Erzurumlu bir gün sevgilisiyle buluşur.Sevgilisi dadaşa güzel bir kol saati hediye eder.Dadaş nişanlısının bu kibarlığı altındakalmak istemez ve sorar.
''Sen benden ne istersin?''
Kız cevap verir:
''Bene bi tene çiçeg al yeter''
Dadaş yüzünü ekşitir:
''Manyağmısan gız.Amburdan bi çilo elma alim beraber yiyah
Ilıcalı Dadaş mico Ağveren köyünden nişanlıdır.Zemheri ayında nişanlı görmeğe gider. Yavuz Selim okulunun yanında askeriyenin çöplüğü vardır. Köyün yoluda çöplüğün yanından geçmektedir. Dadaş Mico anlatır;
Nişanlı görmeğe gidirem çöplüğe vardım birde baktım sekiz tane far, anladımki dört tane canavar. Arkadaşlar sorarlar neyettin Dadaş, nasıl gettin.
Oğlum hemen sağ kolumu kaldırdım yürüdüm gittim. Arkadaşları sorar o nasıl şey ele Dadaş nasıl sağ kolumu kaldırıp gettim.
Dadaş Mico kafasını kaldırır mağrurlanarak, oğlum o kol hereketi efendiliğin simgesidir kurtlarda beni efendi gördüler.
Uzun yıllar önce Devlet Senfoni orkestrası Erzurum’a konser vermeye gelmiş. Ancak orkestra gelmeden önce zamanın valisi özel idare müdürüne tüm muhtarları toplayıp konsere gelmeleri hususunda talimat vermesini tembihlemiş.
Konser günü gelmiş salon ağzına kadar dolu, konser başlamış orkestra çaldıkça salonda çıt çıkmadan konser dinleniyor. Bir ara orkestra ara vermiş. Salon yavaş yavaş boşalınca orkestra şefi yaşlı bir dadaşın yanına yaklaşmış ve konuşmaya başlamış:
—Bey efendi konserimizi beğendiniz mi?
Siniri tepesinde çıkmış olan yaşlı dadaş;
-Ne beğenmesi beg efendi Erzurum Erzurum olali Urus gettiğinden bu yana bele bir zulum görmemişti.
Sıcak ülkeden bir turist, Erzurum'a gelmiş. Hava buz gibi. Ama Erzurumlular gülüyor, oynuyor, bayram yapıyorlar.
Turist "bir şey mi var"demiş.
Erzurumlu:
- Bugün, düşman işgalinden kurtuluşumuzun yıldönümü...
Ona seviniyoruz.
Turistin tepkisi:
- Bırakın düşman sevinsin...
Bu soğuktan kurtulduğuna.