çok daha fazla hoşuna gidiyor. Her bölüm belli yerlerinden 5 ayrı seviyeye bölünmüş. Bu yerler haritada geçilen başka bir kat, dolaştığınız mekanın başka bir bölümü ya da bölüm sonu adamına yaklaştığınız yerler olabilir.